elde gitar bilgisayarın başında otururup zaman öldürürken,daha iyi gitar çalmak zorunda olmadığınızı,daha iyi yazmak zorunda olmadığınızı,derslerinizde daha başarılı olmak zorunda olmadığınızı,iyi bir iş sahibi olup takdir gören bir insan olmak zorunda olmadığınızı,kendinizi sevdirmek zorunda olmadığınızı,aslında hiçbir şey yapmak zorunda olmadığınızı ve hiçbir şey kaybetmeyeceğinizi anladığınız andır.
- terfi aldığını öğrendiğin an. bu terfi kararı merkezden* geldiyse ayrıca bir mutluluk kaynağıdır. hele terfiyi aileye anlatma anı yok mu?
- denizle buluştuğun an. mavi renk bu kadar mı rahatlatır insanı?
- saksıda ilk gülün açtığı an. hele üzerine yağmur damlası düştüyse bakmaya doyamazsınız.
- yeni doğan bebeği kucağınıza aldığınız an.
- sevdiğiniz kişinin yanında olduğunuz an. dünya umrunuzda olmaz.
- annenin dizine yattığınız an. o yorucu günden sonra kendinize gelmenizi sağlar.
- aşık olduğunuz an. tarif bile edilemez.
derdin, sıkıntının, stresin, sorumluluk duygusunun olmadığı çocukluk yıllarında yaşanmış olması muhtemel anlardır.. mesala karşı mahalle ile yapılan futbol maçını kazandıkdan sonra güle oynaya eve dönmek ya da öğle sıcağında 5 km yürüdükden sonra ulaşılan havuza arkadaşlarla el ele tutuşup çivileme atlamak.. insan büyüdükçe kafası o kadar çok şeyle mesgul oluyor ki, olayları o kadar çok yönden analiz ediyor ve değerlendiriyor ki hiç bir anın tadını çocuklukdaki gibi masum, güzel yaşayamıyoruz..
Okulu bitirip şöyle rahat bir nefes aldığın an.
Bi pazar günü evinde kahveni, çayını yudumlarken internet keyfi yapabilmek.
Bi açık havada piknik yaparken sevgilinle, dizine uzanmışın gökyüzüyle onun yüzünü aynı çerçevede görebildiğin andır.
Tabi bi de unutmadan hiç bir derdinin sıkıntının olmadığı an.(Pek bulamıyoz ya hade neyse) :)