ilk ayakkabılarım, 2.sınıfta ailem dolayısıyla şehir dışına giderken arkadaşlarımın telefon numaralarını yazdığım ufak kağıtlar, belki de 6-7 sene önce bambaşka bir şehirin topraklı yollarında yürürken yerde bulduğum karaciğer-kalp karışımı bir şeye benzeyen taş filan. incik boncuk işte.
15 yaşımda iken babamın hediye ettiği tablet pc... kıyamadım atmaya.
daha türkiyede bilgisayar yoktu, babam bana tablet almıştı, canım ya kıyamam, duygulandım yine. annemin aldığı pırlanta kolye var birde, onun da anısı çok büyük. elmas madenine ortak olduğumuzda oradaki işçilerden birine özel olrak yaptırtmış annem.
şaka lan, ben de sakız makız saklıyorum, insanın bi tane değerli bişeyi olmaz mı sakladığı...
valla çekmeceme baktım,yok. ama iyi ki bakmışım, çürümek üzere olan bi elma çıktı. nasıl girdiyse oraya. yedim.
1-üzerine tükürük bulaşmış, ağızda çiğnenmiş, sonra başı 3-4 parçaya ayrılarak ağaç görüntüsü verilmiş bir kürdan. ***
2-sırf zaman içerisindeki değişimini izlemek ve şişenin içine sızım sızım nasıl dolduğunu görmek için, özenle işenmiş çiş. (çiş arkadaşın çişi. saklayan ise eeee.. bu sefer ben) *** saklanırken bazı badıreler atlattı tabi. misalen odamı toplamak isteyen ablam ve annemin eline birer kez geçmişliği var. yaptığım o saçma açıklamayı hiç sormayın.