starbucks kahve yakalıkları... direniş başladığından beri gitmiyorum ancak öncesinde arkadaşlarımla içtiğim her kahvenin tarihini yazardım yakalığın arkasına ve saklardım. hey gidi günler hey!
şu eskiden tv de oynayan bir çizgi film vardı, teletubbies onda yeşilli bir kahraman vardı, önünde tv ekranı olan onun oyuncağını uzun seneler sakladım, sonra kayboldu gitti.
-Selpak mendil. Sırf gripken o verdi diye.
- şeker kutusu. O aldı diye üstüne tarih attım saklıyorum.
-diş fırçası. Evde unutmuş çıkmış kaldı ben de atamadım.
o değil de ne kadar saçma şeyi saklamışım saçını bulsam jelatinleyip kaldıracak seviyedeymişim de durmuşum.
öylesine değil de hissederek verilen, sana sevdiğin kimseyi anımsatan herşeydir. senin dışında ikinci bir kimsenin anlamlı bulmayacağı, sadakatle saklanmaya çalışılan şeylerdir.
o zamanlar yurtta kaldığımızdan mütevellit disiplin oldukça fazla idi. ders esnasında konuşmak büyük suçlardandı. e tabi okul sadece kızlardan oluştuğu için apayrı bir disiplin anlayışı vardı.
mesela el ele gezmek yasaktı. yazılı bir kural değildi fakat sonucunda notlarda yaklaşık 70 puana varan çekilmeler olurdu.
e işte böyle bir okulda ders esnasında yapabileceğimiz tek şey mektuplaşmak olurdu.
'canım gizem'i boş ver benim için tek önemli kişi sensin'
'hayıır yurdağgül inanmıyorum artık sözlerine, git gizemle konuş, ühü üühü'
'bebeğim lütfen yapma böyle, kosforrestkos'um benim seni veryaa seni orda yiyerum'
'peki bu gece benimle yatcaağğsın'
'ooo (gülücük) tamam bebek'
işte böyle saçma mektuplaşmalar sakladıklarım. tipik çarpık lezbiyen mektuplaşmaları. hatta bunları toplayıp kitap yapmayı düşünüyorum.
'lezbiyenin gizem'li mektupları'
isimden dolayı da iyi tutar, baya tutar, tutar başını gider.
bir de bazı arkadaşlara(!) hediye edilen gofret, çikolata gibi yiyeceklerde saklanırdı.
bazı ayinlerde son kullanma tarihinden bir gün evvel yeme töreni yapılır, sevinç gösterileriyle kutlanırdı.