genelde değer verdiğiniz insanların yanınızda olmadığı zamanlar onları size bi parçada olsa hatırlatacak eşyalardır. mesela sevgilimin tokası, küpesi, parfümü, yüzüğü hepsini saklıyorum. şu an yanımda olmadığı için bi nebze de olsa bu nesneler bana birkaç anıyı yaşatıyor. tokası bile hala onun saçları kokuyo .bende ona tişörtümü falan vermiştim. bu eşyalar sırf bişeyler hatırlattığı için çok güzeller. yoksa basit bi tokayı niye saklayabilirimki. ah şu mesafeler insanı bu nesnelere bakıp iç geçirmekle yetinmek zorunda bırakıyo malesef.
o zamanlar yurtta kaldığımızdan mütevellit disiplin oldukça fazla idi. ders esnasında konuşmak büyük suçlardandı. e tabi okul sadece kızlardan oluştuğu için apayrı bir disiplin anlayışı vardı.
mesela el ele gezmek yasaktı. yazılı bir kural değildi fakat sonucunda notlarda yaklaşık 70 puana varan çekilmeler olurdu.
e işte böyle bir okulda ders esnasında yapabileceğimiz tek şey mektuplaşmak olurdu.
'canım gizem'i boş ver benim için tek önemli kişi sensin'
'hayıır yurdağgül inanmıyorum artık sözlerine, git gizemle konuş, ühü üühü'
'bebeğim lütfen yapma böyle, kosforrestkos'um benim seni veryaa seni orda yiyerum'
'peki bu gece benimle yatcaağğsın'
'ooo (gülücük) tamam bebek'
işte böyle saçma mektuplaşmalar sakladıklarım. tipik çarpık lezbiyen mektuplaşmaları. hatta bunları toplayıp kitap yapmayı düşünüyorum.
'lezbiyenin gizem'li mektupları'
isimden dolayı da iyi tutar, baya tutar, tutar başını gider.
bir de bazı arkadaşlara(!) hediye edilen gofret, çikolata gibi yiyeceklerde saklanırdı.
bazı ayinlerde son kullanma tarihinden bir gün evvel yeme töreni yapılır, sevinç gösterileriyle kutlanırdı.
öylesine değil de hissederek verilen, sana sevdiğin kimseyi anımsatan herşeydir. senin dışında ikinci bir kimsenin anlamlı bulmayacağı, sadakatle saklanmaya çalışılan şeylerdir.