En son reyhanlı olayından sonra kimsenin umursamadığı ilim.Kendilerini gezi olaylarına kaptıranlar yada karı kız peşinde olanların bu insanlara yardım amaçlı tek bir hareket, tek bir pankart açmadığı ilim.
edit: önemli bir not olarak aktaralım, suriye'nin hali malum o zamana kadar ne olur meçhul, bu referandum gerçekleşmese bile türkiye'yi belli bir dönem siyasi krize sokacağı kesindir.
Hataylıların yaşadığı şehir. Bu memleketin insanı zekidir, akıllıdır, şerefsizdir. Kızarmayan yüzü onun biricik sermayesidir. Arap ülkelerinde hataylılar dolandırıcılıklarıyla meşhurdur. Bu bölgenin insanının %80'i su, silikat, fosfordan ve yalandan oluşur. Hataylılar takiyyenin el kitabını tek ayak üstünde otuz dokuzuncu yalanı kırkıncıya bağlarken yazmıştır.
1923 yılı Martının On Beşi Pazar günüydü Atatürk, Adana istasyonunda trenden inmiş; sağı solu dolduran halkın coşkun alkışları, Yaşa varol! sesleri arasında yaya olarak kente giriyordu
Yarı yolda karalar giymiş bir kadın kalabalığı göze çarptı; sonra onların arasından ikişer levha taşıyan dört genç kız çıktı; Atatürkün önünde durdular Arkalarından bir kız daha göründü ve önüne geçti Hıçkırıklar, iniltiler ve yalvarışlarla dolu bir nutuk söylemeye başladı Bu genç kızın kişiliğinde henüz tutsak bulunan iskenderunla Antakyanın Türk olan bütün halkı:
Bizi de kurtar diye yalvarıyordu
Herkesin gözleri yaşarmıştı, hıçkırıklarını tutamayanlar vardı.
Atatürkün de gözleri nemliydi ve başı eğilmiş gibiydi Genç kızın nutku bitince Atatürkün alnı yükseldi; mavi gözlerinde ve pembe yüzünde bir çelik parıltısı görüldü Her kelimesi üzerinde kuvvetle durarak:
-Kırk asırlık Türk yurdu yabancı elinde kalamaz! dedi
On altı yıl sonra Hatay sorunun en heyecanlı günlerinde, hasta ve bitkin olmasına rağmen, Hataya yakın olmak için tekrar Adanaya gitti Dört saat ayakta durmak, birliklerin geçidini izlemek gibi olağanüstü bir dayanıklılık gösterdi Hatay kurtuldu, fakat Atatürkü yitirdik.
ismail Habib, bu konuyu şöyle bitirir:
Hatay, Hatay! Seni kurtaran, aynı zamanda senin şehidin oldu!
ne zamandır aklımda da yazmayı unuttum, sözlükte biri ile tartışıyordum bu suriye esad mevzusunda, şebbiha kılıklı bir şeydi, hatta direkt şebbihanın biriydi ve sohbette bir ara şöyle bir cümle kullandı,
--spoiler--
hatay türkiyeye haksız bir şekilde katılmıştır ve dolayısıyla türkiye orada işgalci konumundadır
--spoiler--
yazdığı mesajdan direkt alıntıladım. şimdi düşündüm de bu sahtekarlar gelip gezi olaylarında ya da basın açıklamalarında sözde türkiye hassasiyeti gösterdikleri pozunu veriyorlar ama içlerinde 1939'dan bu yana küflü bir kin barındırıyorlar.
hatay'da yaşamadığım için ortamı nedir ne değildir bilemem ama bu sahtekarlara dikkat etmek gerek. çünkü bunlar hain oldukları için her haltı yiyebilirler. kafaları çiviyi yediklerinde de demokrasi demokrasi diye de öterler, türklerden daha türkiyeci olurlar. aşağılık iki yüzlü sahtekarlar.
siz sanmayın ki bu şebbiha kendi götünden uyduruyor bunları, bu heriflerdeki zihniyet bu ama açığa çıkacağı ortamı beklemek lazım, elbette bundan zararlı çıkacak olan yine kendileri.
ben sosyal hayatımda da küfürlü konuşan biri değilim genel olarak ama bazı zaman bazı şeyleri ifade edemezsiniz ve onu en iyi bir küfür betimleyebilir; yani diyorum ki siz hatay'ın türkiye tarafından ''işgal altında'' olduğunu düşünüyor iseniz ve bundan rahatsız iseniz işte suriye orada; siktirin gidin!
nerelisin soruna hataylıyım cevabı verilmesi üzerine ardına arap mısın sorularının yapıştırılmasına neden olan şehir.
bir kısım toprakları adanadan 1939 yılında hatay topraklarına dahil edildiği için türk çoğunluğu bu kısımda daha fazla canlarım. o yüzden artık bu ihtimali de düşünün yada esmer olmayanlara sormayın arap mısın diye(arapların genel algısı esmer olduğu içindi bu da yoksa kumral arap yok değil). ha ayrıca adanalı olarak kalsaydık bu seferde oradaki conoların internete yayılan kötü videolarından yine etiketimiz olurdu. napalım biz yani?