hayattan soğuduğun anlar.. hele de uzun zaman boyunca hasta olmamışsan ve şiddetli bir hastalık geçiriyosan koca dünyada kendini yapayalnız hissettiğin, yaşama sebebinden, hedeflerinden ideallerinden bütün her şeyden vazgeçtiğin anlardan birisi hasta olarak geçirdiğin saatler. ölmek istiyorum lan
final haftası hasta olmaktan daha kötü olmayan bir durumdur. ancak hastalıkta çekilen sıkıntılar günahların dökülmesine vesile olduğu için başım gözüm üstüne denir ve hatta hastalığa şükür bile edilir.
edit: pollyannacılık değil arkadaşlar, işin gerçeği bu.
hasta olduğunu herkese duyurmadıkça iyileşemeyeceğini düşündürtür insanlara.
bir de bende düşünceyi netleştiriyor hasta olmak. o yüzden hasta olduğum zamanları severim aslında. tabi yorgan döşek yatıracak kadar hasta olmayı değil, böyle ayakta atlatılan ama geçene kadar hafif bir kafa güzelliği veren soğuk algınları iyidir mesela. kafamda çok fazla şey olmaz.
ama yataklara düşürecek bir hastalık, ki allahıma şükür bir yahut iki defa olmuştur, olursa hiç acımam ne kadar insan varsa hepsi hasta olduğumu duyana kadar sızlanırım. şöyle ya da böyle şikayetlerimden sızlanmalarımdan nasibini alıp gidecekler ondan sonra ben yataktan kalkacam. öyle aksi nalet bir adamım..
bazen ilgi görmek, şefkat görmek için insanın kendini zorladığı durum. etrafınızda böyle bir anda şefkat gösterecek kimse yoksa insanı normal bir zamandakinden 1000 kat daha derin bir depresyona itekleyebiliyor.
sevgilinizden uzaksanız daha bir hassas olmanıza sebep olan hadise. erkekler için bir nevi regl dönemi. normalden daha fazla ilgi ve sevgi görmek istediğiniz durumlar bütünü.
*en başta hafif burnunuz akar, aksırıp hapşırırsınız pek önemsemezsiniz.
*sonra en olmadık yerlerde bi öksürük krizi tutar -ki otobüste ve sınıfta olduğunda rezalet bi durumdur.
*önemsemediğiniz bu değişiklikler, bi zaman sonra sizi yataklara düşürür ve bu en can sıkıcı aşamadır.
*nefes alıp verirken ağzından burnundan ateş çıkıyo gibi hissedersin, gözlerin yaşarır, kulakların çınlar, bişeyler yedikçe kulaklarında da bu çiğneme işlemi gerçekleşiyor gibi hissedersin.
*ailevi yöntemlerden gına gelir (acı çorba içirmek, kolonya veya sirkeyle vücuttaki eklem yerlerini ovmak, bitki çayı içirmeye çalışılmak ve sınırsız tylolhot+portakal). o portakalı zamanında yeseydin bu duruma düşmezdin o ayrı.
*sonunda doktora gitmek zorunda kalırsınız ve neyseki türk doktorlarının reçetenize yazdığı antibiyotik ve ağrı kesicilerle kısa sürede kendinize gelip o anları hiç yaşamamış gibi hissedersiniz. boyle hissettiğiniz ve kendinize dikkat etmediğiniz için bu döngüyü her hava değişiminde yaşarsınız.
binbir çeşidi bulunan olaydır. vücudun normal işlevini yerine getirememesi anormalliklerin bulunmasıdır. çoğu zaman teşhisi kolayken, kimi zamanda ne olduğu anlaşılamaz.*
yine ve yeniden sağlıklı olmanın hayatta en önemli şey oldugunu anladıgın anlar.
hiç iyileşmiycek gibi hissetmek. baş dönmesi kalkamamak kalktıgın anda kusmak. ve üstelikte yapmanız gereken bir sürü görevinz varsa yandınız. uzun yolculuga da çıkarsanız allah yardımcınız olsun. bana da yardımcı olsun.
an itibari ile iliklerime kadar hissettiğim durumdur. mide kapakçığımdan ağzımın en gerisindeki küçük dile kadar olan bölge telef olmuş durumda acıdan yutkunamıyorum. bu sefer ciddi bir hastalık 3 kat battaniye almama rağmen ısınamadım.
sözlük noluyor bana... şuan çok kötüyüm...etrafımdaki nesneleri şuanı bile çok garip algılıyorum...
benim şifam için allah'a dua ediniz! olur mu? diye temennileri insanın içinden garip bir sızıyla isteten durumda olma bu olsa gerek...
olunmadığı zaman "lan bi hasta olsam da okula falan gitmesem yatsam" denen, ancak hasta olunca da "keşke iyi olsam da okula gitsem" dedirten berbat şey. her şeye rağmen bu döngü böyle sürecektir.
hasta olmak yine tamam belli ve net, hasta olmak üzere olmak da ayrı bir kötü. hasta değilsiniz ama oluyorsunuz böyle. ufukta yorgunluk, bitkinlik, öksürük aksırık bir sürü bok püsür var. bir an önce bir şey yapmalısınız ki engelleyesiniz. göstere göstere atılan gol gibidir. portakal sıkın, vitamin alın, sıcak bir şey için, kendinizi koruyun, falan filan. yok aga yok, geliyor işte ne yapacaksın. rüzgar sikti bıraktı zaten günlerdir işte seni, hasta olacaksın. bari yanında sana bakacak şefkatli biri olaydı be oğlum.
özellikle kış aylarında başa gelen ve çekilmeyen çiledir. bir de bünye zayıfsa üç hafta sonra bir daha olunur sonra bir daha olunur derken yaz gelir derin bir oh çekilir.
geçmek bilmeyen boktan durum. hayatın tadının kaçtığı en gerçek anlardan biri. hiçbir şeyden zevk alamak, hareket edememek, bir şey yapmak istememek, moralsizlik, mutsuzluk, alkolsüzlük gibi durumlarda bırakır insanı. hayatı sorgulatır sana.
geç ağzına sıçtığımın şeyi, geç işte..
mart ayına da ayrıca nefretlerimi bildiyorum burdan. hava güzel görünüyor dışarı çıkıyoruz tekrar başlıyor hastalık, nedir yani anlamadım. bir haftadır evdeyim lan kafası çalışmayan.
bi de insanın yanında ona bakacak bir annesi olmayınca iyice sinir oluyor. eskiden ne güzelmiş ya, nazımızda geçerdi kadına. *
ölümün ne kadar yakın olduğunu anımsatandır...gece aşırı öksürükten dolayı uyuyamadığınızda, aklınıza küçük bir çocuk iken ninenizden dinlediğiniz acı dolu rumeli türküleri gelir. ağlamak istersiniz ağlayamazsınız...
--spoiler--
gurbet elde ölür isem kim yıkar beni,
ilk yaz olur, çimen büyür, kim gömer beni....
--spoiler--
