ben ne atın
ne avradın
ne de silah meretinin karşısındayım
bir taze çığlık gibi karıştığım şu insan denizinde ben
balıklar oynaşır gibi güneşli kıyılarda
ve çocuklar yaşar gibi oyun dünyalarını
sevdiğimin yüzü gibi açık ve temiz
dost elince sıcak ve güvenilir
bir düzenin sevdalısıyım
yaşamak
derin ve hızlı
yaşamak
yiğit ve renkli
yaşamak
ağlar gibi ilk aşka
yaşamak diyorum ey savaşanlar
toprakta güler gibi
ve savrulur gibi sabah sabah güneşe kuşlar
dökülüşür gibi orman göllerine yıldızlar
ve çok tatlı bir sofradan kalkılır gibi
ve güzel bir kitabı kapatır gibi
koklar gibi kundakta bebek geçmişimizi
hızlı bir tirende öpüşür gibi
öper gibi ayrılığı alnından
gözlerine bakar gibi kalleşin
vurur gibi yumruğu başına kahpeliğin
ve masmavi bir bahar sabahında
çok güzel radyolara
çok güzel haberlere
çok güzel muştulara
uyanır gibi
yaşamak diyorum
ey güzel ellerini bulanık sularda dolaştıranlar
mutluluk arayanlar onursuz karanlıklarda
yaşamak diyorum
yaşamak
sevişir gibi!
...
yakınımda
uzağımda
çok uzağımda
daldan yaprak düşer gibi düşüyor insanlarım
baka baka gözlerimin içine
ölüm ucuz olmamalı bu çağda
sayrılıksa yenilmeli
açlıksa kovulmalı dünyadan
savaşsa durdurulmalı
neyimiz var kardeşler şu kısa konuklukta
sevmekten ağlamaktan gülmekten başka
paraların üstüne oturmak kolay
paraların üstünde resim olmak güç
biri geçmiş savaşlardan
ateş çemberlerinden
çırpınmış uygarlık çağdaşlık diye
simge olmuş halkına
ülkesine
biri yatmış büyümüş
kurulmuş bankaların yönetim kurullarına
bakın
hemen tanıdınız
oyunda yerinizi
buyurun sermayenin sofrasına
hasan hüseyin korkmazgil
düzenleme/not: eksi veren kardeşimize kocaman bir alkış!
insanlık
bağımsızlık
bilim ve sanat
düşmanlarının
ölüm törenlerinde kullanıyorlar
kutsal bildiğimiz yaşamın müziğini
barışa kardeşliğe
yer yokken sözlüklerinde
kurtuluşa özgürlüğe yer yokken
kapıların ardında
zincirlerin ardında
zindan karanlıklarında çırpınırken
çığlık çıülığa insan güzelliği
yarınlarımız bunca kuşkulu
ve şafaklar yaralıyken
asya'lı afrika'lı amerika'lı
acımadan vururlarken barışa koşanları
çağın yağmacıları
çağın soyguncuları
yüzleri kızarmadan kullanıyorlar
kardeşlik diye çınlayan ezgilerinizi
şopen
beythofun
mozart
ey onurlu ustaları yaşlı dünyamızın
yağmacıya talancıya
yer yok sanatta
insanlık düşmanlarına yer yok
diye yorumluyorum seslerinizi
öfkem öfkemi yiyor
derken
gülümsüyorum adlarınız geçtikçe
inancımla doğruluyorum
haklı oluşumun gücünü taşıyor
gülümseyişim
ak bir güvercin havalanıyor
ak bir güvercin - önüm sıra
kanatlanmak istiyorum - adlarınızla
dağ yürümez bre oğlum
yürüyecek yine sensin
durmasana
of demekle acı bitmez
yağmur yağmaz yakarmakla
bu sömürü bu karanlık
dur demekle durmaz oğlum
durduracak yine sensin
başlasana
demiri sen
pençe pençe
kömürü sen
tırnak tırnak
buğday pamuk pirinç tütün
açlık tutmuş bir kolundan
bir kolundan kimsesizlik
son verecek yine sensin bu kördövüşe
davransana
çok uzaktan gelen bir mektuptan,ağır ve sancılı dizeler dökülüyordu,ağustos şiiri olmasına aldırmadı buz keserken her yanımı.işte o dizelerle tanıdığım yazardır,sızlatır...
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
Hep böyle havalar besler fırtınaları
Korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek
Duymazdım durgun suların bezgin türkülerini
Alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim
Bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
Bir rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor
Esirgenmiş bir dünyada müthiş yalnızım
Geri dönsen bile ben artık o ben olmayacağım
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
"...O, bir bütündür; Ozanın hangi yapıtını açarsak açalım, hepsi net, kalın ve keskin çizgilerde kararlı bir devrimcinin, bir savaşımcının, bir dil ve anlatım ustasının; insancı, barışçı, dost duyarlıkta, derin duygulu bir yürekten çın çın yükselmekte olan namuslu sesleniş ve uyarılarını yansıtır.
Bu seslenişte, asla bezginlik yoktur, bunalmışlık yoktur; herhangi bir inancın yitirilişi ve davaya boşvermişlik yoktur. Umut, bir noktada öfkeye yenilirse, öte yandan çıkar günışığına. Ozan kendini, yaşamın orta yerinde bir görev yüklenmiş olarak bulmuştur; bundan caymak, buna sırt çevirmek, ölümle yenilgiyle yokoluşla eşanlamlıdır. O buna, ürettiği hiçbir yapıtta geçit vermez. Gözünün değdiği her alanda eleştirmen, düzeltmen ve eğiticidir. Şu yandan bakınca karanlık gördüğünü evirir çevirir, ışıklara yöneltir ve okuruna öyle sunar. Hem halkçocuğudur, hem de halkçıdır. Günün 24 saati ona yetmez; bir çığır, bir ipucu bir yolak bulmuştur, atlar zıplar gerilir atılır engeli aşar, gözünü diktiği ışığa kavuşturur bilinci. Yenik düşse, kanter içinde kalsa, kolu kanadı kırılsa da vazgeçmez: Onun için vargı bellidir, silkelenir, işini sürdürür. Felsefesi bu; mutluluk yorulmamakta, üretmekte, güzel bir şey yapmakta, yaptığını savunmaktadır. insancıdır; hem birey önemlidir onun şiirinde, hem toplum; ikisinde de gerçekçi, fakat kıyasıya eleştiricidir. Israr, en büyük özelliği; ozan ve yazar, halkın gözü ve kulağı olmalı, umut ve dayanıklılık aşılamalıdır. Züppelikten, çıtkırıldımlıktan ve gevezelikten tiksinir; onun gözünde aydın, aydın olmanın ciddiyetini ve sorumluluğunu taşımalıdır; değerleri, estetik beğençten süzmelidir, seçtiğine sahip çıkmalıdır. Kötümserlik, karamsarlık aşılamaya hakkı yoktur aydının!.."
kitaplarından anladığım kadarıyla Türkçe'nin yazıldığı gibi okunan bir dil olması konusunda oldukça hassas bir kişilik. örnek verecek olursak: tiren, nev york... hazır entiri giriyorken bir de dörtlük yazayım "oğlak" kitabından:
insandır suda akan, yaprakta yeşil, gülde kırmızı
zorlu bir dal gibi eğleniriz de fırtınalarda
ince bir sızı birden, bastırır kırar kollarımızı
ve bir akşam kuşlar gibi elimizden uçup giden mutluluk
bir sabah ebemkuşaklarının altından dörtnala gelir
yaşayalım çocuklar
herşey bizimdir
"nasıl vardı elleriniz
nasıl kanattınız o domur domur mayıs göğünü
nerelere gizlediniz dal uçlarını
mevsimleri n ettiniz
yeşili kırmızıyı zambak morunu
yavru kuşun sabah sıcaklığını
nerelere kitlediniz akşam yelini
karanlıklar
karanlıklar
ey karanlıklar
nasıl oturdunuz bu ellerle sofraya
ekmeği nasıl böldünüz..."*
çok kaliteli bir fotoğrafçı. hatta türkiye'nin en iyi moda fotoğrafçısı denebilir onun için. farklı bir fotoğrafçıyla aynı model ve aynı şartlarla yaptığı fotoğraf çekimlerinde, kendisinin fotoğraflarının bambaşka olduğu gözükür. bunun altında el becerisinden çok modelleriyle kurduğu muhteşem iletişim yatar.