--spoiler--
--spoiler--
nasil baslasam bilmiyorum bu filmi yorumlamaya...
cok cok sevdigim sahneler oldu, yansitilmak istenileni icimde neredeyse bire bir yasadigim sahneler oldu, ben olsam ben de aynen böyle yapardim dedigim sahneler de oldu ama yine de en iyi harry potter filmi degildi bence.
ha filmlerden bir sey beklememeyi 3. filmden sonra birakmistik biz zaten, bu sefer en az sevdigim kitap oldugu icin beklentiler de en az seviyedeydi ama yine de ayila bayila cikmadim ben filmden.
ha iyi bir film midir? evet, kesinlikle...
en bastan baslayalim;
- ilk hp logosunun görünmesi ve hop diye olaylara dahil olmak.
hermione'nin annesiyle babasinin hafizalarini silmesini göstermek cok iyi düsünülmüstü ama diger yandan dursleyler'in "artik burada güvende degiliz." diyip apar topar gecistirilmeleri ne kadar iyiydi tartisilir. ha ben rahatsiz oldum mu onlari yine hic görememekten, hayir.
- sonra meshur ölüm yiyen toplantisi.
snape muhtesem ötesi yine. ama neden bir tek bu sahnede göründü biri bana aciklasin. tamam kitapta da hogwarts savasi'na kadar pek repligi yok kendisinin ama yine de ben cok umutluydum onu biraz daha fazla görecegimizden ya, olmadi, olmadi yine. olsun ben seni hala cok seviyorum melez prens'im.
lucius icin fazla söze gerek yok. muhtesemdi tek kelimeyle. o ne büyük bir ustalikti ya, iliklerimize kadar hissettik adamin bitmis, göcmüs ruh halini. seni de seviyorum lucius.
bella karakterine hastayimdir kitapta. helena yengemizi de pek severiz tim burton'un zevcesi sifati ile, önceki filmlerdeki bella'yi da cok begenmistim ama bu sefer bilmiyorum ya, geri zekali spastik gibi davranan bir bella izledik diye düsünüyorum acikcasi. daha bir zir deli, daha bir manyak olmasi gerekiyordu bella'nin ama asla büyümemis bir cocuk gibi degil.
ve voldemort;
bence zurnanin zirt dedigi yerdi yine.
yok abicim, hic biri bana 2. filmdeki tom riddle'in varligi kadar rahatsizlik vermiyor cizilen voldemort portresinin. giremiyorum adamla aksiyona. yakismiyor bence masmavi gözleri, olmayan burnu, damarli kafasiyla agzini büze büze saga sola lanet savurmasi.
tom riddle iken bir karizmasi, bir agirligi vardi adamin. ruhu böle böle, zekayi da bölmüs anladigim kadariyla, baska bir aciklama getiremiyorum ben zira.
- 7 potter olayinin basi muhtesemdi. cok özlü iksiri icip harry olmalarindan bahsediyorum. daniel bey hayatinin oyunculugunu yapiyordu neredeyse bu sahnelerde. hele fleur ve hermione'nin dönüsümleri süperdi.
bill bekledigim kadar yakisikli degildi ama fleur ile iyi tamamliyorlardi birbirlerini. yaralandigi laf arasinda gecirildi, rahatsiz oldum mu, hayir. hedwig'den dolayi harry'i tanidilar, rahatsiz oldum mu, hayir. deligöz iki saniyenin icinde öldü rahatsiz oldum mu, hayir kitapta da öyleydi cünkü.
takip sirasinda ters yoldan otobana girdiler, rahatsiz oldum mu, evet. cünkü böyle sahnelerin sadece seyirciye oynandigini ve cok ucuz oldugunu dünüyorum hala. belediye otobüsünün üstünde yürüyen harry, pehh.
onun yerine takibi biraz daha kalabalik bir grupla, digerlerine saldiri boyutuna da tasiyabilirlerdi.
- bakanlik sahnesi süperdi. daha farkli bir yorum, daha farkli bir bakis acisi. ama yönetmenlik de budur bence, bu olmalidir. cok ama cok eglenceli bir sahneydi. oyuncular da cidden cok cok iyi is cikarmislar.
- kitabi okurken, sayfalar boyunca kaldiklari ormanlardan, daglardan fenalik gecirmeyen adam tanimiyorum, ama filmde öyle bir görsellik katarak anlatmislar ki bu sahneleri, bayildim. cok ama cok sevdim arka fonu. görüntü yönetmenini tebrik etmek gerekiyor, cok iyi is cikarmis o da.
- hermione'yi ilk kez, bir harry potter filminde cok begendim. bu kiz oyunculugunu mu gelistirdi, digerleri mi cok kötüydü karar veremedim ama, bence bu filmin adi "hermione granger ve ölüm yadigarlari" olsa kimse yadirgamazdi.
snape'in iki saniye göründügü, voldemort'un yerlerde gezindigi, dumbledore'un zaten olmadigi bir filmde en güclü büyücü sifati rakipsiz bir sekilde hermione'nin elindeydi. yapamadigi büyü yoktu kizin.
hele bella'nin iskence sahnesinde cidden kötü oldum, cok iyi vermisti o duyguyu. bunu söyleyecegimi hic düsünmezdim ama, seni de seviyorum hermione * .
- hortkuluk'un yok edilme sahnesi bence filmdeki en iyi iki üc sahneden biriydi.
önce gölgeler arasindan cikip gelen geyik patronusu ki patronuslar cok ama cok güzeldi, tam olmasi gerektigi gibi yani. harry'nin onu takip etmesi, göle girmesi, madalyonun onu bogmaya calismasi, ron'un suya atlamasi, tom riddle'in madalyondan cikmasi
"senin kalbini gördüm ve o bana ait..."
ron'un tüm korkulari ile bir anda yüzlesmek zorunda kalmasi, hepsi, her sey mükemmeldi.
- en güzel diger sahnesi de, eminim hemen herkes ayni fikirdedir, üc kardes'in hikayesinin anlatildigi animasyondu. harikaydi, cok ama cok yaraticiydi. sirf o bir kac dakika icin bile tekrar izlenir bu film, o kadar söyleyeyim yani.
- bathilda'da da cok gerildim ben. aslinda neyin ne olacagini biliyor olsam da. ha simdi cikacak, ha birazdan cikacak diye kastim kendimi resmen.
cataldilinde konusmalari güzel düsünülmüs bir ayrintiydi mesela. ama keske bu güzel detaylar bir kac dakikalik voldemort sahnesi ile de süslenseydi. ki benim nefret ettigim kitapta, gercekten sevdigim ve cok begendigim iki bölümden biridir voldemort'un kaybettiklerini hatirladigi sahne. hos james gerizekali gibi ölür ama yine de böyle gecmis ve simdiyi ic ice anlatan sahneler hosuma gider benim her zaman.
- sonunu begenmedim acikcasi filmin. mezar cok ucuzdu bir kere. amac korkutmak miydi bilmiyorum kitabi okumayan kesimi. ama ben daha gerilimli bir sahne hayal etmistim hep, bu kadar kolay ve basit ve ucuz degildi yani benim hayalini kurdugum sahne.
filmin bitis yerini de begenmedim ben. ikinci filme sadece savas kaliyor cünkü. bu da demek oluyor ki, nereden bakarsak bakalim, en az 1 saat boyunca savas izleyecegiz hareketli kamera ile.
neyse prens'in hikayesini anlatsinlar da ikinci filmde, tüm detaylariyla ama, baska da bir sey istemiyorum ben...
--spoiler--
--spoiler--
Bugün harry potter'a gittim.Filmin bitiminde küçük bir çocuk baba bunlar gerçek mi?türbanlı bir kadın ne saçma şeymiş ya dedi.Buradan çıkarılacak ders fantastik filmde gerçekçilik aramamak olmalı.Mantık aranmalı fakat o filmin geçtiği gerçeklikte olmalıdır.Benim yorumumsa temmuz hemen gelse de ikincisini izlesek olucak.
az önce sinemada izlediğim filmdir.
kendisi hakkındaki ilk yorumum ilk üç filmden sonra gelen filmler içinde şimdilik en iyisidir.
kitabıda okuyan beni gayet tatmin etti ama ayrıntılara biraz daha yer verilebilirdi.
bellatrix in görüldüğü sahnelerde helena bonham carter ın ne kadar başarılı olduğu ise tabiki gözlerden kaçmadı zira bu kadın psikopat rollerini çok iyi beceriyor. hermione in bellatrix ona işkence iderkenki hali çok başarılı ve dokunaklıydı aslında bakarsanız fatmagül ün tecavüz sahnesi gibiydi insanı ağlamaktan beter ediyordu resmen. zaten emma watson filmin başından sonuna çok çok çok iyiydi.
serinin devamınında aynı olması dileklerimle.
ilk partı aslında gayet iyi olmuş film. alfonso'nun çektiği üçüncü bölümün önüne geçememiş yine de. çok risk alarak oldukça ağır kanlı sekanslar da izlettirilmiş seyirciye hatta yer yer sanat filmi tadı aldım! bu serinin en başından beri takipçisiyim. artık sonlara geldik ve son görevlerimizi yerine getiriyoruz seyirci olarak. aslında bu birazda büyümenin verdiği garip duygunun yüze vurulması. acayip bir şekilde süzdüm perdeyi. 13 yaşındayken bu seriyle tanışan ben şimdi 21 yaşındayım. bu açıdan bitmesin istedim film. filmde aksiyon sahneleri çok az yer etmiş ama iyi çekilmişler. karakterlerin geçirdiği buhranda gözler önüne serilmiş. yates iyi iş çıkarmış ve bu hikayeyi anlatılabilecek en iyi şekilde sahneye taşımış. insan keşke bütün kitaplar 2 part çekilseydi diye düşünmeden edemiyor. filmin 3 boyutlu olmayışı da başka bir artı olmuş. 3d filmin yarattığı etkiyi zedeleyebilirdi. nitekim uzun zamanlardan sonra serinin sonuna gelindiğini ama bir şekilde devam edeceğini düşünüyorum ben. kitapta final ile voldemortun mort olması arasında ki boş bırakılan kısım rahatlıkla anlatılabilir, hatta voldemort geri bile döndürülebilir. neden olmasın? kaldı ki serinin en keyifli sekanslarınında bulunduğu bir film olmuş ilk part. bir efsaneyi en iyi şekilde noktalamak için oldukça özen gösterildiği belli. görüntü yönetimi ise mükemmele yakın. kısacası serinin en iyilerinden biri. 10/8
gösterime girdiği ilk gün izleme şansı yakaladık filmi. güzel olmuş. hatta baya baya güzel bir film çıkmış ortaya. bir kaç ana başlıkda nacizane fikirlerimi değerleri sözlük yazarları ile paylaşmak isterim.
renkler,
filmde kullanılan tonlara hayran oldum. hatta bir ara, keşke gerçekte de hayatı bu tonda yaşasak, diye geçirdim içimden; biraz kederli ama umut dolu bir ton.
çekimler,
çekimlerin kalitesi hakkında bir yorum yapmak bana düşmez elbet lakin ekibin her kare üzerinde ne kadar titizlikle çalıştığını görmek içinde sinema otoritesi olmaya gerek yok sanırım. özellikle ormanda kapkaççıların bizim bebeleri kovaladıkları bir sahne vardı ki kameramanın o sahnede yaptığı çalışmayı ağzım bir karış açık izledim. ben olsam o bölümleri alır üniversitelerde sinema televizyo öğrencilerine ders diye gösteririm. bizim ülkemizde böyle bir şey olur mu? olmaz, orası ayrı konu neyse
bir de bu voldemortun yılanı olan nagininin harry ve hermione yi bafilemeye çalıştığı sahnede çok iyi geldi benim gözüme, hani belki sinemanın verdiği heyecandan da kaynaklanmış olabilir bu izlenim lakin sanki çok iyiydi orası. daha sağlıklı bir yorum yapabilmek için tekrardan bakmak gerek
müzikler,
perdede her hangi bir görüntü olmasa, iki buçuk saat boyunca sadece filmin müziklerini dinletseler, sanırım kimse bundan öyle aman aman bir şikayetçi olmaz. zaten filmin müziklerinin altında bulunan alexandre desplat imzası bile filmi daha görme şansı bulamamış ama bu işlere kıyısından köşesinden birazda olsa aşina olan sinema izleyicisi için önemli bir referans olur sanırım.
kısa not: alexandre desplat için, ulan ben bu adamı bir yerden hatırlıyorum ama nereden hatırlıyorum amına koyım, diye kendisine soran okuyucu için; kendisi daha öncede the painted veil filminin müziklerini de yapmıştı ve yamuymuyorsam söz konusu filmde ki çalışması ile de bir kaç ödülü toplamıştı.
oyunculuklar,
öyle aman aman bir oyunculuk izleyemedik filmde. kanımca bu durumun normal karşılanması gerek zira film öyle bir iddiası olacak yapıda bir yapım değil. ama ne var, şu var, oyunculuk adınada bizim ülkemizde çekilen ya da çekilebilecek bin filmden döküzyüzdoksandokuzunda izleyebileceğinizden çok daha iyi performanslar mevcut filmde, malesef! hele hele, her zaman her yerde geleceğin büyük oyuncusu olarak kendisinden bahsettiğim emma watson yine çok ama çok iyi. rupert grint de gözlemdiğim inanılmaz gelişim ise adeta gözlerimi yaşarttı. bunun yanında ralph fiennes ve helena bonham carter ın oyunculukları hakkında bir yorum yapmayı hali hazırda son derece gereksiz bulduğum için acele ile geçiyorum burayı. ayrıca şunu gözlemledim ya da gözlemlediğimi sanıyorum; filmin diğer iki çocuk oyuncusu -ilk filmin çekildiği zamanki yaşlarına göre- inanılmaz bir gelişme gösterirken aynı performans artışını daniel radcliffe de yok hatta serinin diğer filmlerine göre düşüş bile var. bu duruma da ayrıca üzüldüm.
senaryo
malum bu film bir uyarlamanın devam filmi ve serinin son filmi. bu da demek oluyor ki kitapları okumayan ya da serinin önceki filmlerini izlemeden sinema salonlarına gitmeyi düşünen seyirciler biraz hayal kırıklığına uğrayabilirler. bundan öncesine hakim olanlar içinse senaryo serinin diğer filmlerine göre çok ama çok daha doyurucu. tabi bundan yine son bölümün iki ayrı film olarak çekilmesinin sağladığı zaman bolluğunun da etkisi göz ardı edilemez.
yönetmen
iyi. şimdi tek kelimelik yorum malca durabilir ama öyle. yönetmen; iyi...
ne isterdim biliyor musun sevgili okur? son bir paragraf daha açayım ve bu seferde bu filmi bizim kendi filmlerimizle karşılaştırayım, şurada bizden daha iyiler ama burada da biz onlardan daha iyiyiz falan filan diye göt kessem ama olmaz. canımız sıkılır gecenin bir yarısı.
son olarak, şimdi aman illa filmi görün falan filan diye saçma salak cümleler kurmayacağım zaten seriyi bugüne kadar takip eden kitle dünyanın en boktan filmde dense hakkında izleyecektir filmi. ama benim film hakkındaki görüşüm zaten son derece müspet.
filmin genel itibariyle havada kaldığını düşünüyorum. tadına varamadık.
--spoiler--
o fermuar sahnesi kitapta yoktu. hermonie'nin düğünde leylak rengi elbise giymesi gerekiyordu. bakanlık sahnesi ise fena sayılmazdı...
--spoiler--
yine de güzeldi. özellikle de annenizle gidince güzel geliyor.
türkçe alt yazılı izlemek istediğim halde türkçe çevirisi vardı gittiğim sinema salonunda, ama çok iyi dublaj olmuştu öncelikle tebrik ediyorum.
--spoiler--
ozan beedle'ın hikayelerinin animasyon halinde çekilmesi çok iyiydi, siyahlı beyazlı, bayıla bayıla izledik.
çekilen yerleri çok güzel bulmuşlar, her biri ayrı göz zevki verdi.
--spoiler--
heyecan yapmışım toplayıp yazamıyorum bile ama çok iyiydi çok da güzeldi, gidip izlenmeli.
her şeyin mükemmel olması için ilk gün ilk seansta istinye park'ta izlediğim film. başladığında bi süre altyazısızdı ama idare ettik. benim için bi Sırlar odası'nın bi de bu filmin yeri çok ayrı oldu. gerçekten çok başarılı.
--spoiler--
*helena bonham carter cidden çok iyi , belatrix rolüne bu kadar yakışan bi oyuncu olamazdı.
*bu filme kesinlikle clint mansell - death is the road to awe yakışırdı.
*ölüm yadigarlarının anlatıldığı animasyon dillere destandı.
*oyunculuklara ayrı bir hayranlık duydum , bu kadar güzel olamazdı .
--spoiler--
sonuç : tekrar , tekrar ve tekrar izlenicek.
filmle ilgili spoiler içerir. izlemeyen ve spoiler almak istemeyen bakmasın.
bir zümrüdüanka yoldaşlığı faciası yaşanmadığı için çok mutluyum öncelikle. salondan müthiş muthiş mutlu ayrıldım, mutluluk hala içimde. süper, tek kelimeyle.
biraz ayrıntıya inersek, kitabı okumuş, hatim etmiş kesimden birisi olarak filme çok iyi yansıtılan sahneler arasında göstermek istediğim birkaç şey var. öncelikle hikayeden gireyim; üç kardeşin hikayesi. kesinlikle olağanüstü. tüy, ırmağın üstüne düşerken hiç aklımda öyle bir şey yoktu. xeno, bakanlık'a haber gönderiyor falan diye düşündüm. ama ordan pat diye hikayeyi görüntülü bir şekilde anlatmaya başlayınca oha diyebildim sadece. kesinlikle beklenmedik bir kıyaktı, çok iyi akıl edilmişti.
ondan sonra. madalyonun yok edilme sahnesi kesinlikle beklemediğim kadar güzeldi. filmde fazla düello olmadığı için böyle şeyleri ön plana çıkartıp, olağanüstü derecede güzel yapmaları çok etkileyiciydi gerçekten. en başta ron'un üstüne fazlasıyla gidilmesi falan, kesinlikle harikaydı oralarda. toz bulutlarının konuşması, aradan harry ve hermione'nin fırlaması, onların konuşması. ki daha özellikle diyebileceğim şey; kitapta harry ve hermione'nin orada normalden çok daha yakışıklı ve güzel olduğu söylenmişti. filme de bu şekilde yansıtılmış, makyaja boğulmuş. ama çok iyiydi. ayrıca o sahnede rupert grint de çok iyi rol kasmış, etkileyiciydi.
dobby'nin ölüm sahnesi. ağlattı, mahvetti. kitaptaki gibi sadece, "harry potter" diyip kesmedi. etkiledi onun konuşması, daniel'ın yaptığı rol. her şekilde etkiledi, müthiş bir renk kattı. ah be dobby. hala söylüyorum, ölmesi gereken son kişiydi.
başka bir şey gelmedi bu konuda aklıma, geldikçe yazarım zaten.
oyunculuklardan en çok etkilendiğim sahneler arasında, hermione ve bellatrix'in sahnesi var. emma watson çok iyi kasmış orda, helena'ya zaten laf yok. aşktan farksız o, başka bir şey, bi' tane lan o.
harry ve hermione'nin dans etmesi de farklı bir hava katmış filme. çok tatlılardı, renk katmış, ama garip olmuş ne biliyim. ron gidiyor, bunlar dans ediyor. niye lan? bu kadar çok mu istiyordunuz onun gitmesini, nedir? hani dediğim gibi, mimikler falan çok tatlıydı, ama ron'un gidişinin üstüne, pek hoş olmamış. tasvip etmedim.
şöyle bir şey eksik kalmış yalnız. kitapta, kovuk'a giderken, havadaki savaşta, tamam harry'nin asası kendiliğinden büyü yapıyor, filmde de olmuş bu iş, ama harry bunu gündem konusu haline getiriyordu. filmde de oluyor, ama harry bahsetmiyor bile, seyircinin de büyük olasılıkla aklında kalmamıştır, hatta kitabı okumayanlar fark etmemiştir bile. ilginç bir ayrıntı belki, ama bahsedilse iyi olurdu bence.
her neyse. biraz daha idrak edeyim, filmi bahsederim ben daha. müziklerini dinleyelim şimdi, üstüne iyi gider.
edit: aa bak unutmadan ekleyivereyim. ron geri dönüp, harry'e asa verdikten sonraki harry'nin hareketi çok iyiydi. kitapta olmayan, eklenen ve güzel oturan sahnelerden sadece birisi.
bugün izleyip başta birazcık da olsa heyecanlanıp bakalım güzel film mi diye sabırsızlanarak izlediğim ama 3d olamamasıyla beni hayal kırıklığına uğratan bir filmin ilk seansına benzer* bi filmdi.*
bugün itibariyle vizyona girmiş olan , joanne katy rowling'in son kitabından uyarlanan final kısmın ilk bölümüdür. gidilmiş görülmüş , ağlanmış gülünmüş beğenilmiştir. aylardır beklenmiştir kolay değildir. türkiyedeki ilk seansa gidilmiştir. akşam tekrar gidilecektir. her zamankinden daha çok kitaba bağlı kalınmıştır , en azından okurların beklenmtisi iyi karşılanmıştır. finali , iyi bir yerde bitirilmiştir. tam dananın koptuğu yer denilebilecek bir yerde.
bazı sahneler , düşünülenden daha iyi yansıtılmıştır beyaz perdeye. harry'nin hermioneyle anne ve babasının mezarına gittikleri sahne , dobby nin ölüm sahnesi ağlatmıştır. zaten o harry adındaki çocuk ağlayınca kksk ağlamaktadır. ron weasly yine güldürmüştür , r leri yutması olsun , salak tepkileri olsun ..
hermione granger zekasına hayran bıraktırmıştır.
bellatrix lestrange ; her ne kadar uyuz bir karakter olsa da , oyunculuğuyla olsun kadın kendini sevdirmektedir.
film beğenilmiştir , tekrar tekrar gidilesidir. beklediğimize değmiştir.
13:40 seansını kaçırdığım film. 16:40 ta bi seans daha varmış. ona giderim ben büyük ihtimal. eve dokuz civarlarında falan gelicez ama olsun. değer be abi.
bu akşam sonunda gideceğim film. heyecandan elim ayağıma dolanıyor kalktığımdan beri. aylardır beklenen gün geldi lan. geldi işte! bu kadar açık. geldi amk.
asla kitabı kadar güzel olamayacağını bildiğimizden; tek dileğimiz en azından abartısız eksiltisiz, sikertmesiz bir şekilde kitabın en azından yanına yaklaşmasıdır.
kitabı okumayıp sadece filmi izleyip, buraya "çok güzeldi yeaeaeaea heriiiii" yazan olursa, eger orağdan bişey yazağn oluğsa, onun, ...... fog goyarın taam mı? yu mada faka...
+1: filmi o güzelim ingiliz aksanı ile izlemenizi tavsiye ederim. türkçe dublaj izleyecek arkadaşlara tavsiyem; 1-2 yıl bekleyin açın star'ı kanal d'yi oradan izleyin.
samsun'daki afm'de hala gece seansı yapılıp yapılmayacağı belli olmayan film. eğer yapılmayacaksa da, çarşamba günü yine bir gece seansına gidilecek büyük olasılıkla. çoluk çocukla izlemek istemiyorum bu filmi.
2'ye böldüler, umarım doğru düzgün bir şeyler çıkmıştır. zümrüdüanka yoldaşlığı'ndan beri seride kötü bir şey yaşamadım, umarım bunda da yaşamam, güzel gider baştan sonra kadar.
filmin soundtrack albümüne göre, son iki şarkı farewell to dobby ve the elder wand. bunlara dayanarak söyleyebilirim ki, film fleur ve bill weasley'nin evinde, bizim üçlünün ollivander ile konuşmasından sonra bitecek. ama tabi ki yamuluyor da olabilirim, zira bundan yaklaşık bir sene kadar önce yayınlanan bir röportajda david yates, ilk bölümün kitapta pek üstünde durulmayan ron ve hermione'nin sırlar odası'ndaki sahnesinde bitecekti. bilemiyoruz artık.
gelsin, izleyelim. yeter lan bu kadar beklediğimiz.
şahsen hayatımda izlediğim en iyi film olan ve ağır bi harry potter fanı olaraktan, inşallah kitaba bağlı kalırlar. altyazı da bir problem olmaması lazım. kusursuz bir film izleriz yani umarım. neyse gün sayıyoruz zaten.