tam 7 kitap bekledim harry potter ipnesinin voldemort ile yapıcağı savaşta voldemort'u aynı voldemort'un 4.kitaptaki mezarlıkta yaptığı gibi ayaklarının önünde eğmesini bekledim ve kafasına avada kedavrayı koymasını bekledim. ama o ne yaptı ? expelliarmus ? hay götüne girsin silahsızlandırma be çocuk.
edit : sinirimi alamadım. lan piç! lupin uyarmadımı seni o senin imza hareketin oldu hay tipini sikim yapma şunu demedimi ? yapma lan pezevenk yapma ! elinde mürver asa var lan ipne elini kıpırdatsan voldemort'un köse kafasına koyacak otomatik olarak avada kedavrayı. keşke senin tipsiz suratına sıçsaydı voldemort.***
bugün akşama doğru edineceğim, daha kimsecikler okumadan buraya spoiler belirtmeden sonunu anlatanlara bildiğim bütün küfürleri edeceğim seri kitapların sonuncusu.
dikkat bu spoilerı kitabı bitirmeden önce okumanız çok zararlıdır!!!
açıkcası bu kitapta da harry'e şans çok fazla yardım etti. bu bende gene hayal kırıklığı yarattı. tabi şans olduğunu düşündüğünüz bazı şeylerin aslında planlanmış ve önceden alınmış önlemler öğrenmek de güzeldi. ama bunlar azınlıkta kaldı.
rowling gene yapacağını yapmış ve olayları gerçekten güzel bağlamış. dumbledore hakkında şüphelendirmesi vs çok güzeldi gerçekten. sonuçta cevaplanmamış soru kalmaması güzel oldu. bizi delirten tüm sorular çözüme kavuştu. ama bazı şeyleri kolaya sürüklemiş gibi geldi. yani harry'nin horcrux olduğunu falan tahmin ediyorduk hepimiz. tabi bunu rowling ablamız tahminizden biraz farklı bir şekilde yapmış ama olsun gene de daha iyi olabilirdi.
bu kadar mutlu biten sonları sevmeyen birisi olarak sonunu pek beğenmedim, sıradan buldum. yani harry, hermonie veya ron ölebilirdi mesela. ya da ginny ölürdü harry aşk gazabında boğulurdu***.
eh sonuç olarak da evet çok güzel bir kitaptı. seriye yakışmayan bir son olduğunu düşünmeme rağmen, muhtemelen serini en güzel kitabı.
kitabın kapağını kapattıktan ve şöyle bir olanları düşündükten sonra insan kendisini bir boşlukta hissediyor böyle. acaip bir his. bir gün bitebileceği düşünülmemişti belki de. çok üzücü. derste öğretmen konuşurken gizli gizli matematik defterinini altından okunurdu bu. sınıftan atılmak göze alınırdı. bittikten sonra da arkadaşlarla oturulup üzerinde yorumlar yapılırdı saçma sapan teoriler yürütülürdü. 10 senedir büyük bir heyecanla kitapçılara koşmaktı. ''snape kötü değil layn!'' diye sevilen karakteri savunmaktı. küçük bir veletken arkadaşlığın ne demek olduğunu anlamaktı. gücün her şey olmadığını, sevginin ise çok gerekli olduğunu öğrenmekti. sona doğru ise kısmet, ''gerçek aşk''ın ne demek olduğunu öğrenmekmiş..
ama şimdi her şey bitti..
j.k. rowling öyle bir dünya yaratmış ki okuyucusuna, anlaşılan oradan kopup gerçek hayata dönmek oldukça zor olacak. aslında kim ister ki geri dönmek..
--spoiler--
--spoiler--
nasil baslasam bilmiyorum bu filmi yorumlamaya...
cok cok sevdigim sahneler oldu, yansitilmak istenileni icimde neredeyse bire bir yasadigim sahneler oldu, ben olsam ben de aynen böyle yapardim dedigim sahneler de oldu ama yine de en iyi harry potter filmi degildi bence.
ha filmlerden bir sey beklememeyi 3. filmden sonra birakmistik biz zaten, bu sefer en az sevdigim kitap oldugu icin beklentiler de en az seviyedeydi ama yine de ayila bayila cikmadim ben filmden.
ha iyi bir film midir? evet, kesinlikle...
en bastan baslayalim;
- ilk hp logosunun görünmesi ve hop diye olaylara dahil olmak.
hermione'nin annesiyle babasinin hafizalarini silmesini göstermek cok iyi düsünülmüstü ama diger yandan dursleyler'in "artik burada güvende degiliz." diyip apar topar gecistirilmeleri ne kadar iyiydi tartisilir. ha ben rahatsiz oldum mu onlari yine hic görememekten, hayir.
- sonra meshur ölüm yiyen toplantisi.
snape muhtesem ötesi yine. ama neden bir tek bu sahnede göründü biri bana aciklasin. tamam kitapta da hogwarts savasi'na kadar pek repligi yok kendisinin ama yine de ben cok umutluydum onu biraz daha fazla görecegimizden ya, olmadi, olmadi yine. olsun ben seni hala cok seviyorum melez prens'im.
lucius icin fazla söze gerek yok. muhtesemdi tek kelimeyle. o ne büyük bir ustalikti ya, iliklerimize kadar hissettik adamin bitmis, göcmüs ruh halini. seni de seviyorum lucius.
bella karakterine hastayimdir kitapta. helena yengemizi de pek severiz tim burton'un zevcesi sifati ile, önceki filmlerdeki bella'yi da cok begenmistim ama bu sefer bilmiyorum ya, geri zekali spastik gibi davranan bir bella izledik diye düsünüyorum acikcasi. daha bir zir deli, daha bir manyak olmasi gerekiyordu bella'nin ama asla büyümemis bir cocuk gibi degil.
ve voldemort;
bence zurnanin zirt dedigi yerdi yine.
yok abicim, hic biri bana 2. filmdeki tom riddle'in varligi kadar rahatsizlik vermiyor cizilen voldemort portresinin. giremiyorum adamla aksiyona. yakismiyor bence masmavi gözleri, olmayan burnu, damarli kafasiyla agzini büze büze saga sola lanet savurmasi.
tom riddle iken bir karizmasi, bir agirligi vardi adamin. ruhu böle böle, zekayi da bölmüs anladigim kadariyla, baska bir aciklama getiremiyorum ben zira.
- 7 potter olayinin basi muhtesemdi. cok özlü iksiri icip harry olmalarindan bahsediyorum. daniel bey hayatinin oyunculugunu yapiyordu neredeyse bu sahnelerde. hele fleur ve hermione'nin dönüsümleri süperdi.
bill bekledigim kadar yakisikli degildi ama fleur ile iyi tamamliyorlardi birbirlerini. yaralandigi laf arasinda gecirildi, rahatsiz oldum mu, hayir. hedwig'den dolayi harry'i tanidilar, rahatsiz oldum mu, hayir. deligöz iki saniyenin icinde öldü rahatsiz oldum mu, hayir kitapta da öyleydi cünkü.
takip sirasinda ters yoldan otobana girdiler, rahatsiz oldum mu, evet. cünkü böyle sahnelerin sadece seyirciye oynandigini ve cok ucuz oldugunu dünüyorum hala. belediye otobüsünün üstünde yürüyen harry, pehh.
onun yerine takibi biraz daha kalabalik bir grupla, digerlerine saldiri boyutuna da tasiyabilirlerdi.
- bakanlik sahnesi süperdi. daha farkli bir yorum, daha farkli bir bakis acisi. ama yönetmenlik de budur bence, bu olmalidir. cok ama cok eglenceli bir sahneydi. oyuncular da cidden cok cok iyi is cikarmislar.
- kitabi okurken, sayfalar boyunca kaldiklari ormanlardan, daglardan fenalik gecirmeyen adam tanimiyorum, ama filmde öyle bir görsellik katarak anlatmislar ki bu sahneleri, bayildim. cok ama cok sevdim arka fonu. görüntü yönetmenini tebrik etmek gerekiyor, cok iyi is cikarmis o da.
- hermione'yi ilk kez, bir harry potter filminde cok begendim. bu kiz oyunculugunu mu gelistirdi, digerleri mi cok kötüydü karar veremedim ama, bence bu filmin adi "hermione granger ve ölüm yadigarlari" olsa kimse yadirgamazdi.
snape'in iki saniye göründügü, voldemort'un yerlerde gezindigi, dumbledore'un zaten olmadigi bir filmde en güclü büyücü sifati rakipsiz bir sekilde hermione'nin elindeydi. yapamadigi büyü yoktu kizin.
hele bella'nin iskence sahnesinde cidden kötü oldum, cok iyi vermisti o duyguyu. bunu söyleyecegimi hic düsünmezdim ama, seni de seviyorum hermione * .
- hortkuluk'un yok edilme sahnesi bence filmdeki en iyi iki üc sahneden biriydi.
önce gölgeler arasindan cikip gelen geyik patronusu ki patronuslar cok ama cok güzeldi, tam olmasi gerektigi gibi yani. harry'nin onu takip etmesi, göle girmesi, madalyonun onu bogmaya calismasi, ron'un suya atlamasi, tom riddle'in madalyondan cikmasi
"senin kalbini gördüm ve o bana ait..."
ron'un tüm korkulari ile bir anda yüzlesmek zorunda kalmasi, hepsi, her sey mükemmeldi.
- en güzel diger sahnesi de, eminim hemen herkes ayni fikirdedir, üc kardes'in hikayesinin anlatildigi animasyondu. harikaydi, cok ama cok yaraticiydi. sirf o bir kac dakika icin bile tekrar izlenir bu film, o kadar söyleyeyim yani.
- bathilda'da da cok gerildim ben. aslinda neyin ne olacagini biliyor olsam da. ha simdi cikacak, ha birazdan cikacak diye kastim kendimi resmen.
cataldilinde konusmalari güzel düsünülmüs bir ayrintiydi mesela. ama keske bu güzel detaylar bir kac dakikalik voldemort sahnesi ile de süslenseydi. ki benim nefret ettigim kitapta, gercekten sevdigim ve cok begendigim iki bölümden biridir voldemort'un kaybettiklerini hatirladigi sahne. hos james gerizekali gibi ölür ama yine de böyle gecmis ve simdiyi ic ice anlatan sahneler hosuma gider benim her zaman.
- sonunu begenmedim acikcasi filmin. mezar cok ucuzdu bir kere. amac korkutmak miydi bilmiyorum kitabi okumayan kesimi. ama ben daha gerilimli bir sahne hayal etmistim hep, bu kadar kolay ve basit ve ucuz degildi yani benim hayalini kurdugum sahne.
filmin bitis yerini de begenmedim ben. ikinci filme sadece savas kaliyor cünkü. bu da demek oluyor ki, nereden bakarsak bakalim, en az 1 saat boyunca savas izleyecegiz hareketli kamera ile.
neyse prens'in hikayesini anlatsinlar da ikinci filmde, tüm detaylariyla ama, baska da bir sey istemiyorum ben...
--spoiler--
--spoiler--
dumbledore acaba ölmedi de geri mi dönecek gibisinden varsayımları çürütecek kitaptır..şöyle ki sirius black şehit düştüğünde dumbledore bizzat kendisi harry'e, öldürüldükten sonra geri dönülemez, doğrusu da budur zaten gibisinden şeyler söylemişti..ancak portrelerle, aynalarla, ne bileyim başka türlü büyüleyici şeyler yardımıyla -fawkes zaten harry'e miras kalır- karşımıza çıkabilir..deli gönül ister dumbledore başımızın direği olarak kalsın ama maalesef..ayrıca unutmamak lazım O'na sadık kalıp ihtiyacı olan herkese yardımı dokunmaya devam edecektir..
pekçok insanı * "ulan acaba ingilizce yarım yamalak mı okusam yoksa milletin içine s.çmasına izin verip de tamamını anlayarak 2 ay sonra mı okusam" ikileminde bırakan kitap. hayır yani kitap çıktıktan 2 gün sonra gazetelerde "x öldü, y dirildi, z nin bi tarafına..." tarzı haberler çıkacak ve tüm okuma zevkinin içine edecektir.