Wizard of Oz !! Sol ayağına alıyor topu ve başlıyor sihrine. izlemek gerçekten büyük bir zevk.
Taraftarın ise bir numaralı sevgilisi hep oynasada, oynamasada. Sadece bu formayı giysin yeter.
Söylenecek fazla bişi yok onun için, herkes onu gayet iyi tanıyor.
O ''HARRY KEWELL''.
5 ağustos 2010 ofk belgrad galatasaray maçı sonrası sorulan sorulara: "taraftarin oynamadığım dönemde bile bana karşı bu kadar sevgisi varken, benim için başka bir şey düşünmem imkansızdı. ben sözleşme uzatacagimi en başından beri biliyordum. böyle bir taraftarı hiçbir klüpte görmedim. benim gibi, benim yaşımdaki futbolcular için bu; saygıyı hak eden, çok önemli bir duygu. bu olayların ardından başka bir takımda oynamam düşünülemezdi." şeklinde cevap veren yüce kişilik.
penaltıyı gole çevirdikten -penaltıyı gole çevirmek de öyle böyle bişey değil- sonraki sevinci aylardır atamadığı gollerin hatrının pek bi fazla olduğunun göstergesi. bildiğimiz daddy cool o kadar sevinmezdi penaltıdan sonra. dii mi, evet.
hani bilmem kaçıncı yüzyıldan kalma paha biçilmez antika bir tablonuz vardır evinizin bir köşesinde ve aklınız çıkar biri değip düşürecek ve kıracak diye... bu adam maçta yere düşüp bir süre kalkmadığında da aynı his hasıl olmakta bünyede ve o anda dakika kaç bakmadan diyorum ki içimden "tamam ya al oyundan, yeter ki sakatlanmasın kewell'ımız, maç ne olacak umurumda değil hoca" o derece yani... ve...
harry kewell galatasaray taraftarı için sadece bir "futbolcu" değildir. bu da böyle biline.
hani içten içe sakalığı söz konusu olmasa galatasarayda hagi kadar iz bırakan ender yabancılardan biri olabilirdi fakat 2 maç oynayıp 1 maç kulübede oturması kalıcı olmasına engel teşkil etmektedir.
yine de taraftarın sevgilisi ve son dönemlerin en iyi yabancı galatasaraylı oyuncusu.
herşey bir yana az daha gönderiyorlardı ya şu adamı, ne kadar iyi yönetildiğimizi anlamaya bu bile yeter..arda ile birlikte elimiz ayağımız, kolumuz bacağımız şu adam...
futbolcu hayranlığım olmadı benim hiç.tabiki bi hagimiz vardı o başka.
bir de bu adam var. ilk geldiğini duyduğumda inanamamıştım. vay be büyük futbolcu dedim sadece. ingiltere'de oynadığı dönemde çirkef piç bir futbolcu gibi imajı yaratmış benim gözümde nedense.
oynadıkça sevmeye başladım. bir ara galatasaray sevgimin önüne geçer gibi oldu desem yalan olmaz.
yeri geldi stoper oynadı.geçen sezonun ilk yarısının sonlarında forvet oynadı, çok da güzel oynadı.
bir önceki sezon stoper oynadı, sol kanat oynadı, sağ kanat oynadı. bunlar tamam yetenek ayrı bişey. adam galatasarayı seviyor ve bizde bunu görüyoruz, hissediyoruz.ülkesinde ve ingilterede verdiği demeçlerde galatasaray taraftarından fazlasıyla bahsederek kanıtlarda zaten bunu.
bülent hoca'nın nedendir bilinmez kendisiyle ilgili problemi vardı. süper ligde sırdan bi maçta 88.dakika da oyuna almıştı. sen ingiltere'nin en büyük takımından gelmişsin yapsana tavrını kaprisini yok arkadaş adam dedi ki galatasaray da 5 dakikada olsa oynamak benim için gururdur. gel de sevme adamı.
klasını 19 ağustos karpaty maçında yine göstermiştir. ceza sahasında gören karpartylinin ayakları birbirine dolanıp yere kapaklandı.varın siz düşünün. transferden aciz yönetimimiz sezon başlamadan 5 yıldızla anlaştıklarını söylemişti. sanırım yıldızın birini kewell olarak yutturcaklar.
sahadaki duruşu gülüşyle adamın içini ısıtıyo. bu yaştan sonra ibne olursam sebebi kendisidir. öyle gülerken görünce sarılasım geliyo.