gerekli bir devrimdir zira halk gene elitist divan edebiyatından anlamayıp kendince halk edebiyatı oluşturmuştur.
herkesin ayrı telden, çaldığı öyle ülke olmazdır efenim.
hatta eğitim için en gerekli inkılaplardandır!...
not:eksilyebilirsin...
osmanlı mirasını reddetmek için yapılan iş.
edit: evet bu yazı vatan'ın internet sitesinden alınmıştır. ancak gazetevatan internet sitesine ait değildir. bir bilimsel araştırmanın sonucudur. yani buraya bu yazıyı koymakla gazetevatan'ın emeğini falan çalmış olmuyoruz.
"Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin ibretlik tespitler var dediği Dünya Bankası raporundan eğitime dair çarpıcı sonuçlar çıktı. Raporda, Macaristan ve Türkiyede ortaöğretime 4 bin dolar harcandığı ifade edilen raporda, Ancak Türkiyede 15 yaşındaki öğrenciler matematik becerilerinde Macaristandaki akranlarından 2 okul yılı geride deniliyor.
Raporda Türkiyedeki eğitim ve sınav sistemiyle ilgili çarpıklıklar şu çarpıcı tesbitlerle anlatılıyor:
BUNALIM SEBEBi: Türkiyede sınav odaklı eğitim sistemi dershane ve özel derslere ihtiyacı da körüklemektedir. Gelir dağılımındaki eşitsizlik eğitime erişimi de kısıtlamaktadır. Sınav, okul, dershane üçgeninde giriş sınavlarının halk sağlığı gibi başka yaşam alanlarında da, yüksek bunalım oranları gibi ciddi sonuçları bulunmaktadır.
PARALEL EĞiTiM SiSTEMi: Anadolu Liseleri ve Fen Liseleri elit devlet okulları olarak biliniyor. Bu liselere giden bir öğrenci genel liseye giden bir öğrenciden okuma olarak 2, matematik olarak 3 okul yılı ileride. Bu ortaöğretim kurumlarına girişte giriş sınavları birincil önemde olduğundan, veliler çocuklarının daha iyi şartlarda yaşaması ve iyi bir mesleğe sahip olması için sınavı önemli görüyor ve çocuklarına baskı yapıyor. Bu durum aynı zamanda kapsamlı bir özel dershane ve özel ders yapısını oluşturuyor. Dershane sayısı ülkedeki genel lise sayısına neredeyse eşit olduğu görülüyor. Özel dershanelerin başını çektiği paralel bir eğitim sistemi oluşmuş durumda.
1 MiLYAR DOLAR: Dershanelerin öğrenci başına yıllık harcamaları 400 - 10 bin ABD doları arasındadır. Dershaneler 50 binden fazla öğretmene resmi istihdam sağlamakta ve gayri safi gelirin yıllık yaklaşık 1 milyar dolarlık bölümünü oluşturmaktadır.
10 YAŞINDAN iTiBAREN ÖZEL DERS: Öğrenciler 10 yaşından itibaren özel dersler almaya başlıyor. Özel ders aldırmak ailenin geliriyle yakından alakalı olduğundan bu durum farklı ekonomik seviyedeki ailelerin çocukları arasında eğitim eşitsizliğini artırıyor.
ZENGiN-YOKSUL FARKI: Fen Lisesi öğrencilerinin üçte ikisi ve Anadolu Lisesi öğrencilerinin yarısı nüfusun en zengin yüzde 20lik diliminden geliyor. Buna karşın, her 30 Fen Lisesi öğrencisinden biri ve her 17 Anadolu Lisesi öğrencisinden 1i en yoksul yüzde 20lik dilimden geliyor.
SINAVLAR KALDIRILMALI: Günümüz giriş sınavları sistemi öğrencilerin erken takibini içermekte ve sistemi ağırlıklı olarak özel derslere bağımlı kılmaktadır. Üzerinde düşünülecek seçeneklerden biri, her iki sınavın da kaldırılmasıdır. Özellikle orta eğitim giriş sınavı, yaygın olmasa da özel dershanelere devam eden tüm öğrencilerin üçte birini kapsamaktadır ve erken takip sistemini gerekli kılarak, 11 yaşındaki öğrenciyi (6. sınıf) ülkedeki en başarılı devlet liselerine girme fırsatını arttırmak amacıyla özel ders almak zorunda bırakmaktadır. ikinci bir seçenek ise bu sınavların ciddi bir şekilde iyileştirilmesidir.
DÖNEM SONU SINAVI YAPILMALI: YGS (Yükseköğretime Geçiş Sınavı) ve LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) örneğinde olduğu gibi, Türkiye başka ülkelerde uygulanan dönem-sonu sınavlarının (Uluslararası Bakalorya, Alman Abitur gibi) aynısını başarıyla uygulayabilir. Mevcut politikaları aynen devam ettirmenin bedeli yüksektir.
14 KAT FARK: Türkiyedeki aileler çocuklarının eğitimi için ortalama bir OECD ailesine göre gelirleriyle kıyaslandığında iki kat daha fazla para harcamaktadır. Macaristan ve Türkiye ortaöğretime 4 bin dolar veriyor ama Macaristan daki öğrencinin iki okul yılı gerisindedir. En zengin yüzde 20 ile en fakir yüzde 20 nin arasında eğitim harcamaları bakımından 14 kat fark var. Aileler gelirlerinin yüzde 1 ile yüzde 1.5ini eğitim harcamalarına ayırmak zorunda kalmaktadır.
PARA BOŞA GiDiYOR: Seviye temelli giriş sınavları orantısız bir şekilde gelişen dershane ağıyla birleşmiş durumda. Sadece dershaneye devam etmek de yetmiyor. Dershaneler, üniversiteye giriş şansını ancak özel derslere yılda 1.250 dolar gibi yüksek bir tutar harcanmasıyla artırabilmektedir. 1.250 dolar dershane ya da özel derse verilmezse ailenin kaynakları boşa harcanmaktadır. Okula giden 15 yaş grubunun yüzde 16sı OECD ortalaması olan 500 puan ve üzerinde fen, matematik ve okuma puanına sahiptir.
Öğretmen kaliteniz düşük düzeyde
ÖĞRETMENLER VASIFSIZ: Öğretmen ihtiyacı da zorunlu olarak düşük vasıflı öğretmenlerle karşılandı. Öğretmenler ortalama bir OECD ülkesine göre genç, deneyimsiz ve az etkin. Düşük öğretmen kalitesi, Türkiyede öğretmenlik kariyerine yönelik güçlü bir profesyonel yaklaşımın olmaması ile de ilgilidir.
iŞE GELMiYORLAR: Öğretmenlerin işe geç gelme oranı bir OECD ülkesindeki öğretmenden iki kat fazla. Gelmeme oranları da çok yüksek. Kalifiye öğrenciler öğretmenliği tercih etmiyor.
Ayda 5 bin liraya kolej ve üniversite garantili özel ders
Üniversite ya da liselere hazırlanan öğrencilerin en büyük sorunu dershane ya da özel ders. Dünya Bankasının eğitim raporunda Türkiyenin sınav sistemi yüzünden zorunlu hale geldiğini tespit ettiği özel ders sektörü başlı başına bir endüstri haline geldi. Dersanelerden daha popüler olan özel derslerin bir saati 300 liraya kadar çıkıyor.
internet üstünden özel ders için öğretmen servisi yapan bir sitenin yetkilisi B. U. sektörde yaşananları şöyle anlatıyor, Öğretmenlerin bir kısmı kendisine gelen çocuğu sınava sokup 100 soruluk deneme testi yapıyor. Öğrenci bu teste 80yakın doğru yaparsa o zaman öğretmen üniversite ya da Robert Kolej gibi bir okul için garanti veriyor. Zaten Robert Koleje 97-98 netle giriliyor. Böyle öğrenci seçen çok öğretmen var. Eskisi kadar isim yapan ya da marka olan öğretmen yok. Çünkü artık öğretmen sayısı çok fazla. Her ilçenin kendine göre yıldız öğretmenleri var.
Ders başına 300 lira
Üst gelir grubuna ders veren, yıllık en az 40 bin TL kazanan öğretmenler de var. Tek çocuk için ayda 5 bin lira özel derse para veren çok aile tanıyorum. istanbulda Koç, Sabancı dışında ödeme gücü yüksek o kadar çok aile var ki. Özellikle Bahçeşehir, Kemerburgaz, Göktürk, Kemer Country, Ataşehir gibi bölgelerde bu potansiyel var. Bu aileler öğretmene ders başı 300 TL ödüyor.
isim yapmış öğretmenler internetten çok referansla bulunuyor. Böyle öğretmenlerin ders saatleri çok yoğundur. Bu gelir seviyesinde kişilere ödenen paralar sorun değil. SBSye girecek çocuğu için Türkçe, matematik, fen, sosyal olmak üzere 4 ders için öğretmenlerle anlaşıyor. Eve her gün bir öğretmen geliyor. Haftada bir 250 liraya öğretmen alsa bir haftada özel derse bin lira ödüyor. 4 ders ayda 4 bin lira, bir de ingilizce alsa 5 bin lirayı bile geçiyor. Ama çocuk sene sonunda istenilen yeri kazanıyor.
iTÜlü 20, Robert Kolejli 210
internette bir çok özel ders sitesi bulunuyor. Üniversite öğrencisinden öğretmene, mühendisten tercümana kadar bir çok kişi ders veriyor. Dil dersi veren yabancılar da var. Bir öğrenci için ödenecek saat fiyatı 20 TLden başlayıp, 300 TLye kadar çıkıyor. Lise seviyesinde YGS, LYS hazırlık öğrencisi için matematik dersini iTÜlü öğrenci saatte 25 TLye, Robert Kolejin matematik öğretmeni ise 210 TLye veriyor. Öğretmenleri il ve ilçe bazında seçmek mümkün. Dersler öğretmen ya da öğrencinin evi, çalışanın ofisi ya da bir kafede verilebiliyor. Özel ders en çok matematik, fizik, geometri, ingilizce ve Fransızca için talep ediliyor. Bir ders 45 dakikalık iki devreden oluşuyor. "
o değilde harf inkılabı sonrasında basın sektörünün gördüğü zarar nasıl minimalize edildi? sonuçta matbaanın yenilenmesi gerekiyor. yıllardır merak ederim allah rızası için biri yardımcı olsun...
edit: ulan yardım isteyeni eksilemek ne oluyor anlamadım.
gerçekleştirenlerin ağzından asıl amacı afişe edilen sözüm ona devrim. muhteşem yarbay'ın muhteşem yaveri kendi ağzıyla söylüyor efenim. ben söylemiyorum.
--spoiler--
Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olduğu değildi. Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-islam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. (...) Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.
fakat "arap harfleri çok karışık öğrenmesi zor" diye bahaneleri gerçekten sunmuşlarsa, yani bu sebep 1980 sonrası tarihçilerin uydurması değil de gerçekten 1928 de halka anlatılan gerekçe ise o zaman vay anam vay neler dönmüş serhat derim.
latin harfleriyle okuma yazma daha kolay orası kesin. fakat "arap harfleri zor öğreniliyor" nedir arkadaş...
türkçe kelimelerin arap harflerine uygun olmaması, okuma yazma oranının düşüklüğü, batıya daha rahat açılabilmek için yapılmış ve gayet başarılı olmuş devrimdir. ilk önce azeriler alfaberlerini değiştirmişler ve kiril alfabesinden latin alfabesine geçmişlerdir. ardından atatürk sıkı araştırmaların sonucundan latin harflerine geçmeyi karakalaştırmış ve her yaştan vatandaşa ücretsiz okuma yazma kursu verdirmiştir. çok geçmeden bu hamle meyvelerini vermiş ve harf devriminden önce yüzde 5 olan okuma yazma oranı 2000li yılların başında yüzde 95 e çıkmıştır.
bu hamleyi eleştiren insanların gerekçesi atalarımızın mezar taşlarını okuyamıyoruz veya eskiden basılmış kitapları okuyamıyoruz şeklindedir. halbuki latin harflerine geçildikten sonra baskı kolaylaşmış osmanlı döneminden daha fazla kitap basılmıştır. yani harf devrimi atatürkün türk halkına başarılı bir hediyesidir. ve başaılı devrimlerinden biridir.
ingilizler shakespeare 'in 400 yıl önce yazdıklarını okuyup anlarken, biz seksen yıl önce yazılmış milli marşı bile okuyup anlayamıyoruz. niçin ?
binlerce alimi bir gecede cahil bırakan, yüz binlerce ciltlik asırların birikimi olan kitapları okunamaz hale getiren, harf devrimi niçin yapıldı ?
700 yıllık medeniyetin alfabesi, dili, edebiyatı bir ermeniye teslim edildi. latin harflerinin fikir babası agop dilaçar (martayan) tatbikçisi m.kemal ve chp idi. önce istiklal mahkemeleri kuruldu... ''sanığın idamına şahitlerin bilahare dinlenmesine. sonra çeşitli bahanelerle muhalifler otadan kaldırıldı... alevi, sünni, türk, kürd, çerkez, laz, islamcı, komünist, milliyetçi hiçbirine tahammülleri yoktu.
şapkaya karşı dendi ve asıldı... iskilibli muhammed atıf.
kubilay olayı bahane edildi zehirlenerek öldürüldü... erbilli muhammed esad.
suçları komünist olmak.... m.suphi ve 14 arkadaşı öldürüldü...
islamcı muhalifliğini canıyla ödedi... ali şükrü.
m.kemale muhalifti türk milliyetçisi sürgünde geçen bir hayat... rıza nur.
islam karşıtı devrimler sebebiyle mısıra göç etti... mehmed akif ersoy.
muhalifler tasfiye edildikten sonra, sıra islamı sosyal hayattan tasfiye etmeye gelmişti. tevhid-i tedrisat, hilafetin ilgası, şapka devrimi ve sonra, 1300 yıllık islam dini ve medeniyetiyle, 700 yıllık osmanlı medeniyetinin bağlarını koparmaya gelmişti. bunun yollarından biride islam harflerinden kurtulmaktı... robert koleji mezunu agop (martayan) başrolde, islam harflerinin tasfiye süreci başladı. islam hatfleri çok zor öğreniliyor yalanıyla, islam harfleri gelişmeye engeldir yalanıyla 1 kasım 1928 tbmm kabul edilerek harf devrimi gerçekleştirildi. harf devrimiyle birlikte binlerce alimin yanısıra 10 binlerce okur yazar cahil konumuna düştü.
süleymaniye kütüphanesinden 80 bin osmanlıca eser, beyazıd kütüphanesinden 12 bin osmanlıca eser ve osmanlı coğrafyasındaki 100 binlerce el yazması eser okunamaz hale getirildi. diğer devrimler gibi harf devrimi de redd -i islamdı. harf devrimi milleti islamdan, osmanlıdan koparmanın adıydı. harf devriminin getirdiği yozlaşma bugün o derecedeki, m. kemalin gençliğe hitabesi bile tercümeye muhtaç... ne olursa olsun devrimler sürmeliydi... batı kültürü dayatması çoğaldı...
istanbul fatihinin emaneti fetih camii müze yapıldı.
camilerin, türbelerin kitabeleri süküldü, tahrib edildi.
ezanı, kuranı ve ibadetleri türkçeleştirme gayretleri.
vesaire vesaire bu konu böyle gider arkadaşlar.. kendilerini galip zannettiler ama unuttukları bir şey vardı....
hala arap harflerinden latin harflerine geçişin okuma yazma oranını düşürdüğüne inanan bir takım kişileri göz önüne alırsak iyi ki de değişmiş la diye rahatladığım bir o kadar da onlardan intikam aldığım dahiyane devrim.
hatadır. mirasçısı olduğun devletin bıraktığı hiçbir belgeyi okuyamaz hale getirmiştir bizi. yukarıda bir arkadaş 500 yıl önce yazılmış belgeyi %10'un okuması yerine %95'inin okuması yeğdir demiş. allah allah 500 yıl önce yazılan bir belgeyi okuyabilenlerin bu ülkede şu an oranı %1 bile değil. bu sayede halk hala ona buna aptalların bile sormayacağı soruları soruyor.
arap harflerinden 1 gecede latin harflerine geçişin halkı okuma-yazma bilmeyen ve cahil hale getiren bir durum olduğu külliyen yalandır. zira osmanlı'da halkın okuma-yazma oranının en yüksek olduğu dönemde bile bu oran yüzde 10'dur. bunun sebebi ise arap harfleri ile türkçenin birbirlerine çok ters olmaları.
latin alfabesine geçtikten sadece 10 yıl sonra ülkedeki okuma-yazma oranı yüzde 68'dir.
ilkokul tarih kitaplarına göre sebeplerinden biri de "arap alfabesinin öğreniminin zorluğu" ve "medrese eğitiminin uzunluğu" olarak gösterilen devrim.
o zamanlar çocuktuk tabii ki kitaplarda ne yazıyorsa ona inanıyorduk. ben de çocuk kafamla arap harflerini öğrenmenin 20 sene falan sürdüğünü sanıyordum.
ne yalanlarla büyük ne yalanlarla. her alanda yalan söylenir mi lan bir nesile.
yüzde 10'u okuma yazma bilen, gayet aydın (!) ve entelektüel (!) bir milleti bir gecede dünyanın en geri kalmış milleti haline getirmiş devrimdir.
ha, japonları örnek gösteren kertenkelelere de hatırlatalım, 17. yüzyılda onlarda kanat takıp gökte uçanı imparatorun aklına girip cezayire sürgüne gönderen puştlar yoktu.
Atamızın ileri görüşlülüğünü gösteren bi devrim. Kimilerince geçmişle bağları koparttığı için eleştirilse de aksine uygar bi toplum olmamızı sağlamış ve okuma oranını artırmıştır.
-türk halkını cahil bırakma.
-kuran dan ve islam dan uzaklaştırma.
-osmanlı ve islam kültüründen bihaber bir türk milleti yaratma gibi.
şimdi kimi kemalistler çıkar da çağdaşlık, gelişmişlik, batıyla entegre olmak gibi safsatalar söyler.
japonya, çin vs. teknolojide ve ekonomide gelişmiş ülkeler latin alfabesimi kullandı. beğenmediğiniz iran tasvip etmediğimiz nükleer tesislerin teknolojisini latin harflerine geçerek mi geliştirdi.
harf inkılabı ilk olarak 1875 civarı osmanlı imparatorluğunda planlanmıştır. dönemin padişahı muallimler cemiyetinden bir rapor istemiştir. türkçe için en uygun alfabe araştırılmış ve latin alfabesinde karar kılınmıştır. fakat bu değişim o dönemde gerçekleştirilememiştir.
ikinci olarak 1910 civarı tekrar latin alfabesine geçmeye çalışılmış fakat yine başarılamamıştır.
latin alfabesine geçiş cumhuriyet dönemine kısmet olmuştur.
bir milleti geçmişinden nasıl koparırsınız? nasıl cahil bırakırsınız? nasıl koyun yaparsınız? sorularına harf inkılabı ile diyerek cevap verdirten bir durumdur.
enver paşa'nın karargahındaki subaylarla , latin harfleriyle türkçe yazışmalar yaptığını ?
latin harflerine geçilmesi konusunu ilk kez , damat ferit paşa'nın ayan meclisinde yaptığı bir konuşmada önerdiğini ve bunun siyasal platformda konunun ilk kez dile getirilişi olduğunu ?