hapishane şiirleri

    11.
  1. bugün pazar
    bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar
    ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
    bu kadar benden uzak
    bu kadar mavi
    bu kadar geniş olduğuna şaşarak
    kımıldamadan durdum
    sonra, saygı ile tprağa oturdum
    dayadım sırtımı beyaz duvara
    bu anda ne düşmek dalgalara
    bu anda ne kavga
    ne hürriyet
    ne karım
    toprak, güneş ve ben...
    bahtiyarım.

    nazım hikmet.
    2 ...
  2. 22.
  3. Ahmed arif-suskun.
    Ahmed arif-uy havar.
    2 ...
  4. 21.
  5. Akşam erken iner mahpushaneye.
    Ejderha olsan kar etmez.
    Ne kavgada ustalığın,
    Ne de çatal yürek civan oluşun.
    Kar etmez, inceden içine dolan,
    Alıp götüren hasrete.

    Akşam erken iner mahpushaneye.
    iner, yedi kol demiri,
    Yedi kapıya.
    Birden, ağlamaklı olur bahçe.
    Karşıda, duvar dibinde,
    Üç dal gece sefası,
    Üç kök hercai menekşe...

    Aynı korkunç sevdadadır
    Gökte bulut, dalda kaysı.
    Başlar koymağa hapislik.
    Karanlık can sıkıntısı...
    "Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,
    Bense volta'dayım ranza dibinde
    Ve hep olmayacak şeyler kurarım,
    Gülünç, acemi, çocuksu...

    Vurulsam kaybolsam derim,
    Çırılçıplak, bir kavgada,
    Erkekçe olsun isterim,
    Dostluk da, düşmanlık da.
    Hiçbiri olmaz halbuki,
    Geçer süngüler namluya.
    Başlar gece devriyesi jandarmaların...

    Hırsla çakarım kibriti,
    ilk nefeste yarılanır cıgaram,
    Bir duman alırım, dolu,
    Bir duman, kendimi öldüresiye,
    Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,
    Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.
    Ve dışarda delikanlı bir bahar,
    Seviyorum seni,
    Çıldırasıya...

    Edit: Ahmed arif - aksam erken iner
    2 ...
  6. 9.
  7. Akşam erken iner mahpushâneye
    Ejderha olsa kâr etmez.
    Ne kavgada ustalığın,
    Ne de çatal yürek civan oluşun,
    Kâr etmez, inceden içine dolan,
    Alıp götüren hasrete.

    Akşam erken iner mahpushâneye.
    iner, yedi kol demiri,
    Yedi kapıya.
    Birden, ağlamaklı olur bahçe
    Karşıda duvar dibinde.
    Üç dal gece sefâsı,
    Üç kök hercai menekşe...

    Aynı korkunç sevdâdadır
    Gökte bulut, dalda kay'sı.
    Başlar koymaya hapislik.
    Karanlık can sıkıntısı...
    Kürdün Gelini'ni söyler maltada biri
    Bense voltadayım ranza dibinde
    Ve hep olmayacak şeyler kurarım,
    Gülünç, acemi, çocuksu...

    Vurulsam kaybolsam derim,
    Çırılçıplak, bir kavgada.
    Erkekçe olsun isterim,
    Dostluk da, düşmanlık da.
    Hiçbiri olmaz, halbuki,
    Geçer süngüler namluya.
    Başlar gece devriyesi jandarmaların...

    Hırsla çakarım kibriti...
    ilk nefeste yarılanır cigaram,
    Bir duman alırım, dolu.
    Biliyorum, "Sen de mi?" diyeceksin,
    Ama akşam erken iniyor mahpushâneye.
    Ve dışarda delikanlı bir bahar,
    Seviyorum seni,
    çıldırasıya.

    ahmed arif
    1 ...
  8. 18.
  9. Ranzalar belimi acıtıyor anne
    güneşimi kapatıyorlar...
    Dayanamıyorum artık
    Nerde dost, Nerde akraba
    Gardiyan Işıkları kapatma
    Mahkum arayamaz
    Özgürlüğünü karanlıkta...
    1 ...
  10. 20.
  11. Sabahattin ali - aldırma gönül.
    1 ...
  12. 5.
  13. 7.
  14. ben içeride, sen uzak yollardasın
    yollarda çamlarla, çınarlarlasın
    yollarda uğuldayan rüzgarlardasın
    gardiyanlar koğuşta sayım yaparken
    efkarımla birlikte sayılmaktasın
    ömrümde bir hazan yaprak dökerken
    özlemin o esrik tadındasın
    ben çürüsem ben ölsem de bu taş odalarda
    bilirim önce sen asıl sen yanımdasın.

    oysa dünya ne geniş koğuşum dardı,
    bıraksalar martılarla randevum vardı.

    (bkz: yılmaz odabaşı)*
    0 ...
  15. 3.
  16. ah şu duvarlar bir inlese,
    ramazan 69 yapmaktan vazgeçse.
    be hey dışardaki cıbırlar
    bu garibin elleri dolu nasırlar.

    a
    a
    b
    b

    örgüsü ile yazdığım şiirdir.
    *
    1 ...
  17. 10.
  18. Hapishaneler

    Fakat, sen,
    ey sokaktaki Portekizli,
    aramızda konuşalım,
    kimse işitmez bizi burada,
    bilir misin nerededir
    Álvaro Cunhal?
    Hisseder misin
    o cesur Militãosun
    yokluğunu?
    Portekizli kız,
    Dans edersin
    Lizbon'un
    gül kızılı sokaklarını dolanarak,
    fakat bilir misin
    Bento Gonçalves nerede düştü,
    o en saf Portekizli,
    denizinin ve kıyılarının ünü?
    Bilir misin
    isla de la Sal adında
    bir ada
    olduğunu
    ve Tarraffala
    gölgeleri attıklarını?
    Evet, biliyorsun, ey kız,
    evet, biliyorsun, ey delikanlı!
    Sessizlikte
    dolaşıyor söylenti, yalnızca
    Portekizde değil, ama bütün dünyada.
    Evet, biliyoruz,
    uzak ülkelerin halkları olarak,
    biliyoruz mezar gibi delinmez
    ya da mezarlık yarasalarının tunikleri gibi
    bir taşın nasıl otuz yıldır
    boğduğunu hüzünlü çığlığını senin, ey Portekiz,
    işkencenin damlalarıyla
    lekeliyor şirinliğini
    ve koruyor gölgeden kubbelerini.

    (bkz: Pablo Neruda)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük