iki maçla göklere çıkartılan galatasaray teknik direktörüdür. Yanlış anlamayın kötü hoca demiyorum lakin bir durun biraz zaman geçsin öyle övmeye veya yermeye başlayın. Zaten galatasarayın kadrosunun kapasitesi buydu fakat prandelli denen teknik direktör niyeyse oynatamadı takımı diyeyim. Şimdilik artıları : Takımın üstünden ölü toprağını atması , Ofsayt problemini ortadan kaldırması.
cimbomu yeniden sampiyonluk potasına sokacak adamdır cunku
1-emre colak dun yeniden dogdu adeta
2-alex mukemmeldi sanki ilk defa oynarmış gibiydi
3-selcuk uzerindeki ölü topragını atmış
4-burak-umut yanyana oynamalıydı yani tek forvet oynamamalıydı bu takım.dun gorduk zaten nasıl iyi ikili oynadıklarını
5-defans normaldi,daha az pozisyon verdik,rakibi cesaretlendirmediler (ozelliklede semih).
sezon ortasında mental olarak dibe vurmuş takıma ilk haftasında yeni bir teknik direktörün verebileceği güveni üst banttan vermiştir. bu da oldukça umut vermektedir. ancak gerçek lig bundan sonra başlamaktadır. Zira henüz bir fenerbahçe maçından sonra, türkiye kupasında eskişehirspor ile içerde akshisar'a karşı oynamıştır. karşısındaki takımların hedef maçları olmadığı için de bu maçlar hem hamza hoca'nın takımı tanımasını hem de daha geniş hareket kabiliyetinin olmasını sağlamıştır.
hamza hoca ile ilgili olumlu olarak söylenebilecek en önemli şey, bir sistem teknik direktörü olmasıdır. akhisar gibi, özellikle lige çıktığı ilk yılda, bank asya seviyesinde olan bir kadro ile mükemmel bir sistematik geliştirdiği için ligde kalmayı başarmış; ikinci yılında da ligin en üst seviye futbolunu oynayan takımlarından biri haline getirmiştir. eğer galatasaray'da akhisar'daki gibi takım kimyasına en uygun sistemi bulabilirse - ki bundan şüphem yok - ve oturtabilirse, oyuncu kalitesine paralel olarak ligde son topa kadar şampiyonluk mücadeleleri ve avrupa'da sürdürülebilir başarıyı getirebilir.
Bunun dışında hamza hoca, eski/yeni oyuncu parlatmakta da rüştünü ispat etmiştir akhisar kariyeri boyunca. bunun en büyük iki örneğinden biri bilal kısa, diğeri de niasse'dır. bugün bilal kısa milli takım kadrosundaysa ve galatasaray ile anılabiliyorsa; niasse, türkiye liglerinde ender görülebilecek bir transfer getirisi sağladıysa Akhisar'a, aslan payı hamza hoca'nındır.
Ayrıca camianın içinden olması ve duygularını da sahaya yansıtabilmesi açısından doğru bir tercih olarak gözükmektedir, ali dürüst ve abddürrahim albayrak gibi yöneticilerle aynı gemide olması açısından. bu faktör de uyum sorununu minimize edecektir muhakkak.
Ancak, unutulmaması gerekir ki abdullah avcı da en az hamza hoca kadar - belki de daha iyi - bir teknik direktör olmasına rağmen mücadele ettiği seviyeye uyum sağlayamamıştır. takımın mental ve sportif olarak dibi görmesinden dolayı hamza hocanın şuanda küçük dokunuşları bile yarar göstermektedir. fakat kış sert geçecektir galatasaray için. avrupa defterinin kapanmış olması çok kötü bir şey olsa da hamza hoca özelinde büyük bir avantaj olabilecektir. zira devre arasında kadroyu daraltma ve konsantrasyon konusunda eli daha güçlü artık. yine de derbilerde ve bahara doğru ligde her takımın hedef maçları olduğunda vereceği kararlar yolunu belirleyecektir. Abdullah hoca'nın da yolunu verdiği/veremediği kararlar belirlemiştir.
son olarak da olumsuz sonuçlar doğurabilecek bir durum da fatih terim ile olan yakınlığıdır. türkyenin yetiştirdiği tartışmasız en büyük hoca olmasına rağmen fatih terim bir ikinci adam yetiştirememiştir. müfit erkasap, oğuz çetin ve hatta ümit davala terimin başarılarının gölgesinden sıyrılamamışlardır. hamza hocanın da açıklamalarıyla fatih terimi kendinden üst seviyede görmesi bugün olmasa da bir gün sorun yaratabilir. tabi bunun saygı duymasıyla bir alakası yoktur. sadece belirtmek istediğim eğer mourinho, bobby robson'ın gölgesinde kalsaydı kimse ona "special one" demeyecekti belki de.
sonuç olarak, eğer tutarsa efsane; tutmazsa da iyi denemeydi diyebileceğimiz bir hocadır hamza hoca. umarım sakinliğini uzun süre koruyabilir. zira bügün galatasarayın kaoslarından sıyrılması için durup nefes alabilen birine ihtiyacı var.
lobicilik, adam seçmeceler falan çok fazla konuşuluyor ama atlanmaması 2 şey var yeni hocayla ilgili. birincisi burak'ı kullanış şekli. drogba, burak'la oynarken "şuanda çok iyi bir forvet ama çok daha fazlası olabilir" demişti. ayağına gelen her topu öldüren bir burak yılmaz vardı haftalardır ama geçen gün burak çok farklı oynadı. oynadığı oyun "adam seçmek"le beraber bir takım ekstra şeyler de içeriyor. burak futbolunu baya geliştirmiş gibi oynadı. top aldı, top dağıttı, duvar oldu, dripling yaptı. klasik mevkisinde oynasa bunları becerebilir miydi bilmiyorum. yine iyi oynayıp goller atabilirdi ama dün gece yaptığı katkı bildiğimiz burak yılmaz profilinin çok ötesindeydi ve ben bunu doğrudan hocanın burak'ı sahada kullanım şekline bağladım. bakalım göreceğiz.
ikincisi, emre çolak. temposu yerlerde gezen gs ortasahasında emre kesinlikle iş yapar diyordum hatta burada da yazmıştım başlığına. mevcut orta alan oyuncuları içinde en çabuk düşünen ve davrananı emre. pozisyon bilgisi, devamlılığı ve defansif becerileri yeterli olmayabilir ama beş ortasaha oynatıp melo, selçuk, djmaili, yekta gibi 15 saniyeden önce belini döndürüp karar veremeyen adamları tercih etmektense çok daha hızlı şekilde topu ayağından çıkartacak ve faydalı paslar atabilecek bir emre ortasahaya çok şey katabilirdi. ki bence bundan sonra katacaktır. sol kenarda da oynasa ortaya büyük katkısı var emre'nin hücum anlamında.
bi de allah nazardan saklasın hamza hocanın şansı da baya iyi. amk şom ağızlılık yapmak istemiyorum şimdi, işler kötü gider kendimi kötü hissederim ama söylemeden de edemiycem, melo'nun ceza alması, melo'suz geriden gelip farklı galip gelmek, ikinci maçta eski takıma rakip olup biraz daha fazla dikkat çekmek, ikinci maça inanılmaz tempolu başlayıp erken gol bulup güzel futbola devam edebilmek, harcanmakta olan bruma'ya şans verip iki maçta da utandırılmamak, telles'in gayretleri. selçuk ve burak'a değinmek istemiyorum. allah tamamına erdirsin diyeyim, büyük sempati uyandırdı bende. hoca sanki "seçilmiş biri" izlenimi verdi.
hoca'nın önünde tek bir mesele var, onu da çözerse gerçekten ilerisi için çok büyük umut olacak o da snijder'in çift forvetli kanatlı sistemde alacağı yer. anladığım kadarıyla hoca saha içi dizilişleri atak veya savunma ve rakip durumuna göre maç esnasında esnek şekilde değiştirme düşüncesinde. en uç oyuncu tercihini umuttan yana yapması diğer hocalardan farkı ve bu takımın 2 maçtır ofsaytsız götürmesini sağladı. solda sneijderli, sağda brumalı 442'den bruma zaman zaman sol kenara, burak sağ çizgiye, sneijder 10 numaraya. burak ortaya yakın sneijder sol uç, bruma sol uç, umut en ilerde 433-4213 dizilişleri arasında geçişler göreceğiz anladığım kadarıyla.
top rakibe geçince çok etkili bir baskı yapıyor takım ilerde ve bu da savunmanın pozisyon almasında çok büyük fırsat sağlıyor. dizilişteki kaymalar bu sayede sorunsuz yapılabilir. savunma düzeni alamadığımız için çok sikko şekillerde yakalanıyorduk kontraya. bunlar düzelecek gibi göründü bakalım hayırlısı. hocaya bol şanslar...
Galatasarayın başına gelir gelmez ciddi bir istikrar sağlayan ve 2 maçta 6 gol atıp, 6 puan toplayan teknik direktördür. Geçmişte akhisar belediye spor ve devamında milli takım yardimci antrenörlüğü yapmıştır.
gelişi ile takıma bir ivme kazandırdığı kesindir. akhisar belediyespor hocası olarak takıma başarı lar kazandırması ile birlikte galatasaray'a "yakışmayacağını" iddia eden ben, sözümü yemiş durumdayım. kenardaki duruşu, heyecanı, güven vermesi ve yeni şeyler denemesi (hızlı atak yapma, tek paslarla çıkma) acayip hoşuma gitmiştir. pes/fifa oynayış tarzımı adam takıma yansıtmış durumda. tek paslarla karşı tarafı çıldırtıp bir oyuncuyu boşa çıkarmaya bayılan ben, prandelli'nin "uyutan galatasaray"ından sonra tekrar maç izlemeye başlayacakmışım gibi gözüküyor
birkaç sene dahi olsa formasını giydiği takıma karşı gol attıktan sonra sevinmeyen futbolcuları gördükten sonra teknik ''adam''lığı konusunda derin soru işaretleri taşıdığım insan. galatasaray teknik direktörü olarak akhisar'a karşı atılan her golde havalarda gördük kendisini, yuvandaydın belki ama senin oralara gelmende de ''akhisar'' etkin rol oynadı. kendimi bir akhisarsporlu olarak düşündüm de ''yazık'' dedim. daha fazlası değil...
Galatasaray'ın başına gelince her yeni gelen teknik direktör gibi kısa süreli bir iyi ortam yaratmıştır.3 maç süren bu ortan ne yazık ki bugün arsenal maçında son bulmuştur. Kendisi adeta şişirilmiş bir balondur.gs bu akşam top oynasaydı gol yemez atardı.
skora odaklanmaktan oyunu izleyemeyenlerin balon yakistirmasi yaptigi hoca. Bir mac yenildi diye bu adama sovenlere sasiyorum, ki o macta takimin 30 sutu gectigini de hatirlatirim, tek sorun ataklardaki beceriksizlik ve defanstaki zaaflardi ama mac boyu 1 sut cektirebilen prandelli ile bu adami tek macta karsilastirabilenlere hayret ediyorum. El insaf biraz sabir be kardesim.
Başarılı olursa albayrak kalır diye istemiyorum. Biraz da tip olarak, duruş olarak, hal ve hareketleri de çok pis fatih terimi anımsatıyo belki de yeni bi terim doğuyor ne olsa öğrencisi. Ayrıca adanalı olabilir mi?
galatasaray'da çıktığı 4. maçın 20. dakikasında ofsayt ile tanışan teknik direktör. galatasaray kariyerinin ilk ofsaytını yedi, pozisyonun dönüşü gol oldu.
