bir maçtaki kararıyla yargılanmaması gereken teknik direktör. prandelli' nin moralini çökerttiği galatasaray' a moral ve hırs kazandırmış, takımın heyecansız isimlerinin iyi futbol oynamaya başlamasını sağlamıştır. galatasaray' ın çaykur rizespor maçının ilk 25 dakikasında oynadığı futbolu iki senedir çok az maçta izledik. sabri sarıoğlu' nun deli gibi çalışmaya başlaması, selçuk inan' ın küskünlüğünden kopması, organize ataklarla rakip kaleye inen, pres yapan galatasaraylı futbolcuların sayısının çoğalması kendisinin teknik direktörlüğüyle başlamıştır.
galatasaray teknik direktörlüğüne başlamasından bu yana sadece burak yılmaz' ı sakat sakat oynatmasını ve eray işcan yerine kupada sinan bolat' a görev verilmesi eleştirilebilir. bunlar da ders ya da nazar boncuğu niteliğindedir. sonuçta ortada haftalardır ligde yenilmeyen ve iyi futbol oynamaya başlamış bir galatasaray vardır. bu gidişatı sürdürmek için her galatasaraylı hamza hoca' ya destek vermelidir. zamanı gelince eleştirmeli ama iyi şeyler yaptığını da gözden kaçırmamalıyız.
hiçbir zaman büyük takım hocası olamayacak hocadır. tabi ki bazı kişilere göre. çünkü pahalı transferler istememektedir. elindekinden verim almak istemektedir. galatasaray'dan büyük bir takım yönetmemiştir.
evet, maalesef, galatasaray taraftarı içinde böyle düşünen var. "galatasaray'dan büyük takım yönetmiş olmalı daha önceden". "galatasaray'dan büyük" takım. evet lan, galatasaraylıyım deyip "galatasaray'dan büyük" bir takımın olduğunu düşünenler var maalesef... bakın okuyun bazılarının yazdıklarını. böyle...
neyse, ilk paragrafa dönelim. transfer istememektedir. isim yapmış futbolcuları liste halinde yönetime vermemektedir. bu yüzden bize yakışır bir hoca olamaz. maalesef taraftar profilimiz bu. maalesef insanlarımızın düştüğü hal bu... adam oturuyor menajerlik oyununun başına, o futbolcuyu satıyor, bunu alıyor, kara geçiyor, onu satıyor, sponsor ayarlıyor o futbolcuyu alıyor.
ama vergiden haberi yok. sigortadan haberi yok. kulüpte tesiste çalışanların maaşından haberi yok. seyahat masraflarından haberi yok. faturalardan haberi yok. sadece gelen bir para var onu biliyor. ama kar yağdığında stadın boş kaldığını, bilet satamadığını bilmiyor. futbolcunun biri sakatlandığında sağlık masrafından haberi yok, belki verdiği paranın yanacağından haberi yok. ülkedeki çeşitli olaylardan ekonominin etkilendiğini, yabancı para karşısında bir anda elindeki paranın değerinin düşeceğinden haberi yok. passolig uygulamasından dolayı bu sene bilet satışlarının yarı yarıya düştüğünü bilmiyor.
bilmiyor da bilmiyor. tribün gelirleri, sponsor ve naklen yayın gelirleri, ürün gelirlerinin hep aynı statiklikte geleceğini sanıyor, giderlerin de sadece futbolculara verilen bonservis ve maaş ile sınırlı olduğunu düşünüyor. çok bilmiyorum ama, o oyunda bunlara pek rastlamadım ben.
hal bu iken, geçiyor bilgisayarın başına, dünyanın en iyi teknik direktörü sanıyor kendisini ve ahkam kesiyor.
şimdi aslanım, ben şirket sahibi, yerel yönetimde de söz sahibi biri olarak ben seni biraz aydınlatayım.
sahibi olduğum bir kurumun başına bir yönetici getireceğim diyelim. ve sen geldin karşıma, şirketimin ceosu olacaksın. dedim ki sana "kardeşim sen beni nasıl daha iyi bir duruma getireceksin, anlat bakalım hele"
sen de işte anlatmaya başlıyorsun
"elimizdeki bütün elemanları çıkaracağız, x firmasında şu işi çok iyi yapan şu usta var, y firmasında şu işi çok iyi yapan bu muhasebeci var, z firmasında şu pazarlamacı çok iyi, kaç para istiyorlarsa verip getireceğiz"
sanıyorsun ki ben de hemen boynuna sarılıp "ooo, sen bir dahisin, hemen yapalım" diyeceğim. koçum, duyacağın tek şey koca bir "siktir" olur. ama ben yine de kibar davranırım merak etme. önce bir sorarım. "bunların bizim firmanın koşullarında verimli olacağının garantisi var mı? bu kadar emek verdiğimiz elemanları üzerine bir de tazminat verip göndermeye değecek mi, bizim elimizdeki ekipmanı değerlendirecek mi, benim müşterilerimi tanıyor mu"
vereceğin cevap şu "e işte orda başarılı olmuşlar". e analarından öyle mi doğmuşlar?
ha işte alacağın cevap şöyle birşey olur, "biz bu kadar masrafa gireceğimize, o elemanları bu kadar iyi hale getiren yöneticiye bir teklif götürelim, size de çalışma hayatınızda bol şans dileyelim, kapı girdiğiniz yerde, çıkmak için de kullanabilirsiniz"
hayallerini yıktım ama, gerçek hayat böyle, maalesef demiyorum, iyi ki böyle. yıkılsın senin gibilerin hayalleri, üretecek, geliştirecek olanların hayalleri yaşasın, senin gibi hazıryiyicilerin değil.
hamza hocam hata yapıyor, ama emre çolak kazandırıyor bize yavaş yavaş, koray günter kazandırıyor, sinan gümüş kazandıracak, niasse kazandırdı zamanında akhisar'a. aynılarını yoketmesine az kalmış adamları havaalanında karşıladık biz. sırf daha önce cafcaflı takım çalıştırdı diye. ama hamza hocam eldekinden iyi birşey yaratacak, başarıyı da "bak bunları biz yarattık" dediğimiz adamlarla yaşayacağız, armut piş ağzıma düş yöntemiyle değil.
hamza hamzaoğlu, o yüzden adamdır. kendi ürünüyle övünür, başkasının emeğine çökmekte gözü olmaz.
Burak konusun da maç sonunda özeleştiri yaparak bu konuyu bence kapatırdi.
Üstüne konuşmaya artık gerek yok.
Maça gelirsek.
Ilk 11 ve saha dizilişi gayet doğruydu ama 55 te ilk müdahaleyi yapması gerekirdi çünkü orta saha düştü ve Rize akın akın gelmeye başladı.
Emre'yi dakika 60 da bruma'yı da dakika 75 te almalıydi oyundan.
Sinan , yasin , Olcan hamleleri gerekliydi.
Bu maç biraz kötü bir performs sergiledi maçı okuma konusun da ama dedigim gibi oyun taktiği ve saha dizilişi gayet yerinde ve başarılıydı , zaten meyvesini de ilk 20 dakikada verdi.
dün gece sakat adamı oyuna alıp hata yapmış olsa da, galatasaray kariyerinde toplam 11 maçta 8 galibiyet 1 beraberlik ve 2 mağlubiyet gördüğünden dolayı başarılı götüren hocadır. bu şekilde devam ederse efsaneler arasına ismini yazdıracaktır, ki takıma kazandırdığı motivasyon, sabri ve pandev gibi ölüleri canlandırmış olması bile takdire şayandır.
bugün oynanan bursaspor maçında öyle saçmalamıştır ki sahada neredeyse maçı başladığı pozisyonda bitiren oyuncu kalmamıştır. yatıp kalkıp bursaspor'un kaçırdığı gollere ve volkan şen'e dua etmeli.
bu oyun tarzı ve oyuncu değişiklikleriyle 1 puanı bile hak etmemiştir.
ilk 11'in den bahsedelim: öncelikle diziliş tamamen yanlış, umut bulut dandik takımlara karşı çift forvet oynadıklarında bile bir şey yapamıyor, tek forvet olunca bu adamdan ne bekleyebilirsin ki?
defans oyuncuları: tellesi kanat oynatmak için koray günter'i oynatacağına, tellesi bek oynatıp defans ortasında en başında hakan balta yer almalıydı.
ortasaha oyuncuları: emre çolak ofansif bir ortasaha, ortasahanın ortasında oynayamadığını sağır sultan bile biliyor.
ofansif ortasahalar: olcan nedir ya, allah aşkına olcan ne iş yapar? git oraya hamiti koy, brumayı koy. sneijder'in yeri evet ofansif ortasaha(orta) ama takım bu adamın orada oynamasına göre şekillenemiyor işte, bu adam orada oynayınca mecburen tek forvet çıkmak zorunda kalıyorsun. bırak o mevki boş kalsın. telles bekte oynayıp sneijder sol kanatta oynamalıydı.
forvet: artık umutla olmuyor, bu su götürmez bir gerçek, çift forvet pandev ile sinanı yanyana oynatsan çatır çatır oynar adamlar.
oyuncu değişikliklerine gelince; madem böyle bir dizilişle çıktın niye bozuyorsun daha ilk yarının ortalarında? sabri çıktıysa tarık'ı al. tamam tarık müthiş oyuncu değil ama koray günter'i sol bek'e kaydıracağına tarık'ı sok o oynasın.
ileride Türk futbolunun en iyi teknik adamlarından biri olmaya aday bir adamdır. Adam gibi adamdır. Süzme salak italyan hocalardan sonra gelince bir velinimet olan adamdır.
Bursaspor maçında büyük hatalar yapan teknik direktör. alex telles'in önde başlaması başlı başına hataydı. ardından sabri sakatlanınca yedekte tarık gibi bir sağ bek yada daha önce sağ bek oynamış yekta dururken Sinan'ı oyuna soktu. Sinan'ı oyuna soktu ama bu sefer Koray'ı sağ beke çekti.
bunun yerine Hakan'ı sol beke koyup, telles'i sağ beke geçirebilirdi en azından bek oynayan futbolcular. koray hayatında ilk defa sağ bek oynadı sanırım şaşırdı çocuk, ne yapacağını bilemedi. gol attı diye Umut'a 90 dakika sabretti. her oyuncu çıkışında bir ton futbolcunun yeri değişti. kimin nerede oynadığı belli olmadı bir süre sonra. tüm bunların yanında Bursaspor olduğunu unutmamak lazım karşısında, ligin en iyi top oynayan takımı. umarım ders çıkarır.
son 3 maç haricinde ciddi hatalar sergilememiş galatasaray teknik direktörü. rizespor maçında sakat burak' ı oyuna alması, eskişehirspor ve bursaspor maçlarında takımı iyi motive edememesi, bursaspor maçındaki hatalı oyuncu değişiklikleri haricinde henüz hatası yok. eksikleri var mı ? evet. takıma alan savunması oynatma konusunda sıkıntılar yaşıyor. henüz sistemini işler hale getiremedi. artıları var mı ? evet var. prandelli' nin yıktığı binayı tüm çabasıyla yeniden inşa etme gayretini gösteriyor. emre çolak, bruma, sabri, hakan balta, selçuk gibi mancini ve prandelli' nin güven erozyonuna uğrattığı futbolculara güven aşıladı.
sabretmek zorundayız. galatasaray' a mourinho gelecek mi ? hayır. pellegrini gelecek mi ? hayır. guardiola gelecek mi ? hayır. ancelotti gelecek mi ? hayır. alex ferguson, '' hadi bir de sizinle çalışalım '' diyecek mi ? hayır. öyleyse hamza hocada ısrar etmek zorundayız. çünkü prandelli' nin sebep olduğu ve etkileri hala hissedilen yıkıma karşı canla başla uğraşıyor. bizim camiamızda yıllarını geçirmiş, çaba gösteren bir insana gereken krediyi vermeliyiz. hak ediyor bunu.
Çoğu kişi hatırlar. Abdullah avcı henüz milli takımın başına geçmeden önce ah keşke gs'nin başına geçse serzenişleri vardı. Gs'nin gelecekteki teknik direktör adayıydı.
Sonra ne olduysa milli takımın başına geçti. Planı projesi ne olursa olsun hepsi sözde kaldı ve çoğu kişi gibi benim de düşüncem başarısız bir dönem geçti.
O aralar en çok eleştiri konusu selçuk inan'ı oynatmamasıydı. Çoğumuzun göremediği ama onun gördüğü bir handikapı vardı selçuğun. Gittikçe düşen bir performans. Bence oynatmalıydı hala aynı kanıdayım ama o oynatmadı, şimdi çoğu kişi hak veriyordur belki.
Her neyse...
Onu gs camiasının gözünden düşüren bu milli takım kariyeri ve selçuk inan sorunu. Yani iyi bir tartı.
işte hamza hoca için böyle bir ölçü olmadı. Kendini kanıtlayacak bir alan görülmeden geldi. O yüzden fazla güven beslendi.
Gs takımında 3 yıldır kronik bir düşüş var. Hamza hoca bunun ilacı değildi. Belki idareten geldi.
Ama dünkü bursa maçı gösterdiki.
Bu gs'nin işi yaş.
"lan fırat" günü kurtardı. Bu mantaliteyle taraftar da çok sahiplenmez onu.
1 sonuçla "olmaz" deyip kestirip atmadan önce nasıl bir takım devraldığının ve ne noktaya getirdiğinin düşünülmesi gereken teknik direktör.
hamza hamzaoğlu'nun bu takıma gelmeden önceki son durumu hatırlayalım. ortada şampiyonlar liginde veya süper ligde gelen geçenden 4 yiyen, sezon başından beridir bir tek maç bile iyi oynamamış vasat bir takım vardı. en son 26 kasım 2014 rsc anderletch galatasaray maçında 2-0 yenilip avrupa ligine katılma şansını da kaybetmişti. bu maçtan sonra yönetim hocayı gönderme kararı alıp yerine bu adamı getirdi.
ortada şampiyonlar liginden elenmiş, ligde 2-1 gibi zorla alınan skorlarla liderlik yarışını sürdüren bir galatasaray vardı. takım bu durumdayken hamza hamzaoğlu göreve getirildi.
hamza hamzaoğlu geldikten sonra takım yavaş yavaş toparlanmaya başlamıştı. takımın ligde oynadığı futbol ışık veriyordu. nitekim ligin ilk yarısını sadece 26 aralık 2014 gençlerbirliği galatasaray maçında 2 puan kaybetmişti. o maç da zaten wesley sneijder, felipe melo gibi önemli eksikliklerimiz vardı. bunun dışında takım son oynadığı beşiktaş derbisini de kazanıp şampiyonluk yarışına devam ediyordu.
ligin 2. yarısında ise 1 şubat 2015 galatasaray bursaspor maçında burak yılmaz, selçuk inan, semih kaya gibi her ne kadar taraftarlarca tepki görseler de takımın temelini oluşturan oyuncular sakatken 2 puan kaybedildi. yani hamza hamzaoğlu döneminde toplam 4 puan kaybedildi ve bunlar beklenen puan kayıplarıydı.
bu adam şu anki mevcut galatasaray kadrosuyla gayet başarılı gidiyor. beşiktaş derbisini kazanması, oynanan futbolu iyileştirmesi, sezon başı kamp yapmasına rağmen gidene kadar ideal 11 oluşturamamış prandelli'ye rağmen 2 haftada ideal kadro oluşturması gibi şeyler hamza hamzaoğlu'nun iyi yönleri. bunları gözardı etmemek lazım. kendisi geldiğinde yerlerde sürünen bir takım vardı ve kendisinden bekleneni yapıp takımı yükselişe geçirdi.
tabi bu adama hatasız diyemeyiz. zaman zaman her teknik direktör gibi hata yapması normaldir. şu ana kadar maça etki edecek derecede yaptığı hata sayısı az diyebiliriz. sonuçta tecrübesiz bir hoca, kariyerinde daha önce galatasaray gibi büyük bir takım çalıştırmamış. zamanla alışıp hatalarını giderecektir.
ayrıca bu adamın kimlerle yarıştığını da unutmamak lazım. karşısında haksız aldığı penaltılar olmasa ilk beşe giremeyecek bir takım var. ancak bu penaltılarla şu an lider.
kendisini tam anlamıyla değerlendirebilmek için önümüzdeki eskişehir, sivasspor, fenerbahçe gibi şampiyonluk yarışının geçtiği deplasman maçlarında ne yapacağını görmemiz lazım. ben şu ana kadar oynattığı futbola ve aldığı kararlara göre başarılı olacağını düşünenlerdenim. umarım başarılı olup diğer sezon da bizimle beraber olur.
bugün niye as kadroya yakın bir kadroyla maça çıktığı konusunda eleştirilere maruz kalmış teknik direktörümüz.
adam takımını düşündü. devre arasında yeterince antreman ve maç yapılmadı.
bu eksiklikleri ziraat türkiye kupası maçlarında gidermeye çalışıyor.
başka bir etken de grubu birinci veya ikinci bitirme durumu vardı.
eğer galatasaray gruptan ikinci olarak çıksaydı son 16'da gençlerbirliği ile maç yapacaktı.
bu da demektir ki galatasaray ankara deplasmanına gidecekti.
hamza hamzaoğlu işi şansa bırakamazdı ve maçı kazandı.
dolayısıyla gruptan birinci olarak çıkarak konyaspor ile eşleşti.
maç nerede? istanbul'da. takım istanbul'da kaldı.
maç içinde onca gol kaçırmasına rağmen yasin öztekin'i erken çıkarmamasına kızdım.
kalırsam fernadao'ya mutlaka galatasaray forması giydireceğim şeklinde boyundan büyük laf etmiş ukala. bak buraya hamza kimsin sen? senin adını galatasaray'a gelmeden kim biliyordu da sen adını koyup alacağım, oynatacağım diye konuşuyorsun, ukala. sen bursaspor'u parayı basıp oyuncusunu ayarttığın antep mi sanıyorsun, kayseri mi. üç gün sonra unutulup gideceksin, hiç var olmamış gibi bir allahın kulu hatırlamayacak adını. bu sebeple sen sen ol, konuştuğun laflara dikkat et.
ligde 9 maçın 7 sini kazanarak eric gerets den sonra hoca performansına imza atmış olan aslan parçası. gerets abimiz de ilk 9 haftada 25 puan toplayarak efsanesini erken yazmıştı.
sıradaki medicana sivasspor maçını da alırsa -ki avantajlı olan biziz- 10 maçta 26 puan ile gerets i egale edecek ve diğer kayseri erciyesspor maçını da alması durumunda -ligin sonlarındaki takımda iş daha rahat- tarihe geçecektir kendisi.
gözlerinde hırs ya da ego görmediğim teknik adam. ha bu demek değil ki ego yönetemiyor. sneijder melo burak gibi egoları yönetmek gerçekten zor bi iştir. ancak kendisinde nedense ego veya öne çıkma arzusu yoktur.
abidir candır babadır. lan bu adama baba diyip sarılmak istiyorum.
sorulan her soruyu dürüstçe cevaplıyor. cevapları samimi. egosunu konuşturmuyor. beyefendi. tertemiz bir insan. çirkeflik yok. ve anlaşılan tek birşeye odaklanmış. 4. hakemle birlikte maç yönetmiyor mesela.
tek problem var oyuna sonradan yaptığı müdahaleler tam olarak randımanlı değil. onun dışında kesinlikle adam gibi adamdır. ertuğrul sağlam gibi bir adamdan sonra bu kadar delikanlı bu kadar temiz yerli hocaya denk gelmedim. varsa hatırlatın lütfen.
Oyunu okuyamama sorunu olan teknik direktör. Ancak takıma geldiğinden bu yana olumlu etkisi olduğu aşikar. Taraftar ve futbolcularla da arasındaki ilişki iyi. Umarım kendisi oyun içinde yaptığı saçma ısrarlardan vazgeçer.
