Türkiye milet meclisinin ilk milli eğitim bakanı.Kurtuluş savaşı ve şu çılgın türkler de gözüken değerli insan.Ayrıca istiklal marşı mızın şairinin şiiri yazmasında önemli rol oynayan zat...
Milliyetçi bir yazardır. Kuvvetli bir hatiptir. Hitabetlerini Dağ Yolu adlı kitabında derlemiştir. Düz yazılarını Güne Bakan adlı kitabında derlemiştir. Milliyetçiliğin yayılmasında büyük emeği geçmiştir.
''Biz faşist milliyetperverliğin dünkü galeyanında hem mazimizi hem de istikbalimizi görürüz.'' diyen, aynı zamanda Atatürk'ün yakın dostlarından, milletperver, Türkçü kişi.
kurtulus savası zamanları hakkında soyledigi bir soz;
'' istila orduları anadolu da nereye girdiyse en once subayı ve ogretmeni aradı. cunku bunlar, kuvvetlerin en buyugu olan fikir ve aşkın temsilcileridir. istilacı avrupalı biliyordu ki, turk ogretmeni ve subayı nerede kalırsa, orada kendisi guvenilir bir dayanak bulamaz. istilacılar, eskiligin, muhafazakarlıgın kaynagı olan medreselere ve kişilere hoş davrandılar, fakat bugunkü türk ogretmeni, istilacıların girdigi her yerde, bir an bile takip edilmekten kurtulmadı.''
1920 de tbmm'in, asker kaçakları için yaptığı kanun teklifine itiraz eden mebus.
3- seferberlik emrine uymayanların malları alınır, evi yakılır. ailesi sürülür ve inat
edenlere yakalanınca idam olunur.
4- birliğinden silahlı veya silahsız olarak kaçanlar hakkında 3. madde hükmü tatbik olunur.
5- her köy ihtiyar heyeti kendi köylerindeki kaçakları yakalamaya ve hükümete teslim etmeye
mecburdur. bunda kasıt ve gevşekliği anlaşılanlar 3. madde hükümlerine göre
cezalandırılırlar.
6- kaçakları saklayanlar ve kaçmalarını teşvik denler ve kolaylık gösterenlerin malları
alınır, evi yakılır ve aileleri sürülür.
--spoiler--
kanun mecliste görüşüldüğü sırada antalya mebusu hamdullah suphi bey, söz alarak, deniliyor ki, kaçan askerin malları alınacaktır, ailesi sürülecektir. arkadaşlar, ilahi ve dünyevi hiçbir kanun hatırlamıyorum ki bir mücrimi (suçlu), değil yakalayamadık diye evlatlarını, masum çocuklarını, karısını öldürsün, kurban etsin! bu itibarla düşünüyorum, acaba hicrete götürdüğünüz, tarlasından, ineğinden, koyunundan uzaklaştırdığınız kadınlar ve çocuklar gittikleri yerlerde yaşayabilecekler mi? memleketimizin hicretler tarihini bilirsiniz; toprağından çıkan yüz muhacirden sekseni perişan olmuş, ölmüştür. madem ki, kaçak çoktur, madem ki bir çoğunu yakalayamıyoruz, o halde esasen harap olan, en büyük sefalete düşmüş olan zavallı köylerimizde son kalan evleri yakacağız, onların çocuğunu atacağız, kadınlarını süreceğiz, öldüreceğiz demektir. "hamdullah suphi tanrıöver" *
--spoiler--
--spoiler--
Bugünki medeniyetin debdebeli, şatafatlı, altın içinde yüzen saraylarının arkasında açlık sefalet vardır. bolşevik ihtilali Fransız ihtilaline göre daha samimidir.
--spoiler--