henüz transfer sezonu yeni açılmışken ve aylarca açık kalacakken aceleye getirmeden yine süper transferler yapacağından emin olduğum transfer uzmanı. ayrıca transfer yaparken önemli olan tek şey o transferi bitirebilmek değildir. ne kadara geldiği, sözleşmesinde hangi maddeler olduğu gibi etkenler de önemlidir. miroslav stoch kaliteli ve gelecek vaad eden bir futbolcu olabilir, fakat 9 milyon avro karşılığında galatasaray transfer etseydi kendisine laflar hazırlardım.
diğer takım yöneticilerine, "transfer nasıl yapılır"dan çok "overrated futbolcu, nasıl wonderkid diye yutturulur" dersi vermesi daha hayırlı olacak yönetici.
hakkını yemeyelim, bu işi iyi yapıyor doğrusu, son 2 senedir elinde patlayan bombalara rağmen hala kendisinden bomba(!) transfer bekleyen ultrapisicikler olması bunun göstergesi.
futboldan pek anlamam ama görünen o ki, vakt-i zamanında kimileri tarafından göklere çıkartılan bu isim, şimdi aynı kimselerce yere çalınmakta.
güney amerika'daki bir kasabanın meyhanesinde sohbet eden birkaç kafadardan biri, petro adında gecede üç beş iş tutan birisini tanıdığını söyler. tesadüf bu ya, petro da oradadır ve lâfa karışır:
- "bu işin sayısı olur mu?"
- "o ne demek?"
petro öyle bir anlatır ki, hemen genelevden bir kadın bulup getirirler, meyhanenin ortasına yatağı sererler:
- "işte at, işte meydan!"
bir, üç, beş, yirmi, yirmi beş! meyhaneye uğrayan bir gazeteci olayı gazetesine telefonla bildirir, ertesi gün gazetede haberin başlığı:
- "petro elliyi aştı!"
böyle bir şey olur da kumarbazlar durur mu, hemen bahisler başlar. ufacık haber, ajansların eline geçince dünya çapında haber olur, akın akın herkes kasabaya gelir, petro eş değiştire değiştire icraata devam eder...
bakarlar ki olacak gibi değil, küçücük meyhanede boğulacaklar, hemen futbol sahasına geçerler, orta yuvarlağa karyola kurarlar. ve sonunda bir sınır kayarlar: bin kere!
herkes petro'ya güvendiğinden bire yüz oynar; 700, 800, 900...
saha inlemektedir:
- "aslan petro, kaplan petro, koçum petro!"
petro 999 doksan der ve kalkar:
- "sıkıldım!"
tribünler başlar bağırmaya:
- "ibne petro, ibne petro!"
diğer takımların yöneticilerine transfer nasıl yapılır öğreten galatasaraylı yönetici. bu senen gazetelerdeki transfer haberlerinin azalamasının müsebbibi.
bu seneki bombaların bekliyoruz. bu takıma bir zenci lazım *.
galatasaray ile rekorlar kırmış, sarı kırmızı renklere adını altın harflerle yazdırmış büyük kaptan bülent korkmaz' a yapılan saygısızlığa ani ve sert bir tepki göstermiş galatasaray yöneticisi.
takım tutmuyorum ancak bazı kavramların değerini iyi biliyorum, bülent korkmaz' ın galatasaray için ifade ettiği altın değeri de öyle. canı istediği zaman oynayan, idmanlardan çok ülkesinde bulunan lincoln' un bülent korkmaz' a yönelik davranışı affedilemez bir hatadır, zaten kulüple ilişiğinin kesilmesi de yönetimin de bu hatayı affetmediğinin göstergesidir.
bugün bezgin ve bıkkın galatasaray yönetiminin ağzını açıp yumruk sıkan tek cesur yüreği haldun üstüneldir. haldun üstünel, galatasaray' ın geleceği için çaba harcayan gerçek bir savaşçıdır. bu ismi hangi sebepten olursa olsun kısıtlamak, unutulmaya yüz tutmuş cesaretin önüne set çekmektir. galatasaray yanlıştan dönmeli ve haldun üstünel' e gereken itibarı vermelidir.
yaptığı transferlerle fazla değil bir iki seneye kadar galatasaray'a iflas bayrağı çektirecek adamdır. -50 milyon euro öde ama şampiyonlar ligine kalama- vah cim bom'un haline.
kendisinin de açıkladığı üzere lincoln' a kötü oynadığı için değil 25 yıl galatasaray çatısında kalmış olan bülent korkmaz' a küfrettiği için tepki göstermiştir. bu kulübe verebileceği çok fazla şey vardır. tabii adnan sezgin gibiler önünü kesmezse.
hamburg maçından sonra sahada 0 oynamış lincoln' un üzerine yürüyerek haklı olarak tepkisini göstermiş galatasaray yöneticisi. galatasaray' dan gönderilme biçimini hazmedemeyen, profesyonellikle alakası olmayan bir futbolcu yüzünden haldun üstünel' i karalamak büyük bir hata olacaktır.
beşiktaş taraftarını önce gökhan zan'dan sonra serdar özkan'dan kurtararak kendisine büyük bir sevgi duyulmasına sebep olmuştur.
(bkz: şimdi onlar düşünsün)
(bkz: uğur inceman)**
35 yaşındaki balonları bücür karadelikleri yıldız sananların beğenmediği adam.
nerede kalmıştık diyor ve forma almaya gidiyoruz.
ortada dolaşan dedikodulara bakınca bu sefer de doğru iz üzerinde olduğunu görüzyoruz. orta sahaya koşan pas yapan teknik ve taktik seviyesi ortanın üstünde bir adam aramakta.
forvet için türk oyuncularla idare edilecek sanırım.
defansın sağı ve soluna takviye için de gözünün içine bakıyoruz be haldunum.
sabri'yi isteyen varsa 1-2'ye * bakma sat. uğur iyileşemedi onunla beraber sağı götürecek orta seviyelerde bir sağbek ve sağlam bir sol bek lazım.
ilk transferleri de son transferleri de beğenilmekte ve yeni transferleri dört gözle beklenmektedir.
keita, elano, dos santos, kewell, jo, baros, linderoth, leo franco, neill yaptığı yabancı transferlerdir. linderoth sakatlıklar yüzünden, jo -ki zaten kiralıktı- disiplinsizliği yüzünden başarılı olamamıştır. keita, baros, kewell, neill' in katkısı zaten çok çok fazladır. kimsenin beğenmediği dos santos ve elano' dan ise ben memnunum. kaldı ki kötü bile olsalar yine de kimse kötü transfer diyemez. brezilya milli takımının banko oyuncusunu almışsın daha ne olsun. dos santos da zaten kiralık. leo franco konusuna ise değinmek bile istemiyorum maalesef. *
ümit milli takımının oyuncusunu ve ikinci ligin en gözde 2 oyuncusundan birini bonservis bedeli ödemeden almıştır. bugün serdar özkan şöyle böyle diyenlere sorduğum şey çok basit; serdar anadolu kulübünde olsaydı en az 4 milyon euro bonservis fiyatı biçer miydi o kulübün başkanı? bence evet. oynarsa kendi bilir, oynamazsa çeker gider. galataray almasaydı anadolu takımları havada kapardı. hiç şans verilmeyen batuhan 2 milyon euro ediyorsa defalarca ilk on bir oynayan serdar en az 4-5 milyon eurodur.
güiza'ya 14 milyon, tabata'ya 8 milyon, gökhan ünal'a 6 milyon 250 bin euro bonservis ücreti ödeyen transfer komitelerine sahip takımların olduğu ülkede her eline klavyesini alan götü boklunun eleştirdiği insan.