Çağlar boyunca insanlığı kırıp geçirmiş olan içsel ihtilafın yalnızca tek bir amacı olduğunu görüyorum: otoritenin yok edilmesi ya da devamının sağlanması.
Herhangi bir kişinin başkasının otoritesinin oluşumu yada devamlılığı için kendini feda etmesi, kendi sonu içinde pek parlak olmayacaktır. insanların birbirlerini apaçık katlettikleri herhangi bir yerde katilamın arkasında her zaman otoriteler vardır. iç savaşı otoritelerin kendi devamlılığını sağlaması ya da elindekileri bırakmak istememesi dışında başka bir şekilde açıklamaya çalışırsanız vaktinizi boşa harcarsınız. Çünkü;
Otoriteler kurulur. Kuruluş anında bile hizmetçileri ve destekçileri vardır. Destekçileri olduğu gibi doğal olarak karşıtları da vardır. Sırf bu bile iç savaş tohumlarının atıldığının göstergesidir. Çünkü;
Otoriteler düşmanlarına, destekçilerine davrandığı gibi davranamaz. Bu eşitsiz muamelenin sonucunda er ya da geç çatışma çıkmaması mümkün değildir. Yani barış için tüm vatandaşların otorite destekçisi veya karşıtı olmaması lazımdır. Olması gereken şey empati kurabilmek, karşındaki insanında bir hayatı bir ailesi ve bir görüşü olduğunu hazmetmektir. Bu kadar olgun davranabilen bir toplum, kendi içinde görülen ahlaksızlıklara kendi ahlak çerçevesinde ceza verecek ve kişiyi toplumdan dışlayacaktır. Toplumdan dışlamak ise verilebilecek en ağır cezadır. Bu sebep doğrultusunda otoriteye toplum düzenini kontrol etmesi için gerek olmadığını görürüz. Çünkü otorite, yasadışı bir şekilde komşusunu iyileştiren bir insanı da mahkum eder. Yasa dışı iyilik yapmak suçtur. Aynı zamanda otorite kendisinin varlığı için toplumun bu denli olgunlaşmasının önünü her daim tıkamaya çalışacaktır. Bunu neden yaptığını anlamak istersek Maslow teorisine bakmalıyız;
1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım)
2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği)
3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık)
4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı)
5. Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme, önyargısız olma, gerçeklerin kabulü)
insan kendini bu teoriye göre geliştirir. insanın bireysel gelişimi toplumun bütünsel gelişimi demektir. Toplumun bütünsel gelişimi demek yeterli olgunluğa ulaşması demektir. Refah seviyesinin atladığı her adım bireyin, dolayısı ile toplumun kendini daha fazla gerçekleştirmesi manasına gelir.
Kendinde görülen niteliklerin kendinden önceki nesillerde daha az görülmesinin nedeni bu teorinin sizin hayatınızda bir adım daha yükselmeye yer bulmuş olması demektir.
Sizin anneannelerinizin veya dedelerinizin müziğe, resime, edebiyata, tarihe, futbola, basketbola ilgi duymadığını mı düşünüyorsunuz ? Yoksa onlar yoksulluk ve var oluş kavgasını bizden daha çok yaşadıkları için bunlara vakit ayıramayıp kendilerini tamamlayamadılar mı ?