Kuran’da namazın, vakitleri belirlenmiş bir farz olduğu geçer (4-Nisa Suresi – 103). Korku zamanında bile namaz kılınmasını açıklayan Kuran, hiç şüphesiz farz namazlarının vakitlerini de eksiksiz olarak açıklamıştır. Kuran`ı Kerim inananlara günlük olarak Sabah Namazı (11 – Hud Suresi – 114, 24 – Nur Suresi – 58), Akşam Namazı (11 – Hud Suresi – 114, 24 – Nur Suresi – 58, 17 – isra Suresi – 78) ve Orta Namazını (2 – Bakara Suresi – 238) farz kılmıştır. Ayrıca tüm inananlara, erkek – kadın ayrımı yapmaksızın, Cuma Namazını (62 – Cuma Suresi – 9-11) farz kılmıştır.
Kuranda namaz öncesi abdest (5 – Maide Suresi -6) ve boy abdesti (4 – Nisa Suresi – 43) konuları da detaylı olarak aktarılmıştır. Tüm bunlara ek olarak Kuranda kıbleye dönmek, savaşta namaz, korku anında namazı ve cenaze namazı gibi konularda da Allah inananları aydınlatmıştır.
Tüm bu ayetlerden hareketle ne Kuranda namaz ibadetinin olmadığı ne de dini sadece Kurandan öğrenmemiz durumunda namaz kılamayacağımız iddiası doğrudur. Kuranda, öncesinde abdest almamız gereken, vakitleriyle farz kılınmış ve ayakta durarak, eğilerek ve secde ederek Allahı anmamız şeklinde bir ibadet olmadığı düşüncesi Kurana uygun değildir. Bu olsa olsa Kurandan Allah`ın emirlerinden beğenmediklerini, uygulayamadıklarını ya da uygulamak istemediklerini yok saymaya çalışmaktır.
Dini sadece Kurandan anlamamız durumunda namaz kılamayacağımız düşüncesi de yanlıştır. Gelenekçi, mezhepçi din anlayışındaki uydurmalarla dolu, namazın huşu gibi çok önemli bir kavramından uzaklaştırırcasına bir yığın detaylara boğulmuş namazın Kuranda olmadığı doğrudur. Ancak Allah Kuran`da gerçek dinindeki namazın nasıl kılınacağını detaylı bir biçimde açıklamıştır.
Namaz konusuyla daha da iyi anlaşılmaktadır ki dini sadece Kurandan anlama yaklaşımı, dini insanlara sempatik göstermek için kolaylaştırmak, modern değerlerle ve modern hayatla dini uzlaştırmak ve dini sadece insanların kalplerinde olan iyilik, sevgi gibi kavramlara indirgemek için yeni bir dini anlayış geliştirmek değildir. Dini yalnızca Kurana has kılmak Peygamberin ölümünden yüz yıllar sonra uydurulmuş olan hadisçi, mezhepçi din anlayışından Peygamberimizin de uyguladığı Allah`ın emrettiği din olan gerçek dine dönüştür.
hadis kitapları peygamberin ölümünden 200-300-400 yıl sonra yazılmaya başlanıyor.
peygamberin ölümünden sonra ortalık karışıyor zaten.
menfaat peşinde koşan birtakım ebu müfteri'ler, ''peygamber şöyle dedi...'' minvalinde hadisler uydurmaya başlıyorlar.
tarihsel süreci objektif bir şekilde incelersen kuran'ın çok daha farklı bir şekilde geldiğini görürsün.
en eski kur'an nüshaları ile bugünkü kur'an nüshası arasında neredeyse hiçbir fark yok.
zaten allah kuran'ı insanlara bırakmadı ki, bizzat kendisi korudu.
15:9 Kuşkusuz mesajı biz, evet biz indirdik ve onu koruyacak da elbette yine biziz.
Kuran, iç içe geçmeli mükemmel bir kodlama sistemiyle korunmuştur. Koruma görevinin insanlar tarafından değil, Tanrı tarafından gerçekleştirileceği vurguyla bildirilir...
kuran-ı kerim sahabeler ve devamı olan nesiller tarafından aktarılmıştır. hadisler de böyledir.
aradaki fark kuran'ı değiştirmeye imkan yoktur. uydurma hadisler olabilir fakat bu demek değildirki tüm hadisler uydurmadır. hele hele bunu birileri şu kadar sene sonra kaleme almıştır ve bu yüzden kökten reddediyorum demek büyük hatadır bana göre. o zaman adama sorarlar " kuran kaç sene sonra mushaf haline getirilmiştir? " diye.
Böyle düşünene sormak gereken mevzu bahis şudur. 1. Kuran neyi anlatır. 2.kuran neyi anlatmaz. Bunları düşünen insanın cevabını kendi zaten verecektir.
''hadisleri tamamen reddetmek değil de asıl doğru olan kuranı merkez alıp hadisleri ona göre ayıklamaktır. kuranda yazılanlarla çelişen hadislerin uydurulmuş, değiştirilmiş olma ihtimali çok yüksek çünkü. uzun yıllardan bahsediyoruz değişimler olmuş olabilir. bu yüzden kuranda yazılanları merkez almak esastır.''
Hayır hacım öyle de olmaz. Tevhid'in ortası, lamı cimi olmaz. En masum görünen hadiste bile çok büyük felaketler olduğunu görüyoruz. ayrıca kur'an buna izin vermiyor ki zaten. Kuran'a göre kuran'ı açıklayan allah'tır, peygamberin biricik görevi de vahyi insanlara ''bildirmek''tir.
Kuran'ı açıklayan allah'tır, peygamber değil.
ayrıca neye göre seçiyorsun? nasıl güveniyorsun? peygambere ve allah'a yönelik en büyük hakaretlerin ve iftiraların olduğu kitaplardan, yani bu denli pisliğin çıkıverdiği kitaplardan nasıl olur da hadis seçebilirsin?..
diyorum ya; allah buna izin vermiyor ve dinin tek kaynağının kur'an olduğunu söylüyor.
eveeeeeeet, yine geldik "resulüm ne verdiyse alın" argümanına.
Cahilsiniz.
bilmiyorsunuz.
bir yerlerden bir şeyler işitmişsiniz ama hiç aslını araştırma gayretinde olmamışsınız.
Bak şimdi sana bunu kakalayan ''hocalar'' hangi ayeti referans alıyorlar göstereyim mi?
Haşr(sürgün) suresi, 7. ayet.
Peki aslında ne diyor orada?
59:7 ALLAH'ın o ülkelerin halklarından elçisine ganimet bıraktığı şeyler ALLAH'ın ve elçisinindir. Yani akrabalara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara verilmelidir ki zenginlerinizin arasında tekelleşmesin. Elçinin size verdiğini alın; ancak onun size vermediğinden uzak durun. ALLAH'ı dinleyin. ALLAH'ın cezalandırması çetindir.
Gördün mü? Burada senin dediğinle hiçbir alaka göremiyorum ben. Neden göremiyorum peki? Çünkü ayeti ''tam olarak'' yazdım, bağlamından koparmadım.
Ganimet mallarının, aynı zamanda bir devlet lideri ve ordu komutanı olan peygamber tarafından paylaşılması konusundaki bu ayeti bağlamından kopararak çarpıtmak isteyenler, peygamberin verdiği şeyin Buhari, Muslim, ibni Hanbel gibi peygamberin vefatından onlarca ve hatta yüzyıllarca sonra düzülen Hadis koleksiyonları olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Alakası var mı?
yok.
Her zamanki gibi dökülmüş yine ''söz pöygombörü inkör edoyörsonız'' ithamları ehehe.
Bak evladım, bak güzel kardeşim, bak cahil cühela herif. Peygamberin en büyük düşmanları, o rezil hadis kitaplarını yazanlar ve de izleyenlerdir.
Çünkü o rezil hadis kitaplarında peygambere yönelik en büyük hakaretler yer alır. Peygamberin cinsi sapık ve pedofil olduğundan tut, kafasına esenin kellesini vuran bir psikopat olmasına kadar bir sürü iftira vardır.
Biz hadisleri reddedince peygamberi de reddetmiş olmuyoruz; bilakis, ona ve allah'a isnat edilen iftiraları ve hakaretleri reddetmiş oluyoruz.
Muslumanlik deyince isid diyen var hastamisiniz nesiniz isid yeni tureyen sapkin bir teror orgutu 1500 yildir isid mi vardi da islamiyet deyince isidi baz aliyorsunuz?
Kardeşlerim bu hadis inkar eden sözde kuran müslümanı bu kişiler sadece slogan cümlelerle iddialarını ispatlamaya çalışıyorlar halbuki bu hadislerin kuran çelişmediğine dair ciltlerce kitap yazılmıştır
Kaldiki hoca olmadığım halde çoğu yazdığı sözde çelişkilerin aslını ispat edebilirim.
Kuranda "resulüm ne verdiyse alın" diyor çoğu ayette resule itaat allaha itaat bir zikredilmiştir
Yani efendimizin sözleri sıradan bir insanın sözü değildir kuran ona inmiştir onu bize o açıklamıştır bugun hadislere inanmayan tayfa namazın kuranda salat diye geçtiğini salatın lugatte dua manasında olduğunu dua ederek namaz kıldığını iddia edenler var
inkar etmelerinin temel sebebi kuranın doğru anlaşılmaması içindir çünkü hadis olmaz ise kuranı kafalarına göre yorumlayıp istedikleri sözde müslüman profilini oluşturacaklar.
Edit: resulüm size ne verdiyse alın demek ne emrettiyse yapın neyi yasak ettiyse kaçın demektir ve altın, ipeğin müslüman erkelere haram olması hadisle sabittir ve kuranda allah resulum nefsinden konuşmaz buyuruyor
vahhabi denen orospu çocuklarında var böyle bir tutum. sanki muhammed ölür ölmez onlarca peygamber namzeti çıkartmamışlar ve ebubekir'in tüm hilafetini isyanları bastırarak geçirmek zorunda bırakmamışlar gibi.
yakında vahhabi denen orospu çocuklarına katılıp ışid, el kaide gibi terör örgütlerine de katılır bunu söyleyen.
Islamiyet acik ogretim fakultesi degildir. Sadece kitap gelsin sonra sinava gir. Imanin sartlarindan peygambere iman da var. Zaten her hadise inanilmaz sahih hadisler var bir kac sahabe tarafindan rivayet edilen. Mesela hz aise yazdirmis inanmayak mi?
bunu birçok din adamı da söyler. günümüzdeki hadislerin uydurulmuş olma ihtimali vardır. çünkü değişmeyecek olan sadece kur'an'dır. yani hadisler değiştirilmiş olabilir. zaten bir insan için kur'an tek başına yeterlidir. bir hadis kur'an'a uyuyorsa doğru, uymuyorsa uydurulmuştur. bu kadar basit. bu nedenle sadece hadislere bakarak hareket etmek yanlıştır.