bazı sözlük yazarlarının "iki kola gerek yok lan kol kullanılmayacak bir uzmanlık seçer olur biter" yorumunu yaptığı çobanmış bu. bunu diyenlerden biri de tıp öğrencisi üstelik. şimdi arkadaşım tıpta uzmanlık denen şeyi öyle istemekle vermiyorlar. şu senin öss diye diye gözünde büyüttüğün şeyin bin kat hayvanisi olan tus a girip söke söke alıyorsun alabilirsen. alamazsan pratisyen kalıyorsun. pratisyen kalırsan da steteskop kullanman,dikiş atman gerekecek. başka başka şeyler de var tabi ama sadece bu ikisi bile gösteriyor tek kolla doktorluk yapılamayacağını. ki psikiyatri, radyoloji vb. el kullanımına gerek bırakmayan bir uzmanlık kazandı diyelim. bu onun önce 6 yıllık bir tıp fakültesinin mezunu olduğu; yani önce sadece doktor olduğu gerçeğini değiştirmez. uzman doktorlar da pratisyen hekimlerin sahip olduğu temel becerilere sahip kabul edilir. tüm bunları gözardı etsek bu arkadaşın intern doktor eğitiminde iki koluna ihtiyaç duyduğu onlarca şey çıkıyor önümüze ki intern dönemini geçmeden tıp fakültesini bitirmek de imkansızdır. şimdi kafamızı iki elimizin arasına alıp öyle bi daha düşünelim!!
bu insanın fiziki yeterliliği dolayısıyla zaten belli şeyleri gerçekleştiremeyeceği ortada. fakat bu kişinin tek kolu olmadan da yapabileceği tıpla ilgili şeyler ortada.
hiç bir şey yapamasa bile tıp eğitimi almak en temel hakkıdır. sonuçta eğitim alıyor. bu konuda uzman olup makaleler, kitaplar yazmayacağı ne malum?
elbetteki yapamayacağı şeylerin o da farkındadır. ama bardağın dolu tarafından bakmayı öğrenelim lütfen.
tıp fakültesini bitirmek için tamamlanması gereken 6. sınıfta öğrenciler bir hastanede intern olarak görev yaptıklarından akademik kariyer yapma niyeti bile olsa bu sınıfın içindeki pratik uygulama ağırlıklıların çoğunlukta oldu stajlarını geçmeden bu niyetinin yanına yaklaşamayacak çocuktur. ben de deniyorum ama maalesef(gerçekten maalesef) bu bardağın dolu tarafı yok gibi pek.
çoban sıfatının neden bu denli ön plana itildiğini anlayamadığım yurdum gencidir kendisi. sonuçta kırsal kesimde yaşayan biri illa ki çevresine uyum sağlayacaktır. şahsen benim babam da pazarcı. kardeşim de babama yardım eder; pazara çıkar. o böyle bi fakülteye girse pazarcı doktor olacak mı olurdu? herkes annesine, babasına, kültürüne bir şekilde uyum sağlıyor, sağlamak zorunda. üstelik bu gencimizin temeli de sağlam. önce bir anadolu öğretmen lisesinde daha sonra da süper lisede okumuş. sanırım ailesi de çocuklarının eğitimini destekleyen bir aile ki gencin kardeşi de hacettepe üniversitesi sosyal hizmetler bölümünde okumaktadır. yani önünde zaten örnek alacağı bir aile bireyi vardır. ayrıca öyle abartılmış ki neymiş efendim çobanlıktan arta kalan zamanlarda ders çalışır(mış). madem öyle neden dersaneye gitmiş? basbayağı düzenli bir şekilde hazırlanmış ve kazanmış yurdum genci.
Söylenecek tek kelime var, o da helal olsun demektir. Büyük şehirlerde çok çok iyi imkanlarla eğitim namına her türlü desteği alıp başaramamak ve çaresizliklere rağmen istemek ve hayal etmek... Hangisi başarıya götürür bir düşünmek lazım. insanların bazıları unutuyor,kişiyi adam eden ve biçimlendiren ne kadar aksi iddia edilebilsede eğitimdir. Bu gencin kolu olmadığı için eleştiriyorlar, nasıl doktor olacak diyorlar ama şunu da sormak lazım, iki kolu ve ayağı tam olduğu halde işini tam yapan insanların oranı hadi daha spesifik olsun adam gibi etik biçimde doktorların oranı yüzde kaçtır acep? Unutmamak gerekir hayatta en önemli sermaye beyindir!!!
yurdumuzun güneydoğusundan duymak istediğimiz haberlere en güzel örneklerden biridir. sözlükte bu arkadaşımızın başarısını küçümseyen yada küçümsemeye çalışan kardeşlerimize biraz insaf diyorum... Çünkü sorun ne tek kolunun olmaması ne de çobanlık yapıyor olmasıdır. Takdire şayan olan Hakkari'deki zayıf ve yetersiz eğitim şartlarına rağmen kendinden daha iyi şartlarda yaşayan bir çok rakibini geride bırakabilecek performans ortaya koyabilmesidir. Bu da gösteriyor ki başarı için olmazsa olma şartlar <zeka-hırs-çalışma-şans> bu arkadaşımızda ortalamanın üstündedir.
Allah ülkemizdeki başarılı insanların sayısını arttırsın...
bir tıp fakültesi öğrencisi olarak söyleyebileceğim, muhtemelen okula kabul edilmeyecek olan öğrencidir. şöyle ki, tıp fakültesine girerek başarılı bir şekilde mezun olan herkes pratisyen hekim kabul edilir ve pratisyen hekim olarak gerçekleştirmesi gereken bazı temel becerileri olduğu kabul edilir. bir kolunu kaybetmiş olan bu kardeşimiz bu işlevleri yerine getiremeyeceği için, okula kayıt sırasında vereceği sağlık raporu yetersiz görülüp muhtemelen kaydı yapılmayacaktır. tabi ki bu üzücü bir durumdur, ancak tıp biraz garanticidir, zira insan sağlığı riske atılabilecek bir durum değildir. keşke uygulamalı eğitimden ziyade akademik eğitim alacağı bir fakülteye girseymiş, kimse bu konuda akıl vermemiş kendisine anlaşılan. gerekli kolaylığı gösterirler kendisine umarım.
hepimiz gibi normal bir insandır. onu aşırı derecede tebrik etmek aslında kendisini küçümsemek demektir. "aa nasıl yaptı lan hem hakkarili hem çoban" diyenler kendilerine çeki düzen vermelidirler.
puanım boşa gitmesin diye yapılan hatalı tercih örneği. tamam, zekisin, azimlisin de. ancak kimse kimseyi kandırmasın, yıllar sonra bir kolun olmadığı için hatalı ameliyat yaparsan kimse bugünkü gibi "helal olsun" demeyecek. tamam, yaklaşık bir buçuk milyon adamın eline bisküviyi vermişin sınavda ama zengin olup mutlu olabileceğin, memlekete faydalı olabileceğin bir sürü güzel bölüm de var.
sorarlar adama illa tıp mı diye?
ayrıca hep merak etmişimdir, anadolunun bağrından kopmuş gelmiş çoban diye tanımlar yapılır hep. her senede bir kaçı derece yapar, aynı haberler çıkar. malum öss sistemini herkes bilir. çalışan yapar, evde oturup bilmem kaç kaynaktan adam gibi ders çalışırsan yaparsın. haytalık yapan adam daha zor kazanır. insanın önce içinde olcak bu bilinç. daha sonra hakkari'deki çobanmış farketmez kanımca. hea evet fena puan yapmış, harbiden helal olsun da "neden anadolu'nun bağrı?"
kolu olmadığı için bölümde okuyamayacağı sorularına yetkili yerden cevap gelmiştir.
"Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Gürgan, Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde çobanlık yapan ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin ingilizce bölümünü kazanan irfan Töreci'nin sağ kolu olmadığı için zorlanacağını belirterek, "Özellikle cerrahi branşlarda uzmanlaşması imkansız. Ama uygun disiplinlere yönlendirildiğinde mesleğini icra edebilir" dedi.
(...)
ÖSYM kılavuzuna göre irfan Töreci'nin engelinden dolayı tıp fakültesinde okuyamama gibi bir durumun söz konusu olmadığını söyleyen Gürgan, "irfan Töreci Hacettepe Üniversitesine kayıt olacak. Bu onun kazanılmış hakkı. ÖSYM kılavuzunda 'sağ kolu olmayan bir kişi tıp fakültesine kayıt olamaz' şeklinde bir madde yok. Ancak diş hekimliği ve eczacılık bölümleri için var. Dolayısıyla bize kayıt olacak" dedi."
keramet cobanlikta sanirim..acik hava, bol gida, doga, hayvanlar, bortu bocek..yani, sehir hayatinin o mahvedici stresinden, o hayattan sogutan hengamesinden uzakta dingin bir hayat..haliyle de zihinde bir aciklik ve bu durumun bir yansimasi olarak da oss'de ilk bin icine, 100 cobanin girmesi.. kacinilmaz bir sonuc.
ne yani şimdi temiz havanın beyin hücrelerine yaradığı için mi kazandı diyelim. çoban olması da gayet normaldir ki tıpı kazanan diğer öğrencilerden bir farkı yoktur. insan görünümlü olarak.
olay bence asıl şu. yani olayı ilginç yapan ; çoban olması, tek neden bu. dediğim gibi dağlarda ki temiz hava yoğunluğu değil. en özel okula gidip en özel öğretmenlerden ders alanların çoban diye üstüne basarak söylediğimiz kişinin kazandığı yeri kazanamaması.
tek kolunun olmamasını hemen gündeme alan bazı yazar arkadaşlar nedense başarıya gölge düşürmek istemektedirler, kanımca. başarı, tebrikle karşılanmalı yermekle değil. kanımca.
-anası babası her yıl 'aman çocuğumuz kazansın, bir mesleği olsun' diyerek en az bir dersaneye kaydı yaptırılan ama derse gitmeye tenezzül bile etmeyenlere,
-özel okulda okuyup dersin yüzüne bakmayan eğitimine milyarlarca para dökülen 'anam babam zengin nasıl olsa geleceğim garanti' diyenlere,
-çobanı küçümseyip onun oyu nasıl benim oyuma eşit olur diyene,
-başarının temelinin parada, pulda, şehirde değil azimde olduğunu anlamak istemeyenlere,
aslında hiç de sandıkları gibi olmadığını kanıtlayan insandır.
o zor şartlarda emek gösterip başarıyı yakalamış olan, bir yandan da çobanlık yapıp parasını kazanan insanı ayakta alkışlarım.
haberi ilk duyduğumda sevinçten gözlerimi yaşartan insan. şimdi oraya gideceğiz yurdu, okul harcı belki kazanmakla o kadar iyi etmedik diye söyleniyordu. hazırlandığı dersane 7 yıl boyunca aylık 500 ytl burs verecekmiş. versinler. daha da versinler. hiç ihtiyacı olmamasına rağmen torpilleri sayesinde milyar bursları alanlar varken böylelerine daha fazlalarını versinler.