sözlükçe kendimizi ezik hissetmemize, çenemizi yormamıza sebep olmuştur.
biz sözlükte iki laf edip derdimizi anlatacağız diye kıçımızı yırtarken, hanfendi kızımız alengirli iki cümle kurdurulup köşe yazarı olmuş, bünyelerimize zarar vermiştir. *
gayet normal bi durumdur. bi yerlere gitti, kayığa bindi, bir şeyler dinledi ve bunu yazma hakkına sahip diye, insanları; "anasını da alsın gitsin", "köydeki zehra yapamıyor bla bla" diye eleştirme hakkını nerenizde görüyorsunuz ki? e komünizm diyince, kurbağa görmüş kedi gibi vrak vrak kaçıyorsun ama. anlamıyorum ki arkadaş, kendine gelince "zinhar paylaşmam", başkasının parasına gelince, "neden bizde yok?"
köydeki zehra'yla, hülya kızı zehra'yı karşılaştıran sen, bence köylü zehra'yı düşündüğün falan yok senin. onun suretinde kendine acıyorsun ve kendi zehrini akıtmaya çalışıyorsun. bir çocuğu karalama hakkına sahip misin? ço-cuk, ço-cuk, ço.. koy gitsin; ama parası var onun, çocuk olamaz! ne biçim bi hırsınız varmış arkadaş şaştım kaldım..
o değil de ömrümde hülya avşar ya da kızını savunacağım aklıma gelmezdi. saçmalamışım, e insan bunlar..
birçok insanı ''ne zaman bitecek bu gelir dağılımındaki eşitsizlik'' gibi cümlelerle başlayıp ağız dolusu küfürlerle biten isyanlara sevk eden olayın başlangıcı .
dergi sahibi olmak . dergiyi bayiden alıp bir sayısına sahip olmak değil . komple bir dergiye sahip olmak . ve buna erişenlerin etrafındakilere sağlayabildikleri . türkiye'de derslerinden arta kalan vakitlerde alışveriş yapan kaç öğrenci vardır acaba ? açıkçası benim için alışveriş pazar yiyecek şeyler alınmasıydı 10 yaşındayken . bazen bir oyuncak alınırdı bu sırada . çok pahalı olmayan ama çocuğu mutlu etmeye yeter . elbise alışverişi mi ? (bkz: bayramlık)
fakat zehra benim 10 yaşındaki halime göre daha elit koşullara sahip olmasına karşın benim o yaşlardaki halim kadar mutlu olacağını hiç sanmıyorum . çünkü tatminsizlik ve haksız kazanca yönelim zengin hastalığıdır . diğer insanlar bunlardan daha kolay korunur ve mutlu olmaları gerçekten çok daha kolaydır .
--spoiler--
Her çocuk gibi ben de hafta içleri alışveriş yapmaktan ve arkadaşlarımla buluşmaktan keyif alıyorum. Tabii derslerimden arta kalan zamanlarda... Hafta sonları da ormana gitmeyi, balık tutmayı ve sahilde koşmayı seviyorum.(...)
--spoiler--
tabi derslerimden arta kalan zaman diyerek sosyal mesaj vermeyi de ihmal etmeyen yazar.
afedersin içine zeki müren girmiş bu çocuğun yakında trt için kendini tanıtan bir video çekecek tıpkı merhum gibi: boş zamanlarımda gelen haran mektuplarını yanıtlıyorum, spor yapıyorum: pedal çeviriyorum, kürek çekiyorum bel kemeriyle masaj yapıyorum efendim gibi cümleler kuracak.
hülya avşar adına gayet sevindirici bir durumdur. Bugün köşe yazarı olur yarın derginin başına geçer.
Ayrıca hülya avşar'ın kızına ateş püskürenlere de bir sormak lazım, ağzınızın suyu aka aka hülya avşar'ı seyrederken hiç mardinli zehra aklınıza gelmiyordu?
Belki gerizekalı muamelesi yapmak gibi olacak ama yine de yazalım :
hülya avşar'ın kızı olan zehra'nın köşe yazarı olması, yazları antalya'da kışları londra'da geçirmesi bir suç değildir.
Mardinli zehra'nın ayağına giyecek don bulamaması köşe yazarı zehra'nın hiç ama hiç suçu değildir.
Mardinli zehra'nın giyecek çorap bulamaması, yazları tarlada çalıştırılması, serpilince para karşılığı başgöz edilivermesi, 15'inde seri doğumlar yapmaya başlaması köşe yazarı zehra'nın değil, bu ülkede adaleti ve refah seviyesini sağlamakla yükümlü olanların suçudur.
Mardinli zehra'nın durumundan herkes sorumludur.
Yıllarca yan gelip yatılmış bir ülkede ne mardinli zehralar biter ne de köşe yazarı zengin zehralar.
Herşeyi devletten bekleyen, görünürde magazine kızıp, geceleri salya akıta akıta manken izleyen, ikiyüzlü yurdum insanının zengin zehra'ya çemkirmesi kadar mantık dışı bir durum olmasa gerek.
hülya avşar'ın dergisi olduğuna göre gayet normal bir durum. gelip de selahattin duman'ın yazmasını beklemiyorsunuz heralde.ayrıca o dergiye yazacak birilerini bulsaydı, emin olun onlara yazdırırdı. unutmadan kendisine yeni bir yazar tavsiyesinde bulunmak istiyorum, helin avşar. * ne diyeyim, alem kanatsız uçmanın yolunu bulmuş, nice dergilere..
edit: eksileyen arkadaşın, derginin sıkı bir takipçisi olduğunu düşünüyorum.
ayrıca burada eleştirilen 10 yaşındaki * bir çocuk değil, o çocuğun medyada adı geçmesi için uğraşan büyükleridir. durum gayet nettir, tabi ki tarafsız bakanlar için..
O, Hülya Avşar'ın kızıdır o. Hülya Avşar'ın kızı olamaz herkes. Aslında köşe yazarı olmamıştır. Köşe yazarı yapmışlardır 10 yaşında. Olmakla, yapılmak çoook farklı şeyler.
Hülya avşar gibi birinin cocugu olmak onun suçu mu yada elinde şunun çocugu olarak dünyaya geleceksin diye bi seçenek mi vardı da böyle agır eleştirilere maruz kalıyor.enterasan denilesidir. *
"siz ne biçim insanlarsınız ?" sorusunu aklıma getirdi. düşündüm, düşündüm bir türlü cevap bulamadım.
çocuk evet yazmış. ama nerede ? sabah gazetesinde mi ? hayır, annesinin dergisinde. burada bu sebeple para kaybedilirse, kaybedecek kimdir yani ? annesi.
yani ? dergi onun değil mi ? kimi isterse köşe yazarı yapar kadın.
üstelik çocuk neler hakkında yazmış ? hayatı hakkında. hiç şoke edecek bir söz de dememiş. bunu yazmamın sebebi ise : başlığı görünce şaşırdım, acaba hayat felsefesi mi yapıyor diye. aklımdan binbir şey geçti. oysa zehra, hayatından ve sevdiği şeylerden bahsetmiş. çok normal.
mesela londra tatillerini kınayanları anlamış değilim. mardin'li zehra tatilin ne olduğunu bilmiyor diye istanbul'lu zehra yaşam tarzından utanmalı mı yani ? annesi babası zengin diye utanıp annesinin karnına geri mi dönsün veya ölsün mü ?
en kötüsü de, onu kınayanlarin, ona zengin olduğu için nerdeyse hakarette bulunların ve "utanmalı çünkü fakir çocuklar var" tarzında şeyler diyenlerin çok büyük bir kısmı hem onun kadar zengin olmak için herşeyini verir, hem zenginleşirse basar da basar havayı, hem zenginlikte aç çocukları unutur.
madem bu kadar karşısınız zenginliğe, gidin komünist partilere oyunuzu verin. madem bu kadar düşkünsünüz aç çocuklara, bağış yapın arada sırada veya ilk başta gözünüzün önünde ufak hayatlarını mahveden sokak çocuklarına bir çare bulmaya çalışın.
ama kediye bile bir parça et vermeyen türk insanı, açgözlü ve paracı türk insanı, çıkmış ve bir çocuğu hedef almıştır. sebep : zenginlik.