bugün iskerder pala ile iskender paydaş'ı birbirine karıştıran ve iskender paydaş'ın yeni kitabının çok iyi bir kitap olduğundan bahseden bir akıl küpüne niye burun kıvırdığımı açıklamasam da olurdu.
harika bir çöpçatanııım heeey inanmıyorum kendimee nasıl da bağladım ohoho. ama yine de çok sinirlendim. üstelik bugün dünyaya yeni sevgi pıtırcıkları armağan etmiştim. (bir kez daha müthiş çöpçatanlığımı vurguladım.) ama yine de sinirli bitti günüm.
Filtre kahveyle geçen, uyunmamış başka bir gün daha... Uyumak için çok geç, ayakta kalmak için yeterince enerjinin olmadığı, bilgisayar başındayken uykulu, yatağa girildiğinde ise düşünceler arasında uykunun bulunamadığı bir gün.
bugün penceremden dışarıyı izlemeye karar verdim gün boyunca.
hava hafif kapalı, yağmur atıştırıyor kahve yapacak halim yok.
üstüne hırka al kızım üşürsün, diyecek bir annem olabilirdi mesela.
isterdim, ama yok, olamazdı.
iki tane yutmam gerekiyor, ama bugün ölüm isteği diğer günlere göre çok az.
almasam,
almıyorum.
almadım.
sokakta iki çocuk,
sokakta yalnız kadın,,
sokakta elele giden çift,
şemsiyeli teyze.
gün battı, gece oldu.
saplandı yine beynime, sancılanıyorum, terliyorum.
engel olacak kimse yok, hafızam yerinde.
hala o köşe başında.
bir tane karşılar belki, mutlu olayım, öldüğümde tekrar doğuruyorsunuz bırakın mutlu olayım.
sessiz kapılar ardından, dünya pisliğine açılan evim.
üçer üçer indim, terledim, yağmurda ıslandım, kısa saçlarıma parmaklarımı geçirdim,
bulamıyorum, ikinci sokakta mıydı, hayır hayır hemen şu köşebaşı.
bekliyorum, dikkat çekmesem, geçirdim kapşonumu.
bekliyorum işte, işte o adam, gözlerinin içine baksam, tanır mı beni, o kadınım ben..
o değil, diğeri, fazla mutluydum hani, sarhoş olurdum genelde, elimde hep bir şarap şişesiyle uğrardım oralara,
saçlarım aynı renk, bakır kırmızı, ulu orta sevişirdim, her gün başka bir adamla gelirdim bu köşebaşına, benim o kadın.
işte yaradı geliyor, yaklaştı, aynısından desem anlar mı,
anlar,
anladı.
işte geri dönüyorum, bu kadar.
bu gece de bitiyor, hayır hayır ölme isteğim bugün derin bir uyku çekiyor.
bak mutluyum, uyumalı mıyım, kalbim eskisi gibi çarpıyor.
beni bana bırakın, bırakın aşırı mutluluktan öleyim, bırakın en sevdiğim gün de öleyim.
doğurmayın beni.
Kimildadikca bir yerlerimden cilekli parlaticimsi kokusunun gelmesi ve kokunun kaynagini, uzerimde ne isi oldugunu tespit edememem beni cildirtti. Gun oyle sikici ve bostu ki sadece bu koku uzerine kafa yordum. Boyle de bos bir insanim. Hala geliyor koku ve ben nerden geldigini bilmiyorum. Sacimdan da gelmiyor. Kiyafetimden de degil. Parlaticiyla isim olmaz zaten. Cilekli seylerden de nefret ederim zaten. Hele sakizi yok mu iyk.