yaz aylarıydı . halamların yazlığında geçiriyordum zamanlarımı . her sabah 10da kalkıp kahvaltı yapıp koşa koşa denize gidiyordum . suyu çok seven bir insan olarak genelde sahilde bulunduğum zamanı suyun içerisinde geçiriyordum . "suda yanmak" derler ya o misal . yazlık ve deniz arasında 2 km civarı yol vardı . eve dönüşlerim yorgunluk içerisinde oluyordu . genel olarak nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum . o yorgunlukla eve girdiğinde canım sadece uyumak istiyordu önceleri . ama hem vücut sıcaklığım yüksek olduğundan hemde saçlarımı daha temiz tutmak amacıyla girerdim duşa . çatıda koskocaman bir bidon su vardı . belki 100 litre vardır o bidon . arıtılmış suydu . hem içip hem yıkanabiliyorduk . o ılık suyun vücuduma değmesini hatırlıyorum . o sıcacık güneşin kızarttığı vücuda ılık suyun temasını . uzun kalmaya çalışırdım duşta . nekadar fazla durursam o kadar rahatlatıyordum sanki . bir su insanı bu kadar rahatlatabilir miydi yahu ? ve o zaman bir şeyi keşfetmiştim . duştan çıkıp uyumaya meyil edince uykuya dalmak daha kolay oluyor be ..