tanım: zamanında annenizin bazı davranışları veya özelliklerine takılıp, gün geçtikçe o özelliklerin ya da davranışların kendinizde oluştuğunu farketmek.
şöyle ki;
--spoiler--
sabah bulaşık yıkarken ellerimin annemin ellerine ne kadar benzediğini fark ettim. benzemekten de öte, tıpatıp aynısı olmuşlar. ergenlik çağlarımda annemin ellerine sinir olurdum. ya da şöyle diyelim: sinir olduğum bir milyon sekiz yüz kırk altı şeyden biri de annemin elleriydi. kadıncağızın beni sinir etmek için ellerine özel olarak yaptığı bir şey de
yoktu. uzun kırmızıya boyanmış cadı tırnakları falan veya lime lime olmuş tırnak etleri gibi bir durum da yoktu.
sadece şekilsizdi. yani güzel değildi. ve ben buna sinir olurdum. 'hah' dedim kendi kendime "şimdi senin de bir sıpan olsaydı o da sinir olacaktı ellerine, yeterince güzel değilmiş diye."
şimdi ise o eller biraz daha elimin içinde kalsın diye ne numaralar yapıyorum.
yok üşüdüm, tutsana elimi, yok kremi fazla sürdüm, alsana birazını,tırnakların uzamış, törpüleyeyim mi? ...
aslında düşününce, eller dışında da anneme her geçen gün daha çok benziyorum. eskiden çok umurumda olmazdı, şimdi evde ufacık bir dağınıklık olsa sıkılıyorum. sabah kalkar kalkmaz temizlik yapmaya başlıyorum. hesapça çay demleninceye kadarki vakti değerlendirmiş olacağım. çay zift oluyor, ben hala bir yerleri siliyorum. aynı annem gibi ben de masa örtülerini düzeltmeden yanlarından geçmiyor, hoh yapıp silmeden aynalara bakmıyor, yerden gübür toplamadan ilerleyemiyorum artık. aynı onun gibi sabah kalkınca uzun uzun camdan dışarıya bakmadan güne de başlayamıyorum.
esnafla iki kelimenin beli kırmazsam aynı onun gibi eksik iş yapmış sayıyorum kendimi. daha az süsleniyor ama tıpkı onun gibi daha çok bakım yapıyorum. eskiden tek bir nemlendiriciyi üç kereden fazla kullanamayan ben artık
her gün sabah akşam sürüyorum. üstelik fındık tanesi kadar miktar, oldu artık ceviz tanesi kadar! rimel ise kurumak üzere...
bu kadarla kalsa yine iyi. arkadaşlarımdan çok bitkilerimle konuşmama ne diyorsunuz? ya da yalnızsam on iki dedi mi en şahane filmi bile seyrediyor olsam kapatıp cup yatağa giriyor olmama? veya çantamda vızıldayan bir çocuğa verilmek üzere şeker taşımaya başlamama?
ben de şaşırıyorum ama gerçek. annemde dalga geçtiğim ne kadar şey varsa hepsini ben de yapıyorum
artık.
tek kaygım şu: bir gün ben de yoğurt kaplarını biriktirmeye başlayacak mıyım acaba? * aklımın almadığı tek şey bu. bütün dolap içleri yıkanmış, kurulanmış yoğurt kaplarıyla dolu. hepsi küçük kuleler şeklinde üst üste dizilmiş, kuzu kuzu bekliyorlar. kapakları da elbette mevcut.
ne diyeyim?
bir gün elimdeki yoğurt kabını deterjanlarken anlarım herhalde kap biriktirmenin esbab-ı mucibesini.
--spoiler--
kız çocukları açısından kaçınılmazdır. kriminal araştırmalara göre(kayıp çocuk vakaları), en annesine benzemeyen kız çocukları bile, 25 yaş civarında yüz ve kemik yapısı bakımından anneyi andırmaktadır.
davranış, mizaç açısından ise zaten kaçış yoktur. mutlaka bi huyunuz anneye benzer.