daha ne olduğunu bilmezsiniz. doğmuşsunuzdur. annenizin yanına koyulur o güller. en değerlisi de hiç şüphesiz babanız tarafından annenize alınan güldür.
her hangi bir hastalık geçirirsiniz çocukluğunuzda, geçmiş olsun demeye gelenlerin elindedir o güller.
bir kızla tanışırsınız. ona karşı bir şeyler hissetmeye başlarsınız. kendisine ilk buluşmada bir jest yapmak istersiniz. en güzel hediyedir gül.
sevgilinizle aranız bozulur. olayı nasıl düzelteceğim diye fikir çatışması yaşarsınız. ama asla kendinizi affettirmek için almanız gerekeni düşünmezsiniz. bir tanecik gül aradaki tüm buzları eritmeye yetecektir.
evlenme teklifi yaparsınız sevgilinize. evlilik teklifi her ne şekilde olursa olsun, ya masanızda ya da yüzüğün olmadığı elinizde bir gül vardır.
evlenirken düğününüzde her yerde vardır o güllerden.
çocuğunuz olur. size dünyanın en büyük hediyesini veren insana alırsınız o güllerden.
özel günlerin en büyük kurtarıcısıdır yine o güller. evlilik yıldönümünü unutursunuz, fark ettiğiniz an güllerle koşarsınız sevdiceğinize.
belki göremezsiniz ama hissedersiniz muhakkak, öldüğünüzde ebedi battaniyenizin üstüne bırakırlar bir iki tane gül. ki en acısı odur sanırım.
Bir efsaneye göre gül, Afrodit' in çiçeğidir. Çiçeklerin arasında onu ilk fark edenin Afrodit olduğu ve gördüğünde güzelliği karşısında büyülendiği anlatılır. Afrodit çiçeği kopartırken dikeni eline batmış, çıkan kandan gülün rengi kırmızıya dönmüştür. Tam o anda Afrodit, Aşk Tanrısı ile karşılaşmış ve çiçekten etkilenen Aşk Tanrısı, çiçeği öperek ona sonsuz aşkın sonsuz aşkın sembolü olan bir koku hediye etmiştir. Efsanelerden günümüze kadar olan sürede, gül değerini hiç kaybetmemiştir. ilham kaynağıdır gül, güzelliğin en büyük eseridir.
tipsiz bi çiçek.. neymiş gülü seven dikenini bilmem naparmış.. hıyar , gülün dikenini bile severim senin için geyiğini yapıcağına ya dikensiz adam gibi bi çiçek al ya da daha iyisi git bi lahmacun filan yaptır cola'yla içelim..
nedir bu gül takıntısı anlamadım ki ?! bi de gül ve silah resimlerini avatar olarak kullanlar var ki =((((
1997/düğün ve cenaze albümünden bir sezen aksu-goran bregoviç çalışması.
sözleri ise şu şekil;
Sürgün verirdim senin yüreğinde
Körpe bir güldüm elinde
Kopardın çok zamansiz
Evcil değildim ben
Soldum ergenken
Veren Allah alır
Gülün hatrı kalır
Artık erkeğim değilsin
Baska kadının var
Ayak seslerini, sık nefeslerini
Aksam ayıp heveslerini
Bazen ağzımda bulurum dudak izlerini
Oysa artık benim hakkım değilsin
Başımda göçebe kuşlar
Yalandı aslında suçlar
Sana göre değildim
Çok kısa sevindim
Dilsiz bu taşlar
Veren Allah alır
Gülün hatrı kalır
Artık erkeğim değilsin
Başka kadının var
Ayak seslerini, sık nefeslerini
Akşam ayıp heveslerini
Bazen ağzımda bulurum dudak izlerini
Oysa artk benim hakkım degilsin
cemal süreya'nın 1954 yılında yeditepe dergisinde yayınlanan, ondan öncesi yoktu diyebileceğimiz şiiri...
gülün tam ortasında ağlıyorum
her akşam sokak ortasında öldükçe
önümü arkamı bilmiyorum
azaldığını duyup duyup karanlıkta
beni ayakta tutan gözlerinin
ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
i̇stasyonda tiren oluyor biraz
ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım
gülü alıyorum yüzüme sürüyorum
her nasılsa sokağa düşmüş
kolumu kanadımı kırıyorum
bir kan oluyor bir kıyamet bir çalgı
ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene
gül, gül ki gül yüzünde binlerce güller açsın..
gül bahçesi gül yüzünden sevgi topla demet demet..
sevgide güller açsın,güller sevgi dağıtsın..
sevgiyle bakıyor gül gibi görüyorsan sen bahtiyarsın..