-Kürtçe biliyor musun?
-Hayır...
-Peki neden ağlıyorsun?
-Bu türküye ağlamak için Kürtçe bilmek mi gerek be abi...
...diye müthiş bir dialogun geçtiği, müthiş film. ''Şener Şen abi, boru mu?'' da diğer dilde söylenişi.
herkesin hüngür hüngür ağladığı babam ve oğlum adlı filmde gözleri bile dolmayan beni salya sümük ağlatmış nadir filmlerden biridir.
---spoiler---
etek sarı türküsünü gülümseyerek dinlerken birden patlayan silah sesi suratıma adeta bir tokat gibi çarpmıştı, aklıma geldikçe hala ilk izlediğim zamanki gibi iliklerime kadar sarsılırım. öyle etkilemişti beni o sahne.
hele bir de şener şen"in kızı ile konuştuğu daha doğrusu geç kalmış açıklamayı yapıp "en ilginci de ne biliyor musun? yine olsa yine aynı şeyi yapardım" dediği sahne, bilmem ki nasıl söylesem? içimi burkmuştu çok.
bir de o meltem cumbul"un "kim bana bunların hesabını verecek" diye isyan ettiği sahne...
---spoiler---
hani hep kendimizden bir şeyler bulduğumuz filmlerden çok etkileniriz ya, ilginç bir şekilde kendime dair hiçbir şey bulmadığım halde beni ağlatan, gönlüme dokunan çok güzel bir film.
baş rollerini şener şen ve meltem cumbul un paylaştığı 2004 yavuz turgul yapımı olan sonu gercekten etkileyici olan türk filmi..
filmin sonuna kadar sadece oyunculuk namına izlenecek klasik bir türk filmi olmasına karşın son sahnede masumiyetten gelen dram oldukça etkileyici masumiyeti gözler önüne serebilmesiyle oldukça akılda akılıcı olabilmiş film..
Şu sıralar starda yayınlanan film.
Sinemada izlemiştim çok duygusal bir filmdi özelliklede son sahnesi.
Çok kaliteli ender türk filmlerindedndir.
Hele bir sahne var ki Aynur Doğan'ın Dar herijoke şarkısını söylediği ve Şener Şen'in incir ağacı şiirini okuduğu.
hayatımda izlediğim en iyi türk filmleri arasına kattığım, on numara film. konusunu falan bilmeden sadece şener şen in başrolde olduğunu bilerek 'şener şen oynuyorsa iyidir aga' diyip izlemeye başladığım ve tam anlamıyla beni tatmin eden bir film.
türk sinemasındaki en kötü filmlerden biri. yavuz turgul un en büyük hatası böyle bir film çekmekti sanırım. tam bir fiyasko. oysa eşkiya ne güzeldi, keşke çektiği son film olarak kalsaydı da onunla hatırlansaydı.
Bu gün benim halim yaman
Derdim büyük başım duman
Sen bana sabır ver mevlam
Bu yaraya yok bu derman
Sen bana sabır ver mevlam
Gönül sevdi bilmez ferman
Nerden sevdim cana yetti
Yarim gitti ömür bitti
Rabbim bana bir dert vermiş
Derdin adı gönül yarası
Kapanmıyor sönmek bilmez
Yanar durur gönül yarası
Rabbim bana bir dert vermiş
Derdin adı gönül yarası
Kapanmıyor dinmek bilmez
Kanar durur gönül yarası
keşke izlemeseydim dediğim yapıt. oynayanların kötülüğünden veya yönetmenin başarısızlığından değil elbet. her seferinde ağlatışından, o etek sarı türküsünün acıklığından, o sarsıcı sondan. bu film ilaç gibi. ağlamak isteyipte ağlayamayanların ilacı. *
öğretmen çocuğu olup izleyenler için bütünüyle tanıdık ve boğazda düğümlenmeye neden olan film.
sanırım 15 kere kadar izledim, ezberledim, hala da kötü oluyorum.
sonbaharda özellikle de yagmur yagdı yağacak havalarda, karanfil kokulu çayı yudumlarken battaniyenle bütünleşip tek başına izlenecek filmlerden.
meltem cumbul`un oynadığı karakter haricinde başarılı bir drama filmi. senaryo olarak günümüz insanın idealleri uğruna bazı değerlerini görmezden gelmesi, yaşayışında buna bağlı olarak geçirdiği travmatik olaylarının derinlemesine incelenmesi hususunda yavuz turgulun gözlemleri oldukça iyi. yalnız dünya karakteri olması gerektiğinden fazla karikatürize bir biçimde duruyor karşımızda. çocuk yaşta tecavüz ve dışlanma baskısından kayan bir hayatın karşısına gerçekte olamayacak bir biçimde çıkan halil karakterine olan tutumunu yadırgadım açıkçası. neticede bu adam, o kızı bar köşelerinden çekip almış evinin kadını yapıp, bir nevi paklamıştır bir güzel. meyvesini de çocuk olarak almış her ikisi de. ama burada yavuz turgulun filmi dramatize etmek için halili hafif psikopat vari bir çizgiye çekip, nazımla, dünya karakteri arasındaki duygu yoğunluğununu tavan yaptırmayı seçmiştir. halbuki nazım zaten idealleri doğrultusunda ailesini silip atmışken, dünyayla bu kadar içli dışlı olması platonik bir aşkın gözümüze, gözümüze sokulmasına neden oluyor. dediğim gibi dünyanın sivriltilmiş bir karakter olması, onun ekseninde ki erkekleri adeta çıldırtıyor, yapması gereken şeylerde saçmalamalarına neden oluyor. halilin manyaklığıda birazda bu yüzden.