Sustum, yuttum kelimeleri, yutkundum..
Ayarı olmayan adımlar atarken sendelemem biraz dağınıkça,
biraz keyfi ve giderek artan sinir ataklarımda;
çocukluğumu üç geçe, ölüme bir kala.
An..
Ve biz o andık sadece,
kaçıramayacağım kadar kısaydı vaktimiz.
Sıcağına sığınmışken biliyordum; gülüşümü sırtından bıçaklayacağını.
Buna rağmen susturmadım "seni istiyorum" diyen edepsiz sesimi.
Büyümüş küçülmüş, evvel zaman içinde bir yerlerde sıkışıp kalan düşlerimi,
zil zurna sarhoş bir haldeyken bıraktım avucunun ortasına..
oysa tek damla alkol karışmamıştı kanıma.
aklıma düşen tüm mantıklı düşünceleri düştüğü an terk etmem; masalların mucizesine inanmış olduğum içindi.
unutmuşum,
gökten üç elma hiç düşmüyordu değil mi?
seni sevmiştim sadece, başka bir şey yoktu benim için...
gözlerinde buldum düşlerimi, yemyeşil sıcacık bakan bakışında.
bir masala inandım. sonsuz bir masal olacaktı bizim ki, hiç bir masala benzemeyen türden upuzun bir aşk masalı.
ama olmadı...
her masal mutlu sonla bitecek değil ya, bizimkide böyle bitti işte.
yorgun, kırgın, aşık...
biz muradımıza eremedik, kimse de kerevetimize çıkmadi zaten gönüllü değillermiş.ne ben prenses oldum, ne de sen kahraman...
gökten üç elmanın falanda düştüğü yokmuş,
yalanmış masallar, hepsi uydurmacaymış..