gönülden kaynağını alan hiçbir sevgi, utanç dinlemez. ' galatasaraylı olmaktan utanıyorum ' cümlesi de, takımını gönülden seven, sadece kupalar ve derbiler için yaşamayan hiçbir galatasaraylının dilinden dökülmeyecek bir cümledir. dolayısıyla başlangıcı eksiktir. iyi günde olmamalıdır sadece galatasaray taraftarı, kötü günde de takımının yanında olmalıdır.
taraftar olursun, bir takıma gönül verirsin, takım kötü gider, çok kötü gider, geç kalınmadan birşeylerin yapılmasını istersin, ama yapılmaz, gelenek derler, kanunlarımızda yok derler, ama takım her geçen gün batar..
biletler ateş pahası olur.. takım hala batar. klübün önde gelenlerinin elinden birşey gelmez.
galatasaray taraftarına soruyorum, bu durumdan utanmıyor musunuz? utanmıyor at gözlüğü ile "biz renklere aşığız" diyorsanız bu takım düzelmez arkadaş. ben size aşık kalmayın demiyorum, hobi olarak yine kalın ama bu durum yüzümüzü kızartmalı.
silik bir tanım olacak ancak; takımını sadece galibiyetlerde, uefa şampiyonluklarında seven, başarıdan başarıya koşarken kovalayan taraftar cümlesidir.
sevilen sayılan ''tutulan'' zaten takım içindeki oyuncular değil (genellikle tersi olsada) formadaki renklerdir. geçmişdir, gelecektir. takımın idaresinin yönetiminin teknik direktörlerinin oyuncularının kötü olup olmaması 'taraftarı' ilgilendirmez. elbette herkez başarı ister ancak mühim olan her zaman renkler, isim ve şanlı 'arma' dır.
doğduğumdan bu yana sıkı bir bursaspor taraftarı olan bendeniz dahi galatasaray gibi avrupa kupalarında türkiye nin adını yedi düvele başarı ile duyuran bir türk takımının varlığından gurur duyarken galatasaraylıyım deyipte dönemsel başarısızlıkların akabinde takımından utanç duyduğunu belirten taraftarların varlığından utanç duyuyorum. taraftarlık bu değil, taraf olmak bu değil!