kışa merhaba dediğimiz bu günlerde yakalandığım hastalıktır. gurbette okuyorsanız ve evde kalıyorsanız bunun üstüne bir de tek başınaysanız çok melankolik bir hal alıyor grip olmak.
yaptığım yoğun tedaviler sayesinde ilk 2 günü başarıyla atlatmış durumdayım. gribin o ilk halsiz düşüren etkisi kırılmış durumda. ancak sabah uyanmamla birlikte baş gösteren öksürük beni bu hastalıkla savaşımda bir cephemi düşürmüş durumda. "grip madem beni bırakıp gidiyorsun, bu öksürüğü neden benimle bırakıyorsun" diye iç geçirmeden yapamıyorum.
neyse ki hemen tedbirlerimi aldım. ballı zencefil kombinasyonu, mandalina tüketimiyle bünyeye verilen C vitaminleri olsun, nane-limon, adaçayı, rezene ve bilimum sıcak içilen bitki çayları olsun hepsini depoladım. şimdi yoğun bakımla birlikte pazartesi günü derse hazır olmaya çalışıyorum. durumum ders saati belli olucakmış.
biraz aspirin biraz parasetamol biraz da vitamin C (askorbik asit) içeren ve suda eriyen (bkz: afebryl) tavsiye edilir. kullananlar eğer grip ve soğuk algınlığı yeni başlarken içilirse hastalık başlamadan kesiyor diyor. bir numara grip ilacı bu olmalı kanımca. hakikaten etkili.
hoşlanmazlık anlamına gelen fransızca kökenli sözcük. aynı zamanda aileden birine bulaştı mı evin tamamına salça olmadan gitmeyen, kendisine en okkalı küfürleri ettiren hastalık.
bu grip mevsiminde bana en ufak şekilde bulaşmamasından benim için durumu sadece yalnızlığın anlaşıldığı anlar olmaktan çıkarmış, hiçbir insan evladı ile herhangi bir sosyal interaksiyona girmediğimi de hatırlatmış, yüzüme tokat gibi çarpmış olan RNA virusu.
hemaglütinin ve nöroaminidaz taşırlar biri virusu hücreye penetre eder, diğeri yayılımını sağlar. falan filan. pff.
burun akıntısına, halsizliğe, baş ağrısı, deride hassasiyet ve kas ağrılarına sebep olan hastalık.
doktorların " ilaçla bir haftad, ilaçsız 7 günde iğleşirsin " diye geyik yaparak, aslında ilaçların psikolojik olarak etki ettiğini söylemeye çalıştıkları bir durum.
şahsen ben ilaçların etkisiyle yediğim yemekten hiç tat alamıyorum. birde böyle saçmalıkları var tabi.
final haftasında beni bulan hastalık. bana aşık olan hastalık. ne kadar sevmediğimi söylesem de bir türlü peşimi bırakmıyor. final haftamı da rezil etti. sana sesleniyorum grip biz ayrı dünyalara aitiz bırak artık peşimi!
iki gün önce yakalandığım hala etkisi düşmeyen lanet bir hastalık. burun akıntısından ders dinleyememi dersin dışarı çıkarken yanına iki paket mendil almalarmı dersin her şekilde berbat bir hastalık. burnu mendille çok silince yara olmasıda cabası.
şu aralar salgını olduğunu düşündüğüm hede. şu aralar herkes grip etrafımda ve an itibariyle benimde vücuduma girip beni yataklara düşürmeye çalışıyor. hafif ateşim var gibin başım da ağrıyor, sanırım grip olucam ciddi ciddi salgın mı vardır nedir anlamadım ki.
sessiz ve kalabalık bir ortamda, baş belası haline gelen hastalıktır. çünkü sessiz ve kalabalık bir ortamda, odadaki tüm oksijen oranını bir anda çekermişçesine burun çekmek, tepki alabilir, yüz kızartabilir.
bir hafta önce "bu sefer ucuz atlattım" diye sevindiğim ama sonraki hafta feci şekilde* yakalandığım lanet hastalık. burnum kanalizasyona döndü yeter lan bsg artık.
bol bol su içilmesi tavsiye edilen, ıhlamur ve mandalina, portakal , özellikle nar ile kısa sürede kurtulunabilecek hastalıktır.
ancak şahsi kanaatim, çikolatanın da hastalık esnasında bol miktarda alınarak mutluluk hormonu ile hastayı iyileşme yolunda ilerleteceğidir.