gradiva

entry2 galeri0
    1.
  1. Pompeili bir kız ya da psikanaliz söylemindeki adıyla "Küller Altından Çıkan Aşkın Tanrıçası". rölyefi, arkeolojiyle psikanaliz ve sanatla edebiyat arasında kurulan en güzel köprülerden birini oluşturur.
    0 ...
  2. 2.
  3. Gradiva, Wilhelm Jensen adlı bir Alman yazarın 1903 yılında yazdığı bir romandır. Gradiva'nın diğer bir adı "Bir Pompei Fantezisi"'dir.

    Roman, bir arkeologla ilgili, hem bir arkeoloji çalışması kadar ayrıntılı olarak arkeoloji üzerine bilgi veriyor, hem de psikanaliz çalışması kadar da insan psikolojisi üzerine bilgiler veriyor. Burada anıların bastırılışını, bilinçdışı özlemleri, buralardan kaynaklanan hezeyan ve sanrısal boyutlara varan psikoz öncesi gerilimleri, sonra bunların düşler yoluyla insanın bilincine çıkışı ya da çıkma yolları arayışı ve bunun farkına varan insanın da bu bilinçdışı gerilimin asıl kaynağının peşinden koşma serüveni gibi yorumlayabiliriz. Yani şaşırtıcı bir psikanaliz örneğidir. Freud da bunu bir yazarın bulmasını hayranlıkla selamlamıştır sürekli olarak.*

    --spoiler--
    Romanın kahramanı, arkeolog Norbert Hanold'dur. Genç bir arkeolog. Bir gün Roma Arkeoloji Müzesi'ni gezerken orada bir rölyef görür. Bu rölyef genç bir kadını yürürken göstermektedir. Kadın olasılıkla taşların üzerinden sekerek yolun bir tarafından öbür tarafına doğru geçmektedir. Elleriyle pilili eteklerini hafifçe yukarıya doğru kaldırmıştır, ayaklarında sandalet vardır, bir ayağı tümüyle yere basmıştır, öbür ayağının parmak uçları yere dokunmaktadır ama ayağını tabanıyla topuğu zeminle neredeyse 90 derecelik bir açı oluşturacak şekilde yukarı doğru kaldırmıştır. Bu görünüm gravüre olağanüstü bir çekicilik ve gizem katmıştır.

    Genç arkeolog gravürü gördükten sonra kendisinin de uzun zaman açıklayamayacağı bir büyünün etkisine kapılır. Rölyefin bir kopyasını büyük zorluklarla elde edip evine koyar. Ama o günden sonra da yaşamı aşağı yukarı sürekli olarak bu gravürü izlemekle geçer. Büyük olasılıkla Grek kökenli bir genç kadın olduğunu düşünür. Ama sonra birdenbire Pompeili olabileceğini, soylu bir aileden geldiğini ve yağmurdan ıslanmasın diye eteklerini kaldırarak karşıdan karşıya geçmekte olduğunu varsayar. O zamana kadar tümüyle mesleğiyle ilgilenen genç arkeolog, o günden sonra garip bir şekilde, artık sokaktaki kadınların da yürüyüşlerine dikkat etmeye başlar. Dış dünyaya kapalı olan bir insan bir anda bir miktar dış dünyaya açılır gibi olur, ama bunların hiçbirinin farkında değildir. Günlerden bir gün bir düş görür; düşünde MS 79 yılında, Pompei'ye Vezüv'den çıkan küllerin yağdığı felaket günüdür; o gün tesadüfen arkeolog da Pompei'dedir. Ama olacak felaketi bilmektedir. Genç kadını görür, ardından koşar ve onu uyarır; "Buradan kaç, felaket geliyor" diye. Kadın oralı olmaz, gider tapınağın mermerleri üzerine yatar ve o dakikalarda zaten küller yağmaya başlamıştır ve kadın mermerleşir. Kan ter içinde uykusundan uyanan arkeolog, uyandığı zaman bile, neredeyse, Pompei kentindeki gürültüleri duymaya devam eder. Fakat kalktığında bakar ki cam açıktır ve çarşıdan gelen seslerdir kulağındaki gürültüler. Camı kapamak için dışarı uzanır fakat karşı kaldırımda, rölyefteki genç kadına, Gradiva'ya, -bu kadına Latince olarak "ileriye doğru giden genç kız" anlamına gelen Gradiva adını vermiştir- benzeyen bir kadın gitmektedir. Son derece uygunsuz yatak giysileri içinde sokağa çıkar, kadının ardına düşer ama kaçırır. Uygunsuz giysilerine dışarıdaki insanların alaylarına maruz kalır, geri döner, bu arayışından vazgeçer. Ama Gradiva düşüncesi kafasından çıkmaz. Alelacele üniversiteye kapsamlı bir proje sunar ve Roma'ya gitmek istediğini, Roma'da bir araştırma yapmak istediğini bildirir. Önerisi kabul olur ve yaz tatilinde alelacele Roma'ya gider.
    --spoiler--
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük