kasetlerin piyasaya sürülüş tarihinin oldukça manidar olması bu iddiayı destekleyici niteliktedir. türkiye'nin siyasi dinamiklerini ve refleksini kontrol etmek isteyen bazı yabancı ülkelerin, kendi menfaatleri doğrultusunda bu işe kalkışması olası bir durum. yılların deniz baykal'ını bir gecede süpürerek, kemal kılıçdaroğlu'nu chp'nin başına taşıyan yine benzer bir süreç oldu. chp'nin kaset skandalı sonrasında nasıl bir değişim yaşadığı ortada.
istihbarat servislerinin sonuca ulaşabilmek için hedefinde ki kişilerin duygusal ve cinsel zaaflarını sıkça kullandığını göz önünde bulundurursak, çokta yabana atılmaması gereken bir iddiadır. iddianın gerçek olması olasılığı ise türkiye'de ki istihbarat ve güvenlik zaaflarını ayrıca gözler önüne serer.
meselenin en can alıcı sorusu ise muhtemelen şudur; "mhp'nin seçim öncesi sarsılması ve yıpratılmasında ki amaç ne olabilir? ve kimlerin işine gelir?" meseleye dar açıdan bakmamak lazım.
bu da günümüzün yeni savunma mekanizması.. ne zaman siyasi bir olay patlak verip skandala dönüşse yabancıların (amerikalıların, rusların, vs..) parmağı olduğu ileri sürülüyor.. artık istisnasız olmaya başladı bu. nasıl bir psikoloji dayattırılmaya çalışılıyorsa.. tabi ki bir takım olaylarda kirli elleri mevcut. lakin, bizim içimizden çıkan kalleşlerin hiç mi suçu yoktur? hükümetin birer kukla olduğunu biliyoruz orası ayrı ama kendi cürüm ve kasıtlı sessiz saldırıları hiç mi sebep olarak öne sürülmez..
not: partiler arası danışıklı dövüş kelamlarından bahsetmiyorum burada.yoksa onlara kalsa zaten ya hükümet suçlu ya muhalefet ortası yok.. benim sorunum şu sıralar basın ve halk ile sanırım.. ve onların ileri savunma mekanizmaları ile..
