Sanırım ‘para’ kelimesi en çok bu şehrimizin üzerinde yankılanıyordur. Para, para, para... başka bir bok konuşulmayan garip bir şehir.
Paramı ssk’dan kestiler, paramı kardeşlere de böldüler, sattık parasını aldık, para aldık, para verecez oy neler edecez, para ver, para yok mu, para ne tarafta, para, para, para..
Çıldırmıştım, o neydi amk ya. Arkadaşım var, onun yanına gidip bir hafta kalmıştım. Kaldığım aile birbiriyle sabah akşam para konuşurdu, ordan kesilmiş burdan birşeyler olmuş falan bi’ acayip laflar. Çıkıp biraneye gittik, orda da para, o bi ünlü sokağı var çıktık orada da buldu bizi bu paralı cümleler, milet parkı mı ne vardı, orası iyiydi. Orada hiç para kelimesi duymadım yalan yok.
Varoş, garip bir şehir giresun, Fındığı en güzel ikinci şehir.
şehir merkezinin insanı cezbeden tek yanı dar ve yokuş sokakları. karadenizdeyim, şöyle denize karşı bir çay içeyim derseniz işiniz zor. çünkü sahil yolu yapmak için denizi doldurmuşlar. tek güzel şey yaylalar. bulutlara dokunabileceğiniz, dalından fındık yiyebileceğiniz karpostal misali köyleri var. yaylalara çıkmadan giresun' dan giderseniz çok şey kaybedersiniz.
2 sene kaldım burada. Gazi caddesi falan trafiğe açıktı o zamanlar. Karadeniz'de insanları yobaz olmayan tek yer. Gerçi Giresunlular biraz kaypak oluyorlar ama Samsun, Rize, Trabzon insanının yanında Elmas gibiler.
taşbaşı, zübeyde hanım parkı, özgürlük yolu, taskent...
benim dönemimde sağlam bi seattle tayfası vardı. bi şehri küçüklüğü ve gezilecek yerleri ile değerlendirmeyin. değerli insanları vardı. ölçüt bu olsun.
20 senem orda geçti.
10 yıldır da görmedim.
yaşı da ele verdik süper oldu.