doğu bloku ülkelerinde çıkan ''hangi futbolcu daha büyüktür?'' karşılaştırmasının altında futbol topunun bomba sanıldığı amerika'dan ve ingiltere'den oy almış futbolcudur. bu ülkelerde alex de souza ismi büyük ihtimalle ispanyol kökenli göçmenlerden birinin adı olarak bilinmektedir. kıstas olarak bakılan istatistiklere dönersek türkiye'ye gelmiş en iyi yabancı futbolcu youssouf fofana'dır. kendisi karşıyaka forması altında 3 maçta 4 gol atıp ülkemizden ayrılmıştır. 1.33 gol ortalaması yani. yazık lan bana, nelere seviniyorum. *
--spoiler--
Romania's Gheorghe Hagi and Hristo Stoichkov of Bulgaria are widely regarded as their respective country's finest all-time footballers. That is not where the parity ends. They were born in Eastern Europe, in neighbouring countries, just one year and three days apart, and both radiated for esteemed clubs and on the most prestigious stage of all at the FIFA World Cup
--spoiler--
stoyçkovla karşılaştırılmış topçu. neden olarak da diyor ki ikisi de doğu avrupa'da komşu ülkelerde doğmuş topçular ve ülkelerinin yetiştirdiği tüm zamanların en iyi topçuları.
hayır anlamadığım nokta şu, sanki a.k.'mun sitesi mozambikçe falan yazıyor. bildiğin ingilizce ulan işte, elini sallasan anlayana çarpıyor. bak salladım elimi mesela burda da çarptı birine. *
eh be aslan parçası, ingilizce bilmiyorsun anladık.
ayar arsızısın onu da anladık. ama yabancı dilinin türkçe olmasını anlamadık.
"çakma maradona" şeklinde dalga geçtiğini sananların aslında yücelttiği futbolcu. maradona futbolun tanrısı ise onun çakması olmak bile onur vericidir. bazıları gibi türkiye liginde kral, avrupa'da kedi kesilmemiştir. yaptığı istatistiklerin çoğu madrid, barca, arsenal, milan, juventus'tan gelmiştir. çaykur rize veya pendikspor gibi takımlardan değil. o yüzden önce efsane ile kestaneyi ayırt edelim.
futboldan anlayan anlamayan herkesin hakkında yorum yaptığı eski futbolcu...
stoyçkovdan daha iyiyse ekime, roberto carlos'tan kötüyse skime kadar yolu var... keza diğerlerinin de öyle...
hiç mi işiniz gücünüz yok lan sizin, dağılın bakayım!
tek başına bi sürü kupa almış adamdır. nasıl bir alıştır bu arkadaş.
uefa'ya göre avrupa'nın 28. si efsane. ortalama üstü topçu. tek avantajı romen olmasıdır. kendi coğrafyasından çıkan en iyi futbol değeridir. fifa 100'de nasıl ki türkiye'den emre belözğlu, nijerya'dan jay jay okocha ve japonya'dan hidetoshi nakata varsa romanya'dan da bu vardır. hepsi o kadar.
fenerbahçelilerin 2008 yılında takımlarını, galatasaray'ın 90'lı yıllarıyla kıyaslamasına sebep olan futbol mucizesi. aradan geçen süre 10 yıla yaklaşıyor neredeyse. biliyorum çok eksi alacak ama şunu demeden geçemeyeceğim:
takımınızı kıyasladığınız zaman kadar geridesiniz. malum kupalar da cabası!
şimdi gıcıklık olsun diye demiyorum, hakkaten yerinizde olmak istemezdim.
stoichkov gibi barcelonada dokturmus bir futbolcunun dunya vitrinindeki kalitesinden bihaber bunyelerin hagi ile stoichkov'un fakir dogu blogundan cikmasindan yola cikarak karsilastirma ezikligi sunma cabasini gosteren bir futbolcudur bu adam. cakma maradona imis, hagi sana kirk metreden bir cakar, o istatistikleri ne yapacagini sasirirsin...
94 amerika dünya kupasında oynadığı futbol, attığı ve attırdığı gollerle dünya futbolunun efsaneleri arasına adını yazdıran rumen futbolcu. yıldızlaştığı bu turnuvadan hemen sonra barcelona'ya transfer olmuş ne var ki romario'lu, stoichkov'lu, koeman'lı prosinecki'li kadroda beklenen başarıyı biraz da kendisini istemeyen cruyff yüzünden gösterememiştir.
bazı şuursuzların alex de souza ile karşılaştırdıkları futbolcu. futboldan biraz anlayanlar hagi ile karşılaştırılacak futbolcuların george best, eric cantona, diego armando maradona gibi oyuncular olduğunu bilirler.
alex vs. gibi adamlar ise ancak hagi gibi adamların uzağa giden toplarını yakalayıp ustalarına verirler.
"ama bizim uefa kupamız var" hareketinin efsanesi, yani pabucumun efsanesi, türkiye'ye gelen her yıldızı bu bu çirkef elemanla kıyaslarlar bi de. (bkz: edep ya hu)
nedense fenerbahçeli dostlarımızın, uyanır uyanmaz, daha yüzünü yıkayıp kahvesini içmeden, bilgisayar başına geçip adını andığı futbolcudur. ilginç di mi lan? acaba...
Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği'nin (FIFA) 100. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen organizasyonda 'Dünyanın Yaşayan En Büyük 100 Futbolcusu' listesinde yer alan topçu. kim yok acaba?*
bizim daha kısa pantolonlardan yeni kurtulduğumuz, tasoları tarihin tozlu rafları arasına bıraktığımız yıllardan bir yıl, fenerbahçe dört yıldır rakibine kaptırdığı şampiyonluk kupasını, o sene nihayet müzesine götürmüştü. okullar kapanıyor, biz de başka bir mahalleye taşınıyorduk. üstelik hagi bırakıyordu.
mahallenin tozlu kaldırımlarında sıkıntıyla, bir de başka semte taşınmanın verdiği mutsuzlukla, çocuklarla öyle boş boş oturuyorduk. sanki eski sevgiliye son bir kez sarılmak gibi, son bir kez yukarı mahallenin çocuklarıyla maç yapmaya gitmiştik. tam o sıralar galatasaray, trabzonspor'la oynuyor. üstelik hagi bırakıyordu.
toprak sahada son maçımız başladı, durumumuz pek iyi değildi. maç yaparken kendi spikerliği yapan veletler olarak yukarı mahallenin bekıım'ları ve zidaann'larından yedikçe yiyorduk. sadece takımımızda kemalettin şentürk olan erdal, rakip takımla ikili mücadelelere gidiyor ve senkronu bozduruyordu. "del piero bir çalım! bir çalım daha ! del piero.. del .. de .. de.. (ikili mücadeleye giriyor) ... ve kemalettin topu söktü aldı! dalga dalga geliyor bahariye united!" diye semptomatik tespitlerde bulunuyordu.
velhasıl ronaldooo'lar bizim kalemize yuvarladıkça, biz adeta birer tarık daşgün oluyorduk meşin yuvarlakla. onlar "perfecto" dedikçe biz "kısfmet" diyorduk. yukarı mahalle resmen ağzımıza sıçıyor, üstelik hagi bırakıyordu.
neden sonra yediğimiz on sentilyonuncu golden sonra topu ağlarımızdan çıkaran hayrettin demirbaş'ın yanına gidip, "ver ver! şimdi başlıyoruz!" gibi gereksiz bir çıkış yaptım.
kenarda duran mahallemizin on üç yaşlarında ki gülyüzlü dilberlerinin alaylarına aldırmadan topla ilerlemeye başladım.
pek sevmezdim öyle bir futbolcu adıyla anılmayı, söylemeyi, o yüzden ismimle devam ettim:
"chaotic gidiyor! gattuso'yu yatırdı, karşısında r.carlos var. aman allahım o ne çalım!"
devam ediyordum topla beraber...
"karşısında maldini var, vuracak gibi yaptı, vurmadı!"
devam ediyordum topla beraber...
ufaktım, ama bir derdim vardı, gidiyorduk ama içimde bir şeyler ukte kalmıştı, kahraman değildim, ama milyonlarca apoletim vardı, gözlerimi kapadım. orta sahayı birazcık geçtim. bütün gücümle, ama bütün gücüm, hırsım, isteğim, aşkımla vurdum topa.
top gidiyordu, biz gidiyorduk, arkadaşlar gidiyordu, top gidiyordu, çocukluğum gidiyordu, şampiyonluk gidiyordu, üstelik hagi gidiyordu!
o topun havada süzülüşü öyle kısa sürmedi, saatler, aylar, yıllar aldı.
kasiyyas'ın tüm çabalarına rağmen iki direğin çakıştığı noktadaki örümcek ağlarını aldı.
ağzımdan iki hece, dört harf döküldü: "hagi... hagi'nin golü!"
golden sonra maça devam edemedik, oraya yakın bir kahvehaneye gidip o son maçı izledik dolu dolu olan gözlerimizle. kahveci de bize o günün şerefine gazoz hediye etmişti. biz gazozlarımızı hagi'nin şerefine içerken şunu anladık:
"bir çocuk bir mucize yapmak isterse önce kendi, sonra hagi olmalıdır."
sahadaki bütün hırsı, hırçınlığına rağmen gol attıktan sonraki bembeyaz gülümsemesi için, bize mucizelere inanma gücü verdiği için ve en çok da süperkahramanların gerçekten var olduğuna inandırabildiği için: "ne büyüksün hagi, ne büyüksün!"
galatasaraylı onu yabancı uyruklu bir metin oktay olarak gördü. 10'un formasını taşıdı. onun gibi o da profesyonel değildi, amatör bir ruhla oynadı, oynattı. oynadığı yıllarda galatasaray'a en başarılı dönemini yaşattı. keza şahsi kariyerinde de en önemli başarıları galatasaray forması altında yaşadı.
futbolu bıraktı gitti belki ama hala adı sık sık anılır. Türkiye'ye gelen her yabancı futbolcu Hagi ile kıyaslanır. onun ayarında olup olmadığı tartışılır. HAgi Türk futbolunda bir ekoldür.
arda'nın trabzonspor'a attığı golü yorumlayan rıdvan dilmen'in "arda orada orta yaptı, zaten oradan kaleye şut çekebilecek tek futbolcu hagi'dir" diyerek bir anda kalbin cızırdayıp, tüylerin diken diken olmasına sebebiyet veren türkiye'ye gelen en iyi yabancı futbolcu.