olup bitmiş olayları içinde barındırmış olsa da aslında pek de geçmiş değildir çünkü yaşanan birçok olayın etkisi şimdiyi ve geleceği şekillendirir. Olayları ve sonuçları değiştirememek konusunda geçmiş gitmiştir, yapacak bir şey yoktur. Değiştirmek imkansızdır onu ancak domino taşı gibi geleceği de etkiler. Bundan dolayı daima bir ayağımız geçmişte bir ayağımız gelecektedir. Bir türlü şimdiye iki ayağımız ile basamayız ve anda kalamayız. Geçmiş geçmişte kalmaz. Onun gölgesi peşimizden ayrılmaz bir türlü, evet.
Tuhaf... Öyle bir an gelir ki geriye dönüp bakarsın hayatına, geçmişin derinliklerine gidersin. Geçmişindeki insanlara, gidenlere ve hala kalanlara sakince bakarsın. Onlardan bazıları çok uzun süre hayatında kalmış, bazılarının farkına bile varmamışsın. Geçmişe baktığında ne kadar doğru ve adil olmaya çalışsan da farkında olmadan, bazen de isteyerek birinin kalbini kırdığını fark edersin. Gözlerini kapatır ve utanırsın. Artık bazı insanlarla mutluluğunu paylaşmak istersin, ama istemezler. Halbuki, bir zamanlar bunun için hayatını feda edebilecek insanlar vardı, ama sen istememiştin. Bazı zamanlar ağlamak istersin, yalnız başına değil. Sana yakın olduğunu düşündüğün birinin yanında, ama o insanlar gözlerinin doluşunu görünce "ağlama, sen güçlüsün" derler. Ağlamayı zayıflık olarak nitelendirirler. Halbuki, bunu sadece rahatlamak için istersin. Çok garip.. Geçmişe baktığında anlıyorsun ki, çevrendeki insanların çoğu sana yalan söylemiş ve bazıları bu yalanı gözlerinin içine bakarak söylemekten çekinmemiş. Garip, evet.. geçmişe bakarak anlıyorsun ki, "insanları tanıyorum" düşüncesi seni ne kadar yanıltmış. "Ömür boyu yanımda olacak" dediğin insanlar zamanla uzaklaşırken, hayatında geçici kalacaklarını sandığın insanlar hâlâ seninle.