gerçek teninin haritasında bulduğum kentti.
uzakta duran,gitmesemde görmesemde benim olan o kentti...
akşamları zifiri karanlıkta bi sokak lambasının olmamasıydı.
yokluğunun uçsuz bucaksız bi çöle döndüğü odamda,duvarımda asılı bi tabloydu.
gittikçe silikleşen silüetimdi...
aynada görmek istemediğim o kadındı...
gerçek sendin.
önce gelsin diye,sonra kalsın diye şimdi de dinsin diye acısı,
dualar ettiğim o adamdı...
gerçek sendin.
gerçek bendim.
gerçek yitip gidenimdi...
gerçek gerçekten ve yalnızca gidenindi...
bazen kıpkırmızı koca bir ışık gibi karşımızda durduğu halde göremediğimiz, görmek istemediğimiz.. sonra küçük bir şimşek çakmasıyla kısacık bir an tüm çıplaklığıyla karşımızda duran ve o beklenmedik zamanda görüldüğü an insanın kalbini buz gibi yapan, sıkıştıran, korkutan. nasıl olup da herkesin gördüğünü, bildiğini görememiş olduğunu anlayamamanın verdiği rahatsızlık hissi.
ilk başlarda hep acıtan, sonra alışılan...
kişinin kendi içinde itiraflarıdır.
dile getiremediği bazen, bazende inandıramadıklarıdır.doğruyla paralel gider genelde..ama tek doğru yoktur kanımca hayatta.