akbank sanat'da geçen yıllarda birkaç felsefe semineri olmuştu, taksim istiklal caddesinde, bende ferda keskin'nin michel foucault seminerine gitmiştim, gerçekten ufuk açıcı seminerler idi. buraya da ömer albayrak'ın hegel seminerini alıyorum. özellikle hegel felsefesiinin ortaya çıkış koşullarını ve o dönem avrupa resmini güzel veriyor. yoksa hegel bir seminerde anlaşabilecek bir felsefeci değil tabii ki, iyi seyirler.
idealistler arasında en ne dediğini bilen kişidir. hegele salak demek bayağı bir bir şey bilmemek olur. esas salak geri zekalı varsa o da descartes denen mal ve kant denen sığıdır. platon denen orospu çocuğunu da hiç sevmiyorum ben.
Diyalektik mantık sahibi kişiliktir. Yanlış hatırlamıyorsam 40 yaş civarında kasaplıktan yazarlığa sonra profluğa geçiş yapmış sonra evlenip boşanmış ve kasaplığa geri dönmüştür.
Bu eleştirileri yapanların kaçının Hegel metni okuduklarını, okudularsa da birinci elden, yani Almanca'dan okuyup okumadıklarını, merak ediyorum. ilber Ortaylı ya da Celal Şengör ağzıyla bu işler olmuyor. Yukarıda gördüğüm hiçbir entryde "salak lan bu ne yapmış mk" dışında hiçbir felsefi-bilimsel yorum göremedim. Bu şekilde eleştiri yapacak arkadaş varsa da buyurun tartışalım diyorum.
almanya'nın başına gelen en iyi, dünyanın başına gelen en kötü filozoftur kendisi. yalnız bunun zaman anlayışına katıldığımı fark edince dakikalarca kendime gelemedim. çünkü ona göre, müspet anlamda zaman söz konusu olduğunda, "yalnızca şu an vardır, önce ve sonra var değildir, fakat somut şu an, geçmişin bir sonucudur ve geleceğe gebedir. dolayısıyla şu an aslında ebediyettir". çaldın kalbimi hegelcim bir "an" için.
Descartes bunun yanında melek kalır. Hegel yüzünden insan aklı tanrılaştırıldı. Bu adam yüzünden metafiziğin bir çöplük olarak görülmesinin önü açıldı. Hakkımı helal etmiyorum.
Zaten var ya, insanlık tarihini yaratıcı dışında hemen her şeyin tanrılaştığı bir tarih olarak okuyabilirsiniz.
Kendisi önceleri evinin altında bulunan kasap dükkanında kasaplık mesleğini icra ederken biri vasıtasıyla kitap okumaya başlıyor ve bilgiye olan açlığını farkedip daha çok okuması yanı sıra aynı zamanda yazmaya da başlıyor. Kasapların birleşip yayınlamak istedikleri bir yazıyı yazarak tanınan hegel kısa süre sonra şehre gidip eğitim almak için üniversite hayatına giriyor ve başarılı bir şekilde Prof'luğa kadar ilerliyor. Okuduğu bölümün Başkan'ı olan hegel bu sırada kısa süren bir evlilik yapıyor ve öğretim hayatına atılıyor. Bir yandan kitaplarını yazmaya devam ediyor. Daha sonra yüksek yüksek tepelere çalınca köyünü özlüyor ve alıyor varını yoğunu eski işine dönüyor. Şahsen saygımı kazanmış bir insandır.
Alman filozoflarından birini okuyabilmek için,diğer alman filozoflarından hemen hemen hepsini okumuş olmak gerekiyor. Sadece alman filozoflar olsa iyi.
dili ağır ve okunması sıkıcı bir filozoftur. ama tez-antitez-sentez, rasyonalizm, mantık, tarih, efendi köle diyalektiği gibi konularla oldukça aydınlatandır.
E hegel, mistik şeylere yer verseydi öznel din ve nesnel din ile, kant'ın mistik olanla doldurduğu boşluğu onu aşarak doldurabilir miydi?
Bundan başka, tıpkı kant'ın saf aklın eleştirisi'nin üçüncü bölümünde yani teolojik konuşmalarında doğrudan varlık hususuna ilişkin asıl ve etraflı düşüncelerini beyan ettiği gibi hegel de varlık bağlamında En asli fikirlerini din felsefesine ilişkin derslerinde ifade etmiştir.
Hegel kendisini bile anlayamazken,onu anlamak için hakkında bazı öneriler verilmesi en az adamın ismi kadar gülünçtür. Gidin trendeki kızı okuyun ya da elif şafak.
diyalektik yöntemi kullanan ilk filozoflardan. diyalektik ilerde karl marks, engels gibi filozofları da etkileyecektir.
fakat onun diyalektiği ideacı bir temeldedir. karl marks ve engels diyalektiği materyalist bir temele oturtarak diyalektik materyalizmi kurmuşlardır. hegel'den etkilenmiş olmalarına rağmen, hegel'in ideacı anlayışını sık sık eleştireceklerdir.