aşağıda özetlenen harika konuşmayı yapmış olan amerikalı stand-up komedyeni:
amerika için söyledikleri, her ülke için geçerli olabilir. .
--alıntı--
'zırva' bizleri bir ulus olarak birleştiren çimentodur .
- özgürlükler diyarı.
- cesurların vatanı.
- amerikan rüyası.
- tüm insanlar eşittir.
- adalet ayrımcı değildir.
- basın özgürdür.
- oylarınız değerlidir.
- iş dünyası dürüsttür.
- iyilik yapan iyilik kazanır.
- polis sizin tarafınızdadır.
- tanrı sizi gözetiyor.
- yaşam standartlarınız asla düşmeyecek.
- ve herşey güzel olacak.
bunların her birinin, şöyle ya da böyle olmadığı kanıtlanabilir, ancak biz bunlara inanırız. çünkü bunlar çocukluğumuzdan beri kafamıza kazınmıştır. onların yaptığı budur, böyle bir araçla beyinlerine kazırlar. çünkü bilirler ki çocuklar bu denli karmaşık fikirlere karşı entellektüel bir savunma geliştirebilmek için henüz çok küçüktürler. ve yine bilirler ki belli bir yaşa kadar çocukları aileleri onlara ne söylerse inanırlar ve bunun bir sonucu olarak çocuklar hiçbir zaman bir şeyleri sorgulamayı öğrenemezler.
- çocukları okutmak önemli değildir. okumak isteyen çocuk okur. okumayı öğrenmek isteyen çocuk okumayı öğrenir. öğretilmesi asıl önemli olan şey, çocukların okuduklarını sorgulamasıdır. çocuklara her şeyi sorgulamaları gerektiği öğretilmeli. okudukları her şeyi, duydukları her şeyi sorgulamaları. çocuklara otoriteyi sorgulamaları gerektiği öğretilmeli. ebeveynler çocuklara otoriteyi sorgulamayı asla öğretmezler. çünkü ebeveynlerin kendileri zaten otorite figürleridir .
- ulusal gurur konusunu hiç anlayamadım, etnik gururu hiç anlayamadım .. ve bir türlü anlayamadım; çünkü biliyordum ki "irlandalı olmaktan gurur duyuyorum" rozeti satan adamlar, evet, aynı adamlar cristof colomb gününde "italyan olmaktan gurur duyuyorum" rozeti satıyorlardı. ardından siyahi gururu ya da porto rikolu gururu geldi. bu yüzden ulusal ya da etnik gururu hiç anlayamadım.
çünkü bana göre gurur, kendi başınıza bir şeye ulaşarak ya da başararak kazanılan şeydir, "kazara doğarak" gerçekleşen bir şey değil.
- bugün dünya'da ikiyüz ülke var. bu insanlar gerçekten samimi olarak, tanrının oturup en sevdiklerini seçtiğine mi inanıyorlar? bunu neden yapsın ki? neden tanrının bir en sevdiği ülkesi olsun ki? ayrıca bu ülke neden amerika olsun ki? boş hezeyanlar bunlar, boş hezeyanlar .
- eğer insanlar "tanrı amerikayı kutsasın" demek istiyorlarsa, bu kendi bilecekleri iş, bana ne?! ama benim anlamadığım şu; eğer "tanrı amerikayı kutsasın" diyorlarsa, bu tanrıya inandıklarını gösterir. ve eğer inanıyorlarsa, tanrının herkesi eşit sevdiğini duymuş olmaları gerekir .
"Bu ülkede duyduğumuz tek şey sahip olduğumuz farklar. Bütün medyanın ve tüm politikacıların sürekli bahsettikleri şey bu. Bizi birbirimizden ayıran, birbirimizden farklı kılan şeylerden bahsediyorlar.
Egemen sınıf işlerini her toplumda bu şekilde yürütür. Kendi sınıflarından olmayan insanları bölerler. Orta ve alt gelir grubunun sürekli birbirleriyle kavga etmesini sağlarlar ki onlar, yani zengin sınıf, ülkedeki tüm parayı yönetebilsin. Çok basit bir mantığı olmakla birlikte, çok etkili bir yöntem.
Görüyorsunuz, farklı olan ne varsa, ondan bahsediyorlar: ırk, din, etnik ve milli köken, meslekler, gelir, eğitim, sosyal statü, cinsel tercihler, bizim üzerinde ihtilafa düşüp kavgaya tutuşacağımız her ne varsa ondan konuşuyorlar ki onlar o arada bankaya gitmeyi sürdürebilsin...
Ben bu ülkedeki ekonomik ve sosyal sınıfları nasıl tanımlıyorum biliyor musunuz? Üst sınıf tüm parayı kendine saklar, hiç vergi ödemez. Orta sınıf tüm vergiyi öder, tüm işi yapar. Fakirlerse sadece orta sınıfı korkutmak için vardır. Orta sınıfın işe devamını sağlamak için..."
(Sistemin Kölesi Olmayın'dan)
Sanırım sadece alelade bir komedyen değil "aşmış" bir bilge düşünür de bu abimiz...
sanki kendi ülkesi Amerika'dan değil Türkiye'den bahsediyor değil mi dostlar? Yoksa küçük amerika'dan mı demeliydim?
ölümü ile beni üzmekten kahreden amerikan stand-upçı. "güldürürken düşündüren" bir kara mizah ustasıydı, nitekim zeitgeist'te you're all diseased şovunun religion isimli bölümü kullanılmıştır. bölümün orjinal şovdaki hali:
2008 yazında vefat etmiş olan tüm zamanalrın en iyi ikinci komedyeni seçilen muhteşem insan.
Stand-up şovlarından birinden küçük bir parça:
'...Bir de, bir grup polisin bir zencinin poposuna masa lambası sokup adamı hastanelik ettikleri için tutuklandıktan sonra, polisin çıkıp 'Hassasiyet Eğitimi' vereceklerini söylemelerinden de çok sıkıldım.
Bak, insanların poposuna masa lambası sokmamak gerektiğini öğrenmek için eğitime ihtiyaç duyuyorsan, polis olmak için fazla hastasın demektir. Yada belki de değilsindir. Tam yerindesindir. Bilinmez, değil mi?
Ne yapmaları lazım biliyor musunuz? Polislik için iki ön koşul koymalılar. 'Zeki olmak' ve 'Adam olmak'. Hiç belli olmaz, belki herşey düzelir, çünkü şimdiye kadar bunu yapmadıkları belli.
Hiç kimse poposunda bir yumruktan büyük ve bir dildodan daha az sevecen birşeyi hak etmez, tamam mı? Kural bu olsun.
Neyse, sırada başkanımız var. Bill Jeff. Clitn. Ben ona Clinton demiyorum. Clit'n diyorum. Clinton, evet, Clinton JFK'yı severdi değil mi? John F. Kennedy onun kahramanıydı. Hep onun gibi olmak isterdi.
JF'ya zamanında 'Camelot' derlerdi, ama aslında 'Cum-a-lot' deseler daha iyi olurdu, çünkü az çapkın değildi. Halbuki Clinton? Clinton'ın hiç öyle bir durumu olmadı, az masaya, az elbiseye.. Çok bir şey çıkmadı.
Ayrıca JFK büyük adamdı, Marilyn Monroe'yu tavlamıştı. Clinton ise pipisini bir stajyere gösterdi. Burda ciddi bir düşüş var, ne dersiniz?