keşke ilk sezon hiç bitmeseydi, hiç star tv'ye geçmeseydi...
başlamadan önce tv'de dönen tanıtımlarından dolayı hayli merak etmiştim diziyi. ilk bölümünden sonra da kaygılar içerisindeydim. şöyle ki beğendiğim hiçbir dizi dikiş tutturamıyordu. bu yüzden pek dizi takip etmezdim. hatta gece gündüz diye bir polisiye dizi vardı yine kanal d'de. takip etmişliğim dizinin kalitesinden değildi, bilmiyorum nedensiz sevmiştim* dizi erkenden öyle dandik bir final yaptı ki, inanılmaz sinirlenmiştim. velhasıl kelam o diziden sonra geniş aile'ye kadar hiçbir dizi takip etmedim. geniş aile'ye gelecek olursak; kendi açımdan diziye öyle ısınmıştım ki, her gün yeni bölümü çıksın istiyordum. kötü bir karakter olan bilal'i öyle sevmiştim ki, mizahi kalite bakımından o muazzam olan repliklerini ben söylemişim gibi böbürleniyordum. her karakteri benimsemek mümkündü yani. dizi de tutunca artık, arkadaşlarla geyiğini yapmak hobi olmuştu aramızda. sonra efendim ilk sezon geldi geçti, cevo askere gitti, geldi, dizi star tv'ye transfer oldu derken senaryo -108 bölüm dile kolay- yaratıcılık sıkıntısı çekti ve kalem tükenmeye başladı. artık tadında bırakmak lazım geldiği için son sezonu takip etmedim ve son olarak final bölümüyle defter kapanmış oldu.
şimdi sanıyorum hafta içi her gün ilk sezon bölümleri tekrar yayınlanıyor. keşke şu an izlediğimiz, dizinin yeni bölümleri olsaymış diyerek takip ediyoruz zevkle. replikleri hatırlıyoruz, öyle gülüyorum ki bazı sahnelere; acaba bölüm ilk yayınlandığında da böyle gülüyor muydum diye düşünüyorum. neyse ya ooo ne yazmışım yuh.
şöyle noktalayalım, "geniş aile diye bir dizi vardı..."
bittiği gün ağladım lan ağladım işte , bir damla sadece. ben de bilmiyorum mal mıyım neyim aga.
işler güçler ve leyla ile mecnun de yavaş yavaş sıkmaya başlama sinyalleri verdi. eh tekrarları ile idare ederiz artık.
hala bu dizi kadar güldüren bir dizi yok. gülmekten diğer espriyi kaçırırdık izlerken, o yüzden her bölümünü en az iki kere izlemişimdir. ulvi'yi, koyu bilal'i, keçe kardeşler'i, devir abi'yi özledim lan...
senaristlerinin aynı zamanda çizer olması, diziyi çok komik kılan unsurudur. Kamuran Süner ve cüneyt inay diziyi gerçekten inanılmaz komik hale getirmişler. hiç bitmemesini isterdim ama ne yazık ki 2. sezondan itibaren konu epey değişti ve bitirmek zorunda kaldılar.
bu dizinin en garip özelliği senaryosu. komik olması değil, aslında senaristi garip. senaristi cüneyt inay diziyi tek başına yazıyor başından sonuna, buraya kadar normal. ama kendisi yazarken samimi olduğu bir arkadaşının daha adını yazdırıyor senaryoya kamuran süner. işte bu çok anormal, herkes diziyi ikisi yazıyor diye biliyor ama öyle değil. tabi bir şeyler oluyor yollar ayrılıyor, jenerikte cüneyt inay'ın ismi tek kalıyor ama herkes yine iki kişi biliyor. işte bunun sebebi türkiye'deki yetersiz menajerlik sistemi, cüneyt inay'ın bir menajeri olsa böyle bir şey yapmazdı,geniş aile gibi bir dizi yazıyorsun ve saf gibi arkadaşınında isminin senaryoya yazdırıyorsun... buna manajer müsaade etmez, etmesin diye zaten para ödersin menajere.
güzel diziydi amma 1.sezonda ki keyfi veremedi. Halit akçatepe sağlık sorunları yüzünden diziden ayrılmıştı.* Onun etkisi büyük olmalı. 2.sezonda Zeynep karakteri yeterince çekici gelmedi. Sonra Cevahir ve bilal'in evlenmeleri zaten çatışmayı da diziyi de bitirdi.
evlilik olayları olmasaydı keyifle izlenen tek diziydi. yaz dizisi olarak piyasaya çıkmasına rağmen alınan olumlu eleştiriler sonucunda yayın hayatı epey uzun olmuştur. ah olsa da izlesek.
türkiye'de komedide çığır açmış dizidir. kullandığı farklı dil ve absürtlükleri ile yeni bir akım başlatmıştır. onu takiben leyla ile mecnun, işler güçlergibi işler gelmiştir. evet bu türün daha önce de kaygısızlar, yedi numara gibi önemli temsilcileri vardı fakat geniş aile yeniden daha güçlü bir şekilde canlandırmıştır bu türü. dikkat edilirse son dönemde bu tarzdan olmayan dizilere burun kıvırılmakta. gülse birsel'in yazdığı yalan dünya bile olsa söz konusu dizi.