30. bölümde cevahir ve şükufe fotoğraf çekinirken ve dizinin sonunda çalan enstrümental şarkı dikkat çekmektedir lakin dağ taş aranmış yine de ismi cismi bulunmamıştır. *
her ne kadar bu hafta komiklik gıdamızı tam alamasak da yinede acıtasyon ve komediyi ustaca harman edip bazı sahnelerde yarmıştır bizi (bkz: cevahirin içine boşaltın huniynen)o sarı yağmurluk lu adamlar da kurtlar vadisinde karahanlının ölümündeki sahneye mi gönderme yaptı yoksa ben mi evham yaptım ?
ulvi nin sakalla kamyon altında yatması zeki metine, yoldan amele toplayan kamyona ulviyi seçmemesi de kemal sunalın filmlerine gönderme yapmıştır. kan satan adamlar hakkında da yargı verirken oldukça sert " annemi emerken ısırıp kan aldım" benzeri bir lafla alçaklıkları mizahi sekilde göstermiştir. en sonda tam duygusala bağlamışken cevahirin "benim önceki bir şiirime benziyor ama gene de olsun komşu kızı" ile gülümsemelere sebep olmuş iddia ediyorum ki güncel en kaliteli dizi.
bu hafta yarısından çoğu flashback girmiştir ve hepside yarmıştır. özelllikle mürsel ilk defa nazan'ı sevdiğini cevahir'e söylemeye karar veririken ki monoloğu süperdi.
mürsel: en iyisi gideyim cevahir'e bacını seviyorum diyeyim. yok bacını demeyeyim kışkırtıcı olur. amaan ne olacak sanki ananı mı seviyorum diyorum.
kan verirken bayılan koyu bilal'in küçüklüğünü hatırlaması, küçük cevahir'in "kızların pipisi yokmuş olm şoktayım lan, senin külodunu yırtarım vs." demesi, ulvisiyle, mürseliyle, flashbackleriyle yarım yarım yarmıştır.
(bkz: biz büyüdük ve kirlendi dünya)
dramatik konuların pek bir eğreti durduğu dizi. cevahir in hastane görüntüleri , ağlamalar sızlamalar nedense bu diziye pek yakışmadığı gibi inandırıcı da durmuyor.
kasten mi yapılmıştır bilemiyorum ama 9 şubat 2010'da yayınlanan 31. bölümde zekai'nin ortaokul yıllarında çatal çatal olan sesi (bkz: ergen boru sesi) iyi bir detaydı.
> eskiden bel altına pek girmeyen bir diziyken son bölümlerde oldukça sık girmeye başlamıştır.
> eski bölümlerinde hiçbir olay sonuçsuz kalmazken, son bölümlere doğru olaylar bitirilmeden dizi bitirilmekte ve izleyicide merak uyandırma taktiğine başvurulmaktadır.
bütün bunlar, özgün bir biçeme sahip olan bu diziyi sıradanlık uçurumunun eşiğine getirmiştir. dizinin acilen kendi grubunda birkaç ünite kan bulması gerekiyor.
hiçbir yapım, sanat eseri, siyaset vs. sürekli övülmemelidir. dünyanın en kusursuz dokunmuş halısında bile mutlaka ufacık da olsa bir hata vardır. eğer bu hatayı görmezden gelirsek ve eleştirmezsek o halıyı dokuyan kişi ileride dokuduğu halılarda aynı hatayı daha büyük bir boyutta tekrarlayabilir.
her bölüm bir damla bile olsa kan kaybediyorsa bu dizi, bunun en büyük sebeplerinden biri ölümüne yapılan övgülerdir.
olumsuz yanlarıyla eleştirilmesi gereken dizidir.
-
ek: yahu ben de "kötü bir dizidir." demiyorum ki. eksiklerini görmezsek ve sürekli olumlu yanlarını burada belirtirsek nasıl daha da güzel bir dizi olur? en beğenilen meyveden bile kurt çıkar. çünkü kurt meyve ayırt etmez. biz ise sadece o mevyeyi yemeye bakarsak, meyvenin kurtlanmaması için gerekenleri yapmazsak -hele ki meyve incir kadar tatlıysa- bir çuval inciri berbat etmiş olmaz mıyız?