Öperek uyandırdım bu sabah ayrılığı.
Fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım.
Kırmızı mavi ekoseli yalnızlığımı serdim masaya.
Manzaraysa ayrılığa sıfır! işte her şey hazır..
Acılarımla iki lafın belini kırdık.
yokluğunda bir kuş sütü eksik..
Yalnızlığım ve ben; seni çok bekledik...
--spoiler--
Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın
Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın
--spoiler--
(bkz: ümit yaşar oğuzcan)
aşkımız bir yalanmış yalanmış yaşananlar,
yaşadık bir yalanı aylarca gerçek diye,
yalanmış bütün sözler yalanmış yazılanlar,
dinledik heyecanla okuduk gerçek diye.
Düşler ve tarih inilecek son istasyon
Burdayım işte güzel bir yanlıştayım şimdi
Beklemesini bilmiyor acelesi olan ve nedense
Çekip gidiyorlar, kalanlar o kadar azız ki
O kadar azız ki mutluluk bile bizden çok
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne de ak örtüde elmaların
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolaşan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
1961 yazı ortalarındaki Küba'nın resmini yapabilir misin?
Çok şükür çok şükür bugünü de gördüm
ölsem gam yemem gayrının resmini yapabilir misin üstad?
Ne güzeldin, uzayan hep uzayan ellerin vardı
Bütün çocukların ağzıyla konuşur gibiydin
Gözlerinden bir gül çıkarıp atamasan da
Her bakışın bir gül dolgunluğuyla açardı
Bunun için hiç uçurumlara yürümedin, denizleri bilmedin
Duraklarda hep kendini bekledin
Herkesin indiği otobüslere bindin usulca