Bak bi geliyom de, eve perde de bakarız, çocuğa ayakkabı da, işten dönerken Bim'den yoğurt da alırım söz, yıllar sonra belli mi olur Ayvalık' tan sade küçük bi yazlık da alırız, ya da Karasu' dan alırız Ayvalık çok pahalıdır, diyorum ya sen bi geliyom de, yeter. Hadi çayları koydum soğuyo, senin çayın soğuyunca ben üşüyorum biliyosun.
belki birlikte mutlu bile oluruz. belki kurtuluruz bunca şeyden. oturur müzik dinleriz bir bahçede. Bir duble bi şeyler içeriz hatta, kimbilir.
ben üzerim seni, Sağım solum belli olmaz. ama sen üzme olur mu? Bu sefer kanayan yerler hiç durmaz diye. yaralarımı sar sen benim, ruhuma dokunmayı göze al hatta. sev. çok sev.
bak bi geliyom de, eve perde de bakarız, çocuğa ayakkabı da, işten dönerken bim' den yoğurt da alırım söz, yıllar sonra belli mi olur ayvalık' tan sade küçük bi yazlık da alırız, ya da karasu' dan alırız ayvalık çok pahalıdır, diyorum ya sen bi geliyom de, yeter..hadi çayları koydum soğuyo, senin çayın soğuyunca ben üşüyorum biliyosun..
başlığı görünce gülümsedim. epeydir kaçıp saklanan bir kaç bir şey yazma isteği bir nebze olsun can buldu nedense. ayrıca evlenmemeye net olarak kararlı olan şahsım adına hiç olmayacak sevgiliye bir kaç paragraftır kendileri ;
içimden geçenler içimden geçip gidiyor uzun zamandır,ama bir sebebi var
zor günler yaşıyorum.
belki aynı anlama gelen farklı bir cümle de kurabilirdim,ama sonuç değişmiyor,her seferinde aynı cümleyi kurarak özetliyorum işte:
zor günler yaşıyorum.nasıl zor günler açıklamak gerekirse anlatmaya halimin kalmadığı kadar..
aslında önemli olan yaşadığımın "zor günler" olması değil, zor olması hiç değil,sonu umutsuzca biten her deneyimde hepimizin yaşadığı , görmek istemediğimiz kötü yanlarımızı görüşümüz,kendi çatışmalarımızla nasıl başa çıkamadığımızı fark edişimiz,kullandığımız savunma mekanizmalarının nasıl çöktüğünü,nasıl da ilkel,nasıl yardıma muhtaç,belki de içten bir dost omzuna ne kadar da ihtiyaç duyduğumuzu anlayışımız.
bir daha ki sefere böyle olmaz diye geçiştirip bir daha ki onlarca sefer de değişmediğimi üzülerek fark eden belli ki ben değilimdir sadece.sanki zorla bir araya getirilmiş puzzledan bir çerçeveymişcesine,olmayacak sorunlara gereğinden fazla önem verip,taşlarımı yerinden oynatacak en küçük sarsıntıda çöküyor hayata olan bağlılığım. öfke tekrar geliyor, öfke geri dönüyor, böylelikle geri dönülmez,sert,olağanüstü kararlar alıyorum; bu kararlara ihanet etmem,tıpkı insanlara etmediğim gibi. anca kafam da yaşarken belki bir kaç sadakat parçası eksilir, onu da bir kaç kadehle tamamlarım.
mutluluk pamuk ipliğine bağlıymış gibi geliyor bazen.mutlu olabildiğim zamanlarda durmadan gülen yüzüm,sanki bu kısa sürebilecek zaman dilimini sonuna kadar kullanabilme isteğimden.alnımda bulunan bir kaç kırışıklıkla çetin savaş halinde bu isteğim.
üzülerek fark ediyorum ki sen; hak ettiğinden çok daha fazlasını oluşturuyorsun hayatımın,haberin bile olmadan üstelik. demek ki diyorum hayatım boyunca okuduğum tüm kitaplarla, dinlediğim her şarkıyla, izlediğim eleştirdiğim her filmle sana hazırlanmışım ben,tüm deneyimlerimle bir gün karşına çıktığımda tüm biriktirdiklerimi beraber paylaşalım diye, ütopya olduğunu bile bile. senin öyle bir düşüncenin olmaması ne acı.
öyle kız gibi tripler yapma anında terk ederim seni. öyle hediye falan önemsemem kalkıp da her an hediye alma doğum günümde bile alma hatta hatırlaman yeterli benim için.
ben biraz fazla odun bir insanım benden öyle her an cicimli laflar bekleme lütfen ara sıra söylerim içimden gelirse ama kalkıp da niye söylemiyorsun dersen anında soğurum senden, ha senden de öyle cicimli laflar beklemem. bir de biraz kıskanç biriyimdir ben baştan söylemeliyim. ve lütfen giyim tarzıma karışma canım nasıl isterse öyle giyinirim, giyim tarzına karışmak sevgi göstergesi değil.
bir de lütfen şu 1 ay içinde karşıma çıkma tamam mı?
hadi görüşürüz, öptüm.