kitapları çok sev olur mu,
sürekli gül, maddiyata çok takılma birlikte harcayalım,
bol bol gezip keşfedelim,
kumsallarda dans edelim, ben gitar çalıyım sen söyle.
bana saf, şeffaf gel. varını yoğunu ıvırını zıvırını topla gel. acılarınla, yaralanmışlıklarınla gel. yalansız dolansız gel. her şeyi yak gel. düş kırıklarınla düşlerinle gel lakin kendine gelmeden bana gelme.
ne gel ne de gelme demeye takatim yok. biliyorum bir yerlerdesin, sesini duyuyorum ama gelemiyorum senden tarafa. dönemiyor kaburgalarım aydınlık yüzüne.
ne sev diyeceğim ne de özle gelince. sen, sen ol. ben de ben. ortalıkta çok fazla kelime dolaşmasa da olur. belki o zaman karanlıklarımız çıkar aydınlıklara!!!
ezhel’in felaket şarkısını açıp, bu kız bir afet bir afet diye bağırarak bizim sokaktan girsene. mahalle “aha yine gizemi almaya geldi çılgın aşık” falan desin. dedirttir. öptüm.
sakın gelme hazır değilim
deliyim kaç gündür
lodosum tuttu
poyrazım soğuk. mizahi yönü bir yana, böyle böyle giderse yaş kemale eriyor artık, sevgililik olayından ziyade şartların oluştuğunu görürsek, adres bence belli. nikah masası. hiç yakında gibi gözükmüyor aslında ama benim düşündüklerimin hep tersi çıkar.