ı feel you ile başlayıp ne ağlarsın benim zülfü siyahım ile devam edip malum sonu hissettirerek kapı aralığından üzülerek sona boyun eğdiren, kadere yenilmeyi marifet gösteren en güzel film olmasının yanında biber dolmalarının klozetlere dökülüp sifona basıldığı, beyoğlu nun arka sokaklarında tecavüz edilirken bedene, ruhun bekaretini yıllar önce kaybettiğinin gözlere sokularak gösterildiği ve en önemlisi; başladığı yere dönmek zorunda kalanların filmidir.
duvara karşı toslanan hayatlarda, fren izine rastlanmamasının izdüşümüdür. isyandır. iki ölü bedenin birbirine toslaması ve sonrasında, birbirlerini hayatın dişlileri arasında kaybedişleri.
ağlanası bir film. bağıra bağıra. çünkü; köpek gibi sevmekle ilgili bir film bu. kalbi kusana kadar ağlamakla ilgili. hiçbir şey söylemeden, her şeyi anlatmakla ilgili bir film bu.
türk toplumunun takıntılarını, arada kalan insanların çaresizliklerini anlatır. gözlere soka soka. ani ve keskin sahneleri ile seyircinin bu filmden kopma gibi bir lüksü olamaz. çünkü; yönetmen yaptığı işin bilincindedir. bilinçlidir, her 20 dakikada bir gerçekleştirilemeyen intihar sahnelerinin çekim amacı.
Fatih akın'ın yönettiği; Birol Ünel*, Sibel Kekilli* ve Güven Kıraç*'ın oynadığı başyapıt. 10 defa izlendikten sonra bile, izlenilen en iyi filmler arasında ilk sıradaki yerini korumaktadır.
"cahit tamamen almanlaşmış bir türk'dür. artık hayatından bıktığı için arabasıyla son sürat duvara çarparak intihar eder. Olaylar gelişir."
fatih akın'ın yönetmenlik kalitesini kanıtladığı, oyunculukların çok iyi olduğu, bol ödüllü, izlenesi film...
otobüs sahnesindeki tepesi kel ve bıyıklı türk şoförle birol ünel'in diyoloğu hafızalardadır ayrıca:
(almancalarda sorun olabilir orjinalinden dinleyip bu kadarı çıktı...)
şoför-in aşşağı...sen de
cahit-niye..was ist denn los? (noldu ki)
şoför-ne demek was ist los!
cahit-es ist gar nicht dein bus, der bus gehört der Staat (senin otobüsün değil ki otobüs belediyeye ait)
--spoiler--
- Aşk ne demek sen biliyor musun?
+ ...
- Aşk böyle lunaparktaki tahta ata benzer. Üzerinde hani bir ileri, bir geri; böyle gidiyormuşsun gibi bir his... Sanki bir yere gidiyorsun. Ayağın yerden kesilir. Bir çoşku... Bir yere gittiğin yok!
--spoiler--
iki tutunamayan' ın hikayesi bu. iki aşkı dehlizlerde ve dikeyine kesilen bileklerde arayanın hikayesi.. iki kendini ararken birbirine çarpan, bulunca da aradıklarını şehvete esir edip harcayan, ve namussuz kadere inat verdikleri savaşı yine kaderin yaptığı bir güzellikle yitiren, birbirini hiç tanımadan tutulan iki aşığın hikayesi..birazdan geçicem ekranın karşısına ve sorucam kendime..
gerçekten güçlü müsünüz o kadar? aramıza girecek kadar.
fatih akın'ın en az 20 defa izlenip, tekrar yayınlandığı zaman da tekrar dikkatle izlenileceği harika filmi. filmin müzikleri, intihar sahneleri, oyuncuların performansları, almanya'da ki türklerin arada kalmışlığının işlenişi herşey ama herşey o kadar ustaca ki bu da filmi vazgeçilmezler arasına sokuyor.
filmin vurucu sahnesi son sahnesidir.. cahit otobüste kafasını cama yaslamıştır ve suratındaki ifade her şeyi anlatır.. tam o sırada muhteşem bir müzik girer.. otobüs gider..