bugün

Kulağımda şiddetli bir yağmur sesi
Yüreğimde tüm hasretimle sen
Yağıyorsun yüreğime
Ah bir bilsen.
Kuleden ses geliyor kuleden
O kaş o göz değil mi beni sana kuleden.
Sen gözümün nuru
Adanmış hayatların umudu
Şanlı GALATASARAY .
'sisler bulvarı'nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarıda bulutlar yürüyordu
terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı'da bir tren vardı.'

(bkz: attila ilhan)
-leyla sev beni sokma muskule, gel seninle kasik atalim, iki tabak keskule.
Sabaha kadar bekledim seni
Birden dalgalar dedi ki, gelmeyeceksin
Dalgalar dedi ki, gelmeyeceksin...

3 saat sonra gelen edit: o dalgaların ben amk geldin işte.
"içimiz hep bir hoşçakal ülkesi..."

Kendinden zarif cahit dizesi.
"... kendine iyi bak dileklerine; görüşürüz
niye görüşeceksek
şadırvanlara, antik dünyaya; roma ve üç kıtaya
sözleşmelere ve sosyal sigortalara
yerlere tükürmemeye
-göklere tükürebilirsiniz-
israiloğulları israilkızlarını öldürürken
iyiydik, penyelere inanıyorduk."

Osman konuk
Yarın öbür gün yaşım kırk,
Karşılaştığım insanların yarısı kırık.
yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var
yüz bin elle dokunurum sana, istanbul'a...
ya ne dizesi be ne dizesi kimsede para yok millet karı gibi aç .
görsel
"gönlümü put sanıp kıran da kim?"

Asaf halet çelebi
Ne kadar kazarsan kaz kendi çemberinde bir noktadasın
Sonbahar ya da yaz geçecek biliyorsun
Her adı konulmuş beklenen gibi ilerliyor ve yine dardasın
Kendinin ücrasında aralık sevdasında sanki bir tabanca var kalbinde
Duyduğunu gizleme oyununda bilerek kullanmıyorsun...
Konuşkan çiçeklerin var,
Konuştukça kendiliğinden sulanan.
Nasıl bir his biliyor musun?
Oda çok geniş ama sığamıyorsun,
bak kapı orda ama çıkamıyorsun,
pencere açık ama nefes alamıyorsun...

tam olarak bu durumdayım.
Uslu ayaklarla başlamış yolculuk
Yürünmez öyle, bazen durulur,
Ve iner erenler katına yorgunluk;
Kapanır sükûn üzre kitaplar...

Can Yücel
"günahları için ağlayan kim varsa
kanatlarıyla okşar onu melekler..."

Kemal sayar
Fakat daha nen olayım isterdin?
Onursuzunum senin!
...Şimdi'si yitik
bundan yazıyor
yazıyor enine boyuna
içini ve dışını ve yeri
ve göğü ve suyu,
bindiği kadırga
o inince batıyor.’

Nilgün marmara
Bir yerde o varsa,
Onda da bir yer vardır.
Yer nerede ya da ne kadarsa;
O yoksa, yok kadardır.
Ama bir de o varsa,
Yer hem hep kadar, hem her kadardır.
aklıma düştü,
içimdeki çözülmez buz dağları terlemeye başladı...
Dünya soğur, akşam serinlerken,
benim sensiz sevinecek bir şeyim yok.
Kılı kırk yardım,
altını üstüne getirdim,
Ve işte en geniş cümlem ;

içimi açtım sana,
içini açmak için.
bir yoldu parıldayan, gümüşten;
gittik... bahs açmadık dönüşten.

y/k/beyatlı
Yabancıların en yakınıydın sen.
(bkz: nilgün marmara)