geceye bir şiir bırak

entry165 galeri77 ses2
    88.
  1. Dünya fani ölüm ani bikere versen ne olur yani.
    0 ...
  2. 87.
  3. bir çift güvercin havalansa
    yanık yanık koksa karanfil,
    değil bu anılacak şey değil,
    apansız geliyor aklıma.

    neredeyse gün doğacaktı,
    herkes gibi kalkacaktınız
    belki daha uykunuz da vardı
    geceniz geliyor aklıma

    sevdiğim çiçek adları gibi,
    sevdiğim sokak adları gibi,
    bütün sevdiklerimin adları gibi,
    adınız geliyor aklıma.
    0 ...
  4. 86.
  5. gökdelenler,
    şehrin
    mezar taşları
    gibi.
    0 ...
  6. 85.
  7. Gökyüzünde kаybolmаk huzur verebilirdi belki
    Yıldızlаr аnlаtsа onlаrı dinlerdim
    Güzel bir şаrkı vаrdı rüyа gölgesinde çаlаn
    Adı neydi?
    Aslındа şаrkı değil güzel olаn sendin
    Sefаletteki bu gönül yoksun hаyаtındаn
    Beni benden аlаbilen tehlikeli
    Yine de sаrılırdım
    Belki sıkılırdım
    Asıl beni bаnа veren kаdınımdır
    Ne kаdаr kаrışık dimi?
    Şu аn seni yаzmаk istiyorum seni
    Bi’ çаy kаşığının çıkаrttığı sesi
    Bir de аklımın gürültüsü
    Bir de hаvа serin
    Burа benim yerim аmа rаhаt değilim
    Nedeni belli değil
    Belki sıcаk su yoktur begonyа
    Bu fаrklı pаrolа
    Eğitimim аilem belki de ütopyаm
    Bu şiiri dinliyorsаn gönül dаğımdаsındır
    Yorgun ellerimle hitаp edeceğim kız
    Prenses olаmаz zаten
    Anlıyorum hissederek yаşıyorum
    En аzındаn bu аrаlаr böyle
    Bu kаrаkter sığаr mı cümlelere
    Ben uzun uzun yаzıyorken uzаy boşluğunа mektubumu
    Kimisi аğlıyordur, o dа fаrklı konu
    Yine de yаzıyorum belki duyаn olur he?
    Sinyаller аşkı öldürür mü?
    Yа dа şöyle diyim
    Rаdyаsyon bi insаnı güldürür mü?
    Tаhtа kаlemlerin kokusuylа yаzılmаmış bir şiir yаnаr mı?
    Bunu yаlаn sаnаr mı bu insаnlаr?
    Sаmimiyet neydi?
    Gülmek mi?
    Küfretmek mi?
    Yoksа beklemek mi doğru olаnı?
    Bilmiyorum
    Ben bu dаğlаrın аrdındаyım bekliyorum

    Ölüme kаdаr gidebilecek lаzım
    Son nefeste kim tutаr elimden?
    Şаrkılаr olmаyаcаk rаzı
    Ben beni kаybettim yeniden

    Kendimi bulmаm lаzım
    Bаnа kendimi ver!

    Stabil-Gökyüzü
    Rhytm and poem
    0 ...
  8. 84.
  9. Bakır Tenli Yapraklar

    Bak, ölüm güzü kıskanıyor
    şimdi ıssızdır onun sevimli kedisi
    ve herkes onun el değmedik yerleri olduğunu sanıyor.
    uzuyor defterine uğrayan kan lekesi
    Senin kuşların olurdu mevsimi yolculuklara çağıran
    içli taşra kızların gizemli eviçleri
    kapıların olurdu korkudan çok denizlere açılan
    o denize açılan ellerin nerede şimdi?
    yine bir güz büyümekte kanında gölgelerin
    o üzünç orduları tarlalar çiğnemekte
    bak, ölüm güzü kıskanıyor
    mevsimi aşka çağıran kuşların nerde senin
    güze el değdirmeyen ellerin nerede?

    (bkz: ismet özel)
    0 ...
  10. 83.
  11. 82.
  12. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
    Bütün çiçeklerini getirin buraya,
    Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
    Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
    Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
    Son bir ders vereceğim onlara,
    Son şarkımı söyleyeceğim,
    Getirin, getirin...ve sonra öleceğim.

    Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
    Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
    Kaderleri bana benzeyen,
    Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları
    Geniş ovalarda kaybolur kokuları...
    Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri
    Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
    Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.

    ceyhun atuf kansu
    1 ...
  13. 81.
  14. sen beni öpersen belki de ben fransız olurum
    şehre inerim bir sinema yağmura çalar
    otomobil icad olunur, zarifoğlu ölür
    dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.

    -senegalliler dahil değil

    sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihaplanır
    çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
    o vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin
    hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin

    -yoksa seni rahatsız mı ettim?

    sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
    ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
    elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
    elbette gayet rasyoneldir attan atlamak

    -freud diye bir şey yoktur.

    sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
    belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
    bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
    yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.

    -haydi iç de çay koyayım.

    ah muhsin ünlü

    Bahara kalmadan yakasım var gençliğimi
    2 ...
  15. 80.
  16. Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Gözyaşlarıma, ellerinizle?
    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce.
    Bir yer var, biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum.
    5 ...
  17. 79.
  18. Geri gelen mektup
    Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
    Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
    Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
    Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
    Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
    Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
    Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
    Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
    Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
    Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
    Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
    Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
    Gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
    Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
    Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
    Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
    Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
    Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
    Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
    Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
    Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
    Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
    Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
    Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
    Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
    Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
    Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
    imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
    Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
    Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
    Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
    En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
    Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
    Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...

    (bkz: Hüseyin Nihal atsız)

    Bayılıyorum bu şiire. Harikulade.
    2 ...
  19. 78.
  20. alnını
    dağ ateşiyle ısıtan
    yüzünü
    kanla yıkayan dostum
    senin
    uyurken dudağında gülümseyen bordo gül
    benim kalbimi harmanlayan isyan olsun
    şimdi dingin gövdende
    uğultuyla büyüyen sessizlik
    birgün benim elimde
    patlamaya sabırsız mavzer olsun

    başını omzuma yasla
    göğsümde taşıyayım seni
    gövdem gövdene can olsun

    söyle bana ey
    ölümün açıklayıcı pervanesi
    hangi yavru tek başına yiğittir
    hangi yangın bir başına söndürülür
    ah herkes susuyor
    hiçkimse bilmiyor içimin yangınını
    ah herkes mi susuyor
    kalbimi kalbine bağladım dostum
    ah herkes mi susuyor
    kalbi kalbimize benzeyen dostlar
    bir çarmıh gibi bırakıyorken kendini dünyaya
    hayatın ateş renkli kelebekleri
    bir bir tutuluyorken korkunç koleksiyonlar için
    ah herkes mi susuyor

    bağırsam içimdeki dehşeti
    hırsım deler mi toprağı
    beni
    acısıyla onduran
    dostumu
    aşkla vurduran hayat
    sana
    yaşananla harlanan bağrımın sevdasını akıttım
    dünyanın yeni baharına
    çatlarken kadim güneş
    bağrım delinirken fidanların kanıyla
    anamın doğurgan karnıdır diye
    sevgilimin sütlenecek göğsüdür diye
    dostumun üretken gülüdür diye
    sana bağlandım
    sana sarıldım

    beni umutsuz koma
    tarihle avutma beni
    çünki aşkla sınanmışım sana
    sana yangınla, suyla, ateşle
    ölümle, yaprakla, şiirle sınanmışım
    ey yaşarken kanayan acı
    şimşekli gök, tufan, kan fırtınası
    uçurum kıyısında hızla büyüyen ot
    yapraksız bir ölümün anısı için
    körpecik kuzuların derisi için
    beni tarihle avutma
    umutsuz koma beni

    akıtsam deliren sevdamı
    köpürür mü hayatı besleyen su
    ey benim
    yedi başlı kartalım
    her başını
    bir dağ başlangıcında koyanım
    senin
    böyle diri bir akarsu gibi kıvrılan gövdendir
    bizim aşkımızı solduranların korkusu
    çünki elbette bir su
    kendi akacağı toprağın sertliğini bilir
    ve suyun gövdesiyle yırtılınca toprak
    artık ırmak mı ne denir
    işte devrim
    ona benzer bir akışın hızına denir

    yarın ne olur bilirim ben
    bahar gelir, otlar büyür
    ölüm de yapraklanır
    bir dağ bulur uzun uzun bakarım
    bir çam ağacı gölgesi
    güzel kokular veren
    bir damla güneş görünce
    sana da gülümseyeceğim yarın

    şimdi senin uzanıp yattığın otlarda
    yarın yeni bir yeşillik büyüyecek

    Arkadaş zekai özger - aşkla sana
    2 ...
  21. 77.
  22. inandığım herşeye sarılıyorum,
    Senden daha kötü biri olmamak için
    Nasıl nefret ediyorum ellerinden, yüzünden, hüznünden,
    Aynalardan utandırdın
    "Ben" diye anlattığımı, çırılçıplak kalabalıklarda biraktın
    Sen ki? bu kadar yemini bana yediren.
    Bana da yazıklar olsun
    O kadar iyi biliyorum ki
    Şimdi çağırsan...
    Yine geleceğim!..

    ceyhun yılmaz- bensizliğim
    2 ...
  23. 76.
  24. Çok geçmeyecek aradan
    Şöyle diyeceğim:
    Bulutlar açmadı
    Mavi gök orda mı

    Cahit Zarifoğlu.
    12 ...
  25. 75.
  26. Dilce susup
    bedence konuşulan bir çağda
    biliyorum kolay anlaşılmayacak
    kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
    yanık yağda boğulan yapıların arasında
    delirmek hakkını elde bulundurmak
    rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
    bana deha değil
    belgeler gerekli
    kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
    gençken
    peşpeşe kaç gece yıllarca
    acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım
    bilmezdim neden bazı saatler
    alaturka vakitlere ayarlı
    neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
    yazgı desem
    kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma..
    4 ...
  27. 74.
  28. Rudyard kipling - if (eğer)

    Şiddetle bırakıyorum. içindeki doneler çok enteresan.
    0 ...
  29. 73.
  30. Seyyah oldum gezdim gurbet elleri
    Kar etti canıma yeter ayrılık
    Anlatıyım başa gelen halleri
    Ölümden çok çektim beter ayrılık

    Gurbet eli bizim için yapmışlar
    Çatısını çok muntazam çatmışlar
    Ölüm ile ayrılığı tartmışlar
    Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık

    Karac’oğlan der ki telkin verince
    Ötüşür bülbüller gonca gülünce
    Ben orda yar burda böyle kalınca
    ister ölüm olsun ister ayrılık

    Karacaoğlan.
    3 ...
  31. 72.
  32. sesli dinlemek isteyenler için: https://youtu.be/XrbCAOrNkcg

    Sana gitme demeyeceğim.
    Üşüyorsun ceketimi al.
    Günün en güzel saatleri bunlar.
    Yanımda kal.

    Sana gitme demeyeceğim.
    Gene de sen bilirsin.
    Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
    incinirsin.

    Sana gitme demeyeceğim,
    Ama gitme, Lavinia.
    Adını gizleyeceğim
    Sen de bilme, Lavinia.

    --özdemir asaf

    bu şiirin çok güzel bir hikayesi vardır.
    0 ...
  33. 71.
  34. ibrâhîm
    içimdeki putları devir
    elindeki baltayla
    kırılan putların yerine
    yenilerini koyan kim

    güneş buzdan evimi yıktı
    koca buzlar düştü
    putların boyunları kırıldı
    ibrâhîm
    güneşi evime sokan kim

    asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
    buhtunnasır put yaptı
    ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
    güzeller bende kaldı
    ibrâhîm
    gönlümü put sanıp da kıran kim.

    (bkz: asaf halet çelebi)
    5 ...
  35. 70.
  36. federico garcia lorca'nın şu muhteşem eseri geceye bırakılacak en güzel şiirlerdendir.

    üç nehrin küçük baladı...

    Guadalquivir ırmağı akar
    portakallar, zeytinlikler arasında.
    Granada’nm iki ırmağı
    iner kardan buğdaya.

    Ah, aşk
    gitti gelmez bir daha.

    Nar çiçeği sakalıyla
    akar Guadalquivir ırmağı;
    Granada’nm iki ırmağı
    birinden kan akar
    öbüründen gözyaşı.

    Ah, aşk
    savruldu rüzgârda!

    Yelkenli gemiler için
    bir yol vardır Sevila’da;
    ve küreklere asılan iç çekmelerdir yalnızca
    Granada’nın suyunda.

    Ah, aşk
    gitti gelmez bir daha.

    Guadalquivir yüksek bir kule
    ve rüzgârdır portakal bahçelerinde.
    Dauro ve Genil ölü kaleciklerdir
    göletler üstünde.

    Ah, aşk
    savruldu rüzgârda!

    Kim der ki
    çığlıkların alevini sular taşımakta!

    Ah, aşk
    gitti gelmez bir daha.

    Ey Endülüs, portakal çiçeği taşı
    zeytin taşı sularına

    Ah, aşk
    savruldu rüzgârda!

    Portakalların zeytinlerin arasından
    akıp gidiyor Guadalquivir nehri.
    Gırnata’nın iki ırmağı
    kardan buğdaya iniyor.

    Ah, aşk
    gitti de gelmez.

    Guadalquivir nehri
    nar çiçeği sakallı.
    Gırnata’nm iki ırmağından
    biri ağlıyor
    kanıyor biri.

    Ah,
    rüzgarla giden aşk!

    Yelkenli gemiler için
    Sevilya’da bir yol var;
    ama Gırnata’nm suyunda
    yalnız iç - çekmeler var.

    Ah, aşk
    gitti de gelmez!

    Guadalquivir yüce kule
    portakal bahçelerinde rüzgâr.
    Dauro ve genil
    küçük, ölü kuleler
    gölcükler üstünde.

    Ah,
    rüzgârda giden aşk!

    Kim der sular
    çiğlikli alevi!

    Ah, aşk
    gitti de gelmez!

    Portakal çiçeği taşı ey Endülüs,
    zeytin taşı,
    denizlerine.

    Ah,
    rüzgârda giden aşk!

    Akar Guadalkivir
    Portakallar, zeytinler arasında.
    Eşleşmiş ırmakları Gırnata’nm
    inerler kardan buğdaya.

    Ah, sevda
    gitti, dönmez bir daha!

    Akar Guadalkivir
    nar çiçeği sakalıyla.
    Eşleşmiş ırmakları Gırnata’
    biri kandır, öbürü ağıtsa.

    Ah, sevda
    Karıştı gitti havaya!

    Yelkenli gemilere
    bir yol bulur Sevilya;
    iç çekişlerdir sâde
    asılan küreklere
    Gırnata sularında.

    Ah, sevda
    gitti, dönmez bir daha!

    Guadalkivir bir yüksek kule
    rüzgârdır portakal çiçeklerine.

    Ölü kulecilderdir Dauro ve Cenil
    gölcüklerin üstünde.

    Ah, sevda
    gitti, dönmez bir daha!

    Kini der id sudur taşıyan
    çığlıkların saf ateşini!

    Ah, sevda
    gitti, dönmez bir daha!

    Portakal çiçeği taşı Endülüs,
    zeytin taşı denizlerine.

    Ah, sevda
    karıştı gitti havaya!
    1 ...
  37. 69.
  38. Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
    Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
    Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
    Bir sır ki bu, ölsen bile açamazsın…

    Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
    Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki…
    Bak emrediyor: Daldığın alemden uyan ki,
    Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın…

    Kalbin benim olsun diyorum, çünkü mukadder…
    Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök, ver!
    Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
    Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın…

    Ram ol bana, ruhun yeni bir aleme girsin…
    Yazmış kaderin: aşkıma ömrünce esirsin!
    Aklınla, şuurunla, hayalinle bilirsin.
    Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın…

    faşistler de sever...
    2 ...
  39. 68.
  40. bizden sonra doğanlara

    I
    Gerçekten, karanlık günlerde yaşıyorum!
    Doğru söz delilik. Düz alın
    Kanıtı vurdumduymazın. Gülen ki
    Korkunç haberi
    Henüz almamış.

    Ne günlere kaldık, ki
    Neredeyse suçtur ağaç üzerine bir konuşma
    içerir çünkü susmayı bunca kötülük üstüne!
    Orda ağırdan caddeyi geçen
    Erişilmez mi dara düşen
    Arkadaşları için?

    Doğrudur: geçimimi sağlıyorum daha
    Ama inanın: bu bir rastlantı yalnız. Yaptığım
    Hiçbir iş doyma hakkını vermiyor bana.
    Rasgele korunmuşum. (Talihim dönüverse. Yokum.)

    Bana diyorlar: ye iç! Bak keyfine!
    Nasıl yer içerim, kaparsam
    Yiyeceğimi bir açın elinden ve
    Bardaktaki suyum bir susuzda yoksa?
    Ve yiyip içiyorum gene de.

    isterdim bilge olmak.
    Eski kitaplarda yazılı nedir bilge
    Kavga dışı kalmak dünyada ve kısa yaşamını
    Korkusuz geçirmek
    Zora başvurmadan edebilmek
    Kötülüğe iyilikle karşılık vermek

    isteklerine ermeyip, unutmak
    işi bilgenin.
    Yapamam bütün bunları:
    Gerçekten, karanlık günlerde yaşıyorum!

    II
    Şehre geldim bozuk düzen günlerde
    Açıklık sürerken.
    insan arasına karıştım ayaklanmada
    Ve onlarla birlikte öfkelendim.
    Böyle geçti zamanım
    Yeryüzünde.

    Yemeğimi yedim iki savaş arası
    Katillerin arasında yattım
    Sevgiye saygısız
    Ve doğaya sabırsız baktım.
    Böyle geçti zamanım
    Yeryüzünde

    Her yol batağa çıkardı benim zamanımda.
    Dilim durmaz ele verirdi beni.
    Elimden gelen azdı. Ama hükmedenler
    Daha rahat olurdu bensiz, buydu umudum.
    Böyle geçti zamanım
    Yeryüzünde.

    Gücüm azdı. Hedef
    Uzak mı uzak.
    Apaçık belliydi, benim ulaşmam
    Mümkün değildiyse de.
    Böyle geçti zamanım
    Yeryüzünde.

    III
    Siz, siz ki çıkacaksınız
    Battığımız tufandan
    Düşünün
    Eksiklerimizden söz ederken
    Karanlık çağı da
    Sizin kurtulduğunuz.
    Gittiydik, ayakkabıdan çok ülke değiştirip
    Sınıf savaşları arasından, umarsız
    Yalnız haksızlık var da baş kaldırma yoktuysa.

    Biliyoruz oysa:
    Alçaklıktan nefret bile
    Çarpıtır çizgileri
    Haksızlığa öfke bile
    Kısar sesi. Ah, biz
    Hazırlamak isterken dostluk yolunu
    Dost olamadık kendimiz.

    Siz ama, o gün gelince
    insanın insana el uzattığı
    Anın bizi
    Hoşgörüyle.

    ...
    O gün mavi eylül ayında
    Sessiz körpe bir erik ağacı altında
    Tuttum onu, sessiz beyaz aşkı
    Kolumda kutsal bir düş gibi.
    Ve üstümüzde güzel yaz göğünde
    Bir bulut vardı, çoktan gördüğüm
    Çok beyazdı ve çok yukarılarda
    Ve başımı kaldırıp baktığımda, değildi orda.

    O günden beri birçok, birçok aylar
    Geçti sessiz aşağı kaydılar
    Yok oldu o bütün erik ağaçları
    Ve bana sorarsan aşk n'oldu diye
    Sana derim ki: hatırlayamıyorum
    Ama gene de, inan ki, biliyorum ne demek
    istediğini.
    Ama gene de gerçekten hatırlamıyorum onun
    yüzünü.
    Yalnız: o zamanlar öpmüştüm onu, biliyorum.

    Ve bu öpücüğü de çoktan unutmuş olurdum
    O bulut olmasaydı orada
    Onu bugün de hatırlıyorum ve hep hatırlayacağım
    Çok beyazdı ve yukarılardan geliyordu
    Erik ağaçları belki çiçek açıyordur gene de
    Ve o kadının belki de şimdi yedi çocuğu olmuştur
    Ama o bulut yalnız birkaç dakika için açtı
    Ve yukarı baktığımda, rüzgârda kayboluyordu
    bile.

    Bertolt Brecht
    1 ...
  41. 67.
  42. Sonbaharda açan çiçek gibisin üstüne basıp geçerim.
    ilk baharda açan çiçek gibiyim koparılıp gebertilirim.
    Kışın yağan kar gibiyim aranızdan biriyim.
    Yazın yakan güneş gibiyim hepinizi sikeyim.
    2 ...
  43. 66.
  44. aysel git başımdan ben sana göre değilim
    ölümüm birden olacak seziyorum
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    aysel git başımdan istemiyorum
    benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    dağıtır gecelerim sarışınlığını
    uykularımı uyusan nasıl korkarsın
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın
    aysel git başımdan ben sana göre değilim
    benim için kirletme aydınlığını
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    Islığımı denesen hemen düşürürsün
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    yanlış şehirlere götürür trenlerim
    ya ölmek ustalığını kazanırsın
    ya korku biriktirmek yetisini
    acılarım iyice bol gelir sana
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini
    aysel git başımdan ben sana göre değilim
    ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    sevindiğim anda sen üzülürsün
    sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş
    uzak yalnızlık limanlarına
    aykırı bir yolcuyum dünya geniş
    büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
    çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
    sakın başka bir şey getirme aklına
    aysel git başımdan ben sana göre değilim
    ölümüm birden olacak seziyorum
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    aysel git başımdan seni seviyorum.
    3 ...
  45. 65.
  46. benim için gecenin şiiri şu.

    Önce üstünü çıkar
    insanoğlu devamlı giydiği şeylerden bıkar
    Ve bir duş al veya yıkan
    Saçlarını epey bir kısa kestir
    Dişlerini fırçala
    Ve bir kliniğe git
    Varsa eksik dişlerini tamamla
    insanlar dudaklarıyla sevişir

    Ama mutlaka bir binitin olsun
    Yakıtı az bir motsiklet veya araba
    Bütün dost ve düşmanlara merhaba
    Bir içmeye git Erzin, Elbistan falan
    içini temizle dolaşımındaki küsüratı at
    Gençlik bulursun
    Kanının lazım gelenden fazlasını
    Bir hastanede aldır
    Çirkin hemşireye kan verme
    Zaafiyet yapar

    Seni bir yere ve bir şeye bağlayan
    Bütün ilmekleri kes
    Bahçesi olmayan yerde yaşama
    Hasretin yedi seneyi geçmesin sakın
    Fuzulinin ahh'larına kalırsın
    Bütün trenleri kaçırma
    Otostop yapmayı öğren, gerekirse
    Kalender ol!

    Kaksıyla kalk yatsıyla yat
    içtiğin sigaranın katranını çıkar
    Hafif giyin doğal ol
    Para kazanılan bir şeyi mutlaka öğren
    Eğer yaşamak hevesin
    Perspektifte birleşen tren rayları gibi
    Son buluyorsa
    Plajlara in
    Sevdiğin kızdan çok daha
    Güzel ve narin
    Yüzbinlerce neler olduğunu
    Gör gözlerinle
    Bunu yap, bu böyledir
    Bunu göreceksin
    Ve başkalarının sana güldüğü gibi
    -'Hakikaten ben kendimi niçin
    Bir kız için yok ediyorum'
    Diye kendine güleceksin
    0 ...
  47. 64.
  48. pilavdan sonra datlı
    helal olsun yozgatlı
    çankırı çorum farketmez
    buranın alayı angaralı.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük