hiçbir zaman doğruyu ve hakikati net bir şekilde bulamayacağımız gerçeği vardır bence! ki insanların bencilliği burda devreye girer! insanoğlu işine geldiği gibi ve menfaatlerine göre ya sosyalist ya da kapitalist, ya realist ya da romantik, ya maddiyatçı ya da maneviyatçı, ya sürrealist ya da natüralist, ya eleştirel ya da kralcı, ya bilimsellik taraftarı ya da duygu sömürücü, olabiliyor çoğu zaman! işimize geldiğinde maddiyat bakımından sırf kendimizi düşünür ama diğer taraftan işimize geldiğinde yanlış olduğunu bile bile toplumun çoğunluğunun çıkarına uygun davranışı sergileriz. mesela bir askerimiz şehit olduğunda ya da bir kadına şiddet durumu olduğunda herkes duygusallığı ön plana çıkarır ve özellike de siyasiler bunu iyi istismar ederler ama söz konusu gelir adaletsizliği, geçim sıkıntısı, enflasyon olunca da işine gelmeyen kesim hemen realist ve robotik düşünüyor! yani ilerde birgün dünyada kıtlık, hastalıklar, savaşlar, afetler vs. yeteri kadar arttığında herkes o çok sıkı sıkıya sarıldığı ideolojisini bir kenara bırakıp bilimsel gerçekliğe odaklanmak zorunda kalacaktır; en azından bu dünya için!
Kötü giden çoğu şey düzelmeyecek, aksine daha da kötüleşecek. Bu çoğu şeyi gündemdeki siyasi, sosyal olaylar olarak da varsayabilirsiniz, kişisel olarak da.
Hipertansiyon ilaçlarının tedavi oranının %2 olması.Yani 100 ilaç kullanan hipertansiyon hastasının sadece 2'sinin hastalığı geçiyor.Diğer 98'lik kısım ise tedavi olmayacağı bilinse dahi semptomları baskılamak adına veriliyor.Bu birçok hastalıkta maalesef ki böyle. Bu mevzu ilaç şirketlerinin öyle işine geliyor ki hastalıkları tedavi etmek değil kronikleşmiş ölene kadar aslında o ilaçlarımızı kullanmamızı istiyorlar.Hele hele onkoloji ilaçlarında,kanser taramalarında maalesef öyle şeyler dönüyor ki. Örneğin meme kanseri taraması.Araştırmalara göre meme kanserinde erken tespit edilen kimseyle geç tespit edilen kimse arasında yaşam ömrü açısından belirgin bir fark yok.Sadece erken tespit edilen her şeyin üstüne daha fazla psikolojik acı çekiyor.Peki madem yaşam süresine bir katkısı yok neden tarama yapıyoruz? işte maalesef ki ilaç sektörünün pisliği buralarda başlıyor.Şöyle bir gerçek var ki bugün ben diabeti veya hipertansiyonu tedavi ettim artık ilaç kullanmaya gerek yok desem yarın beni bulamazsınız.
gerçek: aşk yoktur, insanların dini imanı paradır.
insan gibi sevemeyecekseniz kimsenin peşinden koşup bin türlü numarayla kendinize inandırmayın. başından diyin ben adi bir yalancıyım, iki kuruş için sevdiğimi söylediğim insanı bile başımdan atarım. ne o size yıllarca sabretsin ne de siz iğrençliğiniz bir anda ortaya çıkarıp karşınızdakini sükut-u hayale uğratın. he bi de daha agatha christie'nin adını bile duymamışken üniversiteli entelektüel kızlara göz koymayın. haddinizi bilin.
Şimdi bunları iyi oku kardeş, belki annen baban seni güzel çocuğum zeki evladım diye sevdi büyüttü sende kendini bi yarrrak zannettin, ama ne güzelsin nede zekisin etrafında hep senden daha iyilerini görünce imrendin hayata küstün ben bunu yapamıycam diye ağladın bir orospu evladı gibi, çünkü annen baban sana yalan söyledi sen belki güzel fizikli birisi olarak geldin bu dünyaya ama zeki birisi olarak doğmadın, şimdi etrafındakiler seni seviyo sayıyo diye yerindemi oturuyosun? oturma evrende herşey hareket ediyo senin hareket etmeme gibi bir lüksün mü var amcık! Şimdi kalk bu hayatta kesinlikle başaramam dediğin şeyi yap, en azından yapmaya çalış ingilizcemi öğrenemiyosun üstüne gidiceksin kaçarak kurtulamazsın, bi kızamı açılamıyosun? açılacaksın!, Bir kere olsun deniyeceksin. Olmadımı?Kalbinmi kırıldı? Sikiyim senin kalbini herkes de var o kalp, herkesin kalbi kırılıyo, ikinciye bidaha deniyeceksin gerekirse 222.ye tekrar deniyeceksin ama yerinde durmayacaksın çünkü harekete geçmeden sen zaten dünyanın en başarısız insanısın.
Halamı korkuyosun? Yaşama ozaman.
aslında yaşam diye bir olgu yok. doğup o ilk nefesi ciğerlerimize çektikten sonra ölmeye başlıyoruz. olan ömrümüzü tüketiyoruz. bir yol vardır mesela, o yola çıkarsınız ve gittikçe yolunuz azalmaya başlar en sonunda ise biter. yaşamak da öyle işte. yaşamak diye bir kavram yok. ölüm denen yola ilk nefes ile çıkıyoruz ve yolda ilerliyoruz sonuna geldiğimizde ise ömrü tüketmiş oluyoruz.
Ölüm. Ölünce bir şeyler hissetmeyeceğiz. Dünyaya gelmeden önce yoktuk,bir şey hissetmiyorduk öldüğümüz zaman da yok olacağız bir şey hissetmeyeceğiz. Ölmek ve doğmak benzer şeyler..