gecenin şiiri

entry13366 galeri929 ses19
    174.
  1. Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
    Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
    Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
    iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük.

    Cemal süreya'nın Aşk'ından bir kesit.
    1 ...
  2. 175.
  3. 176.
  4. Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
    Uykudan uyandırsam seni:
    Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
    Vapur düdükleri ötmededir.
    Etraf alacakaranık,
    Köprü açıktır henüz.
    Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...

    Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
    Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
    Dağ başında beş-on haneli köyler,
    Telgraf direkleri yollar boyunca
    Koşuşup durmuş bizle beraber.

    Şarkılar söylemişim pencereden,
    Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
    Biletim üçüncü mevki,
    Fakirlik hali.
    Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
    Sana Sapanca'dan bir sepet elma almışım...

    Ver elini Haydarpaşa demişiz,
    Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
    Hava hafiften soğuk,
    Deniz katran ve balık kokulu
    Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
    Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu...

    Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
    -Kim o? dersin uykulu sesinle içerden.
    Saçların dağınıktır, mahmursundur.
    Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
    Bir sabah vakti kapıyı çalsam,
    Uykudan uyandırsam seni,
    Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
    Fabrika düdükleri ötmededir.
    1 ...
  5. 177.
  6. Ben nice ayrılıklar gördüm ömrümce
    Kuşlar gördüm; kırılmış kolu, kanadı
    Ayrı düşmüş sevdiğinden kuşlar gördüm
    Hiç bir ayrılık bana bu kadar komadı

    Ayrılığın bir ağrıdır vurur şakaklarımda
    Ve büyür gözlerimde bir okyanus kadar
    Derinden ses verir içimde bir tel
    Sonra, birdenbire kırılır, kopar

    Yeryüzü çekilir altından ayaklarımın
    Geçer başıma çöken bir tavan gibi gökyüzü
    Durmadan çalınır kulaklarımda
    Şarkıların en hüzünlüsü

    Seni alıp uzaklara giden otobüs
    Benim üzerimden geçer hışımla
    Devrilir, bakakalırım ardından
    Bir sel gibi akan gözyaşımda...

    Artık ne yapsam boş, teselliler faydasız
    Karanlık gitgide en derinlere çeker beni
    Çaresiz, bütün sokaklarında bu şehrin
    Böyle perişan beklerim dönmeni

    Dolaşır birbirine yorgun ayaklarım
    Ellerimi koyacak bir yer bulamam
    Nereye gitsem, en koyusu acıların
    Ne yana baksam, çıldırtan bir akşam

    istemem ben bu ömrü, bu talihi istemem
    Böyle durup durup senden ayrılmak varsa
    Orada bir mezar kazılır benim için
    Ayrılığın nerede başlarsa.

    ümit yaşar oğuzcan. evet.
    4 ...
  7. 178.
  8. Ne sen beni sev.
    Ne de ben senden vazgeçeyim.
    Aynı yolda duralım.
    Hiç konuşmayalım.
    Sen hep böyle buz kesil bana.
    Ben hep çocuk kalayım sana.

    Ramazan KISRIK
    2 ...
  9. 179.
  10. Kız Kulesi sendeyken,
    Kimse bilmeyecek yağmurlarını,
    Kimse hatırlamayacak istanbul!
    Herkes seni o güzel büyücünün,
    Gizemli şehri sanıyor...
    1 ...
  11. 180.
  12. bayram gelir ellere
    sevgi verir dillere
    ver öpeyim elini
    elim girsin götüne.
    cem yılmaz.
    2 ...
  13. 181.
  14. Konuşuyorum kendi kendime odamda
    Bir portakal suyu iç, ya da içme, ne yaparsan yap
    Yalnızlık sensin.

    Edip cansever.
    2 ...
  15. 182.
  16. sen gönül bahçemin bir hıyarısın,
    mideme göresin, iri yarısın,
    hülasa sen bana uygun karısın,
    vurgunum çipil göz bebeklerine.
    aziz nesin

    en sevdiğim.
    1 ...
  17. 183.
  18. Günler gitgide kısalıyor,
    yağmurlar başlamak üzre.
    Kapım ardına kadar açık bekledi seni.
    Niye böyle geç kaldın?

    Soframda yeşil biber, tuz, ekmek.
    Testimde sana sakladığım şarabı
    içtim yarıya kadar bir başıma
    seni bekleyerek.
    Niye böyle geç kaldın?

    Fakat işte ballı meyveler
    dallarında olgun, diri duruyor.
    Koparılmadan düşeceklerdi toprağa
    biraz daha gecikseydin eğer...

    nazım hikmet
    1 ...
  19. 184.
  20. Nefes - ülkü tamer

    Dağın uykusuna, kuşun gözüne,
    Sabahın sesine, taşıdım seni.
    Kerem’in yaralı, ince dizine,
    Irmağın yasına taşıdım seni.
    Canın içinden, canımı duyan,
    Canımın içine taşıdım seni.
    Elma kabuğunda, nar tanesinde,
    Gizlenen mermere taşıdım seni.
    Gecenin ördüğü, gün kafesinde,
    Dolaşan kedere taşıdım seni.
    Canın içinden, canımı duyan,
    Canımın içine taşıdım seni.
    Arının yazına, kışın otuna,
    Yaprağın güzüne taşıdım seni.
    Yürekten yüreğe mekik dokuyan,
    Sevginin göçüne taşıdım seni.
    Canın içinden, canımı duyan,
    Canımın içine taşıdım seni.
    1 ...
  21. 185.
  22. Eyvah ne yer ne yar kaldı,
    Gönlüm dolu ah u zar kaldı.

    Şimdi buradaydı gitti elden,
    Gitti ebede gelip ezelden.

    Ben gittim o haksar kaldı,
    Bir köşede tarumar kaldı.

    Baki o enisi dilden eyvah,
    Beyrutta bir mezar kaldı.

    Bildir bana nerde nerde Ya Rab,
    Kim attı beni bu derde Ya Rab,
    Nerde arayayım o dil rübayı,
    Kimden sorayım bi-nevayı.

    Derler ki unut o aşnayı,
    Gitti tutarak reh-i bekayı.

    Sığsın mı hayale bu hakikat,
    Görsün mü gözüm bu macerayı?

    Sür'atle nasıl da değişti halim,
    Almaz bunu havsalam hayalim.

    Çık Fatıma! lahdden kıyam et,
    Yadımdaki haline devam et,
    Ketm etme bu razı şöyle bir söz,
    Ben isterim ah öyle bir söz.

    Güller gibi meyl-i ibtisam et,
    Dağı dile çare bul meram et,
    Bir tatlı bakışla bir gülüşle,
    Eyyamı hayatımı temam et.

    Makber mi nedir şu gördüğüm yer,
    Ya böyle reva mı ey cay-ı dilber.

    abdülhak hamit tarhan. evet.
    3 ...
  23. 186.
  24. "Bu dünyada yaşamak can sıkıcı bir şeydir baylar."

    E. Cansever
    1 ...
  25. 187.
  26. iyi günlerimde çok eller uzanır ellerime,
    Resmimi, suratımı baş köşeye asarlar...
    Fakat demir kapıların her kapanışında üzerime,
    Ardında taş duvarların her kaldığım zaman,
    Ne arayan beni, ne soran...

    Eeeehh, daha iyi be, bunun böyle olduğu...
    Minnetim ve borçluluğum yalnız sana kalsın.
    iyi günlerimde benim unuttuğum insan eli
    Nasılsın?...

    nazım hikmet ran. evet.
    4 ...
  27. 188.
  28. Atilla ilhan - felaketim olurdu ağlardım

    gözlerin gözlerime değince
    felâketim olurdu ağlardım
    beni sevmiyordun bilirdim
    bir sevdiğin vardı duyardım
    çöp gibi bir oğlan ipince
    hayırsızın biriydi fikrimce ne vakit karşımda görsem
    öldüreceğimden korkardım
    felâketim olurdu ağlardım ne vakit maçka'dan geçsem
    limanda hep gemiler olurdu
    ağaçlar kuş gibi gülerdi
    bir rüzgâr aklımı alırdı
    sessizce bir cıgara yakardın
    parmaklarımın ucunu yakardın kirpiklerini eğerdin bakardın
    üşürdüm içim ürperirdi
    felâketim olurdu ağlardım akşamlar bir roman gibi biterdi
    jezabel kan içinde yatardı
    limandan bir gemi giderdi
    sen kalkıp ona giderdin
    benzin mum gibi giderdin
    sabaha kadar kalırdın hayırsızın biriydi fikrimce
    güldü mü cenazeye benzerdi
    hele seni kollarına aldı mı
    felâketim olurdu ağlardım
    7 ...
  29. 189.
  30. Zaman ne de cabuk geciyor Mona
    Saat onikidir söndü lambalar
    Uyu da turnalar girsin rüyana
    Bakma tuhaf tuhaf göge bu kadar
    Zaman ne de çabuk geciyor Mona
    s. Karakoç
    3 ...
  31. 190.
  32. ben sana hayran/ sen cama tırman
    orhan veli
    2 ...
  33. 191.
  34. nedir bu sessizlik penceremdeki, nerede her gece içimde büyüyen acı.
    iyiye mi gidiyoruz, yoksa giderek kötüye mi. anlamsızlaştı sanki herşey.
    gün doğumuna az kaldı hem, belki hala gelir umuduyla yaşamak mı yoksa.
    durduramıyorum kendimi, kalbimden fırlayacak şimdi en acısından dizeler.
    biliyorum gelmeyeceksin yine, sakın gelme zaten; hazır değilim..

    mfö - sakın gelme: http://www.youtube.com/watch?v=wj7gEaHtkxw
    1 ...
  35. 192.
  36. Ben hiç böylesini görmemiştim
    vurdun kanıma girdin itirazım var
    sımsıcak bir merhaba diyecektim
    başımı usulca dizine koyacaktım
    dört gün dört gece susacaktım
    yağmur sönecekti yanacaktı
    sameland seferden dönecekti
    duvardaki saat duracaktı
    kalbim kendiliğinden duracaktı
    ben hiç böylesini görmemiştim
    vurdun kanıma girdin itirazım var
    .....
    1 ...
  37. 193.
  38. bir ölümden kalanlar - behçet necatigil

    doğuşundan beridir sakladığı
    Tanrının bir emaneti vardı
    Yatağa düştü
    Üçüncü gün akşamüstü, geri verdi güleryüzlü
    -kalsın bende temelli, diye ağlar bazıları-

    -Pişirdiğim aşla, bağladığım başla gideyim
    Üç gün yatak
    Dördünde toprak olsun yerim, derdi.
    Geleni gideni yokken gençliğinde bile
    Akşamları gizli gizli, bilinmez
    Kimi gözlerdi?

    Tanrının sevgili kuluymuş
    Muhtaç olmadan öldü
    Ama gözleri yine kapıdaydı
    Belliydi birini beklediği
    Son sözü bir kadın ismi oldu hiç duymadığım
    Lakin anlaşılmadı gitti, söylemek istediği.
    1 ...
  39. 194.
  40. Gone Are The Ghost And Gods

    gone are the ghosts and gods,
    fear's strangled emerods,
    thought's spider snares;
    dead are the craven creeds;
    truth demands noble deeds,
    all free man dares.
    men, be your own recourse!
    waste not your fire and force
    in fatuous prayers!
    better, come cannily
    down on the enemy,
    set them to theirs
    free from the bogie faith,
    false fear and wastrel wraith,
    from shame and guilt,
    rise, in thine own self-awe,
    live to the living law:
    do what thou wilt!
    to the memory of
    mustapha kemal pasha ataturk:
    for my old friend and pupil
    major-general john charles
    frederick fuller
    and my son aleister ataturk.

    aleister crowley.
    1 ...
  41. 195.
  42. herşeyden biraz kalır diyor birileri,
    çoğulluk, haklılıktır.
    kavanozda biraz kahve,
    kutuda biraz ekmek,
    insanda biraz acı...

    turgut uyar.
    2 ...
  43. 196.
  44. keşke yalnız bunun için sevebilseyim seni - cemal süreya.
    1 ...
  45. 197.
  46. cennete gitmek istiyorsan
    izin ver de sana bunu nasıl yapacağını anlatayım
    ayaklarını biraz koyun iç yağıyla
    yağlamalısın
    böylece şeytanın ellerinden kayar
    ve vaat edilen topraklara süzülürsün
    endişelenme yağlı git.

    woody guthrie
    3 ...
  47. 198.
  48. mutsuzluktan söz etmek
    istiyorum
    dikey ve yatay mutsuzluktan
    mükemmel mutsuzluğundan
    insansoyunun
    sevgim acıyor
    biz giz dolu bir şey yaşadık
    onlar da orada yaşadılar
    bir dağın çarpıklığını
    bir sevinç sanarak
    en başta mutsuzluk elbet
    kasaba meyhanesi gibi
    kahkahası gün ışığına vurup da ötede beride yansımayan
    yani birinin solgun bir gülden
    kaptığı firengi
    öbürünün bir kadından aldığı
    verem
    bütün işhanlarının tarihçesi
    bütün söz vermelerin tarihçesi
    sevgim acıyor
    yazık sevgime diyor birisi
    güzel gözlü bir çocuğun bile
    o kadar korunmuş bir yazı yoktu
    ne denmelidir bilemiyorum
    sevgim acıyor
    gemiler gene gelip gidiyor
    dağlar kararıp aydınlanacaklar
    ve o kadar
    tavrım bir şeyi bulup coşmaktır
    sonbahar geldi hüzün
    kış geldi kara hüzün
    ey en akıllı kişisi dünyanın
    bazan yaz ortasında gündüzün
    sevgim acıyor
    kimi sevsem
    kim beni sevse
    eylül toparlandı gitti işte
    ekim filan da gider bu gidişle
    tarihe gömülen koca koca atlar
    tarihe gömülür o kadar

    turgut uyar
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük