gecenin şiiri

entry13372 galeri929 ses19
    1058.
  1. Düşünmeyi unuttum,
    Kalbim zaten firarda,
    Beynimden şüpheliyim,
    Ama sen varsın ya yanımda
    işte o zaman mutluyum…
    Sen tut elimi hiç bırakma,
    Ben yarından umutluyum…
    Damlagül Uzun
    1 ...
  2. 1059.
  3. gelip size zamandan söz ederler
    yaraları nasıl sardığından ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
    zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
    hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
    dahası onlar da bilirler. ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler,
    öyle düşünürler.
    bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak,
    sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle
    yeniden kucaklaşmak kolay değildir elbet. kolay değildir bunlarla
    başetmek, uğruna içinizi öldürmek. zaman alır.

    zaman
    alır sizden bunların yükünü
    o boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar
    dibe çöker. hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. bir
    yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
    o boşluk doldu sanırsınız.
    oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.

    gün gelir bir gün
    başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
    o eski ağrı
    ansızın geri teper.
    dilerim geri teper. yoksa gerçekten
    bitmişsinizdir.

    zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır
    anlamları, önemi kavranır. bir zamanlar anlamadan yaşadığın
    şey, çok sonra değerini kazanır. yokluğu derin ve sürekli bir sızı
    halini alır.
    oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
    mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
    her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır..

    murathan mungan
    1 ...
  4. 1060.
  5. 1061.
  6. Yağmur; denize düştüğünde deniz,
    yeşile düştüğünde yeşil,
    toprağa düştüğünde toprak kokar.
    yağmur saçına düştüğünde sevgi,
    eline düştüğünde özlem,
    göğsüne düştüğünde aşk kokar.
    sen hiç yağmuru göğsüne düşürdün mü?
    1 ...
  7. 1062.
  8. Denizin üstünde ala bulut
    yüzünde gümüş gemi
    içinde sarı balık
    dibinde mavi yosun
    kıyıda bir çıplak adam
    durmuş düşünür.

    Bulut mu olsam,
    gemi mi yoksa?
    Balık mı olsam,
    yosun mu yoksa?..
    Ne o, ne o, ne o.
    Deniz olunmalı, oğlum,
    bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.

    nazım hikmet ran.
    6 ...
  9. 1063.
  10. aysel git başımdan ben sana göre değilim
    ölümüm birden olacak seziyorum.
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    aysel git başımdan istemiyorum.

    benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    dağıtır gecelerim sarışınlığını
    uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
    aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    benim için kirletme aydınlığını,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    ıslığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

    sevindiğim anda sen üzülürsün.
    sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
    uzak yalnızlık limanlarına.
    aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
    büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
    çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
    sakın başka bir şey getirme aklına.
    aysel git başımdan ben sana göre değilim,
    ölümüm birden olacak seziyorum,
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
    aysel git başımdan seni seviyorum...

    attila ilhan.
    4 ...
  11. 1064.
  12. Adımlarım ürkek olsa da
    yollarım sana,
    Sabrım sana
    Biliyorum bu firar girişimi
    Sana gelen vagonlara kaçak bindim ben
    Farkındayım Biletsizim
    Bir o kadar da öznesiz.

    ismail Sarıgene
    1 ...
  13. 1065.
  14. biz sanıyorduk ki,
    bir yaradılış varsa aşkadır
    ne hata.
    sonsuzluğaymış meğer
    sonsuzluğun koyu yapışkanlığına

    herkes sussun
    boşluktaki dilsiz yıldızların körlüğü gibi
    dursun her şey yatağımda.
    ben neye ağlayacağımı bilirim
    hangi tenin beni öldürmeye yeteceğini.
    bu son
    artık uykusundayım herkesin
    yaradılışı değilse de
    yokoluşu gördüm.

    bejan matur/gece gibi olacağım
    1 ...
  15. 1066.
  16. siktin ülkeyi eyledin viran
    sen ne biçim bir adamsın ulan kıtıpıyöz
    milyon yuro nedir tipini siktiğimin
    beni benden alırsan seni sana bırakmam.
    3 ...
  17. 1067.
  18. sen istanbul'suz da güzelsin
    Ama istanbul seninle güzel
    Sensiz bir istanbul düşündüm
    Ne çirkin ne güzel
    Sen bensiz de güzelsin
    Ama ben seninle mutluyum
    Aylar var ki istanbul'da
    Seninle ıstanbulluyum.
    1 ...
  19. 1068.
  20. ispanyol meyhanesi

    Kararmış tahta masamızda bir şişe şarap,
    Gecelerden bir gece bezginiz.
    Üstelik adamakıllı sarhoşuz.
    Ellerin, ellerimde.
    ispanyol meyhanesinde bir kadın
    Çığlık çığlığa şarkı söylüyor.
    Belli yıkılmış bir kadın.
    Hayli çirkin, hayli geçkin, ağlamaklı.
    Zayıf, incecik elli, kalın dudaklı.
    Sesi bir tokat gibi patlıyor kulaklarımızda;
    Yüzümüz al al oluyor.
    içimiz hüzün dolu, kahır dolu,
    Gözlerimiz kanlı.
    ispanyol meyhanesinde bir gece
    Seninle başbaşayız
    Üstelik sarhoşuz adamakıllı.
    Daha içelim, daha içelim.

    Başını dizlerime daya gözlerin kapalı
    Ağla biraz,
    Bak ben de ağlıyorum.
    Ocakta odunlar sönüyor
    Görüyor musun?
    Çığlık çığlığa bir kadın
    Duyuyor musun?
    Ah ölelim artık;
    Bitsin bu delicesine koşu,
    ispanyol meyhanesi yerin dibine batsın.
    Yeter! yeter!
    Öleceksek ölelim.
    Hadi vur kendini şaraba
    Kedere ve aşka vur.
    Daha içelim, daha içelim.

    Alkol duvarını geçelim artık;
    Damarlarımızdan ispirto akmalı.
    Hey garson!
    Sustur şu çığlık sesli kadını.
    Söyle masamıza gelsin, içelim.
    Hey garson!
    Bütün hesaplar benden bu gece sen de iç.
    Kapat kapıları;
    Yabancı gelmesin.
    ispanyol meyhanesinde öldüğümüzü
    Kimse bilmesin.
    Daha içelim, daha içelim..
    1 ...
  21. 1069.
  22. Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
    Kocman denizlerde ender bir balık gibisin.
    Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır,bir güldürür;
    Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

    özdemir asaf.
    1 ...
  23. 1070.
  24. Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
    Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler
    Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
    Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
    Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı,
    Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun oturmuştu
    Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
    Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
    Sanki hiç olmamıştı
    Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu

    Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı istanbullular
    Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
    Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydiki sevmek
    Ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
    Bırakasalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
    Çünkü iki kişiydik

    Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
    Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
    Seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu
    iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
    Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
    Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
    Sonrası iyilik güzellik.

    cemal süreya.
    7 ...
  25. 1071.
  26. Gecenin üçü olmuş yeni farkettim oysa
    Sen gitmissin, basucumda bir not
    Gecenin üçü olunca hep uyanir gibi
    Hep dilimde ayni zehir
    Sigaramin ucu hâlâ mavi
    Hayallerim kurudu bir ağacın dalinda
    Umut desen ki deme
    Ama dersen eğer
    Ayagina taş baglanmis atilmis denize
    Dibe çökmüş umut, saatin üçü
    Gitmissin, ben bir not buldum basucumda
    Meğer adima şiir yazdığın
    Adima tat veren butun cümlelerle birlikte..
    Iki satir gözyaşı ve bir demlik çay
    Saat gecenin üçü bak gözlerim açık
    Beni uyutmuyor bu notlar,
    Bu saatin üçü yine sen gelmemissin
    Oysa notalara tasimistim sesini
    Resmini dunyadaki insanlarin
    Hatta agaclarin ve denizin
    Sigaranin dumaninin acisina asmistim
    Resmini asmistim çünkü seni öldürdüm
    Ölmüssün gece saatin üçü
    Ağacın dalindan döküldü kuruyan hayallerim
    Bak denizler dalgalandikca islanmiyor nefesim
    Bir çocuk ağlıyor yere düşmüş
    Annesi öpüyor dizlerinden, saat gecenin üçü
    Sen gitmissin adina sarkilar yazmisim
    Gitmissin!
    Ben acimtrak bir tatla kalmisim gecenin yarisinda
    Oysa annem de sarilmisti daha yeni
    Agliyordum gözyaşlarımı öpmüstü annem
    Geçmiyor hircinligim,
    Notlarin ellerimi kanatiyor dokundukca
    Annem öpse de gecmiyor ne yazık
    Gitmissin ben daha yeni uyuyorum
    Aksiligim üzerimde saclari darmadagin
    Gözleri sessiz bir kadin oldum ben
    Gelmeyeceksin beklemiyorum artik adam
    Basucumdaki notlar artik orada yoklar..

    Belle mademoiselle.
    02.2014.
    2 ...
  27. 1072.
  28. Yeşil pencerenden bir gül at bana,
    Işıklarla dolsun kalbimin içi.
    Geldim işte mevsim gibi kapına
    Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.

    Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
    Ben aşkımla bahar getirdim sana;
    Tozlu yollarından geçtiğim uzak
    iklimden şarkılar getirdim sana.

    Şeffaf damlalarla titreyen, ağır
    Koncanın altında bükülmüş her sak.
    Seninçin dallardan süzülen ıtır,
    Seninçin karanfil, yasemin zambak...

    Bir kuş sesi gelir dudaklarından;
    Gözlerin, gönlümde açan nergisler.
    Düşen öpüşlerdir dudaklarından
    Mor akasyalarda ürperen seher.

    Pencerenden bir gül attığın zaman
    Işıkla dolacak kalbimin içi.
    Geçiyorum mevsim gibi kapından
    Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
    1 ...
  29. 1073.
  30. Gözlerime sürüp gözlerini
    Yelelerini güneşin
    Kuşluk vakti uyandırıp şehri
    Şehrin bütün kısraklarını
    Saçlarına selam getiren
    Şafak rüzgârlarını
    Ve Ölümü yüklenip sırtıma
    Firar edeceğim.

    Doğmamış kuşları
    Geceyi alnından vuran
    Haykırışları
    Öksüz hatıraları
    Bütün aynaları
    Miras bıraktım.
    Ayıplayıp
    Gri perçeminden
    Bu şehri gökdelenlerinden
    Ve kaktüslerinden bu şehri

    Ihlamur kokan
    Deliksiz göklere
    iltica edeceğim.
    1 ...
  31. 1073.
  32. kurşun sesi kadar hızlı geçer yaşamak;
    öyle zordur ki, kurşunu havada,
    sevgiyi de yürekte tutmak!
    bazen
    duygularımız bizden erken yaşlanır
    ve bizden hayatın geri
    kalanını
    alır.
    hayatın, kendini anlayanları
    cezalandırmasıdır bu.
    durup, durup ardına
    bakan kadınlar vardır. geçmişi
    düşünmekten şimdiyi
    yaşayamazlar.
    herşeyi
    didikleyip duran, mazisinin
    gölgesinden, anılarının yükünden
    bir
    türlü
    kurtulamayan, gözleri ufuk yorgunu
    kadınlar. güçlü, köklü
    bir
    biçimde
    yeni arkadaş edinecek yaşları
    geride bıraktıysan eğer,hasar
    görmüş
    eski
    arkadaşlıkları onaracak çağı da
    geride bırakmış oluyorsun.
    zaman
    ilerledikçe birçok sey, daha zor
    olmaya başlar. beklentisi
    yüksek
    olan
    kadınların yalnızlığı daha koyu
    oluyor. büyük lafların
    gölgesinde
    geçen
    hayatlar, bir daha iflah
    olmuyor,geçip gittiğiyle kalıyor.
    zaman,
    aşk.. herşey! ayrılıkları
    ayrıntılar acıtır. kadınları
    mahveden
    erkekler
    değil, ayrıntılardır. erkekler,
    erkekliklerinin tadını
    alabildiğine
    çıkartırken, kadınlar bu konuda da
    umutsuzdurlar. çünkü
    kadınlık
    bekler.
    ummak ve beklemek kadınlığa
    verilmiş iki cezadır.*

    Murathan mungan.
    Kalemini sevdiğim!
    1 ...
  33. 1074.
  34. adam, ben senin kalbini sevdim. satırlarını sevdim.
    sigarayı içişini, tutuşunu, dumanını içine çekişini sevdim.
    ruhunu sevdim ben senin…
    2 ...
  35. 1075.
  36. Erkek kadına dedi ki:
    -Seni seviyorum,
    ama nasıl,
    avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
    parmaklarımı kanatarak
    kırasıya
    çıldırasıya...
    Erkek kadına dedi ki:
    -Seni seviyorum,
    ama nasıl,
    kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
    yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
    yüzde hudutsuz kere yüz...
    Kadın erkeğe dedi ki:
    -Baktım
    dudağımla, yüreğimle, kafamla;
    severek, korkarak, eğilerek,
    dudağına, yüreğine, kafana.
    Şimdi ne söylüyorsam
    karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
    Ve ben artık
    biliyorum:
    Toprağın -
    yüzü güneşli bir ana gibi -
    en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
    Fakat neyleyim
    saçlarım dolanmış
    ölmekte olan parmaklarına
    başımı kurtarmam kabil
    değil!
    Sen
    yürümelisin,
    yeni doğan çocuğun
    gözlerine bakarak..
    Sen
    yürümelisin,
    beni bırakarak..
    Kadın sustu.
    Sarıldılar
    Bir kitap düştü yere..
    Kapandı bir pencere..
    Ayrıldılar.
    1 ...
  37. 1076.
  38. Ben bir şey anlatacaktım kime anlatacaktım?
    Ben bir yere gidecektim nereye gidecektim?
    Biri vardı yanımdaydı, kimdi o?
    Bana bir şeyler söylemişti, ne demişti?
    1 ...
  39. 1077.
  40. şarabı sev
    tütünü incitme
    beni de unut artık.
    1 ...
  41. 1078.
  42. tinerci çocuklar taşısın benim tabutumu
    mezarımı şekerli, çikolatalı bir yere defnedin

    bacaklarımın arasındaki o şeyi de
    bir zahmet hükümet büyüklerine hediye edin

    orhan gibi belediye çukuruna düşüp mü bulurum belâmı
    nazım gibi moskova'da cahit gibi venedik'te mi?

    depremde ölen çocuklar diksin kefenimi
    meyve sulu güzel kokularla yıkasınlar bedenimi

    kasıklarımın arasında duran o şeyi de
    hani size zahmet..
    2 ...
  43. 1079.
  44. göğü unut
    tek başına ölmüş bir karanlık ol
    banliyö trenlerinin camından bakan yenilgi gibi
    bak, denizi nasıl denetliyor martılar
    uzaklaşıp git, kendinde eri, çözül
    değil mi ki orda yoktun.

    gemi enkazlarının dibindeki katranla hesaplaş
    limandaki halatların arasına sıkışmış yengeç gibi
    çaresizliği incele, bir sonuca var yalnızlığından
    hani ilk rüzgârla düşen yapraklar vardır
    onlara oy ver, yaşamıyor olmayı seç
    değil mi ki söylemedin.

    çalışkanlığın haritasını çizen karıncaları gözet
    ağaçlara koş, köklere yalvar
    kiminse kumdaki ayak izleri, onu bul, tartış
    takip edilen bir pars gibi
    geceyle arandaki boşluğu ölç
    değil mi ki göremedin.

    Salih Bolat.
    1 ...
  45. 1080.
  46. Ağlama, gözleri kızarmış çocuk!
    Tek damla yaşın düşmesin yere.
    Bak, tek güzelliğimiz yokluk,
    Sana bir öğüt; ağlama boş yere.

    Ne olursa olsun hiçbir şey değmez,
    Senin bir damla gözyaşına.
    Ağlayana kimse boyun eğmez.
    Kimse bakmaz kimsenin yaşına.

    Ne kadar kötülük, pislik varsa;
    Sen herşeyi tertemiz öğren.
    Eğer yüzüne gözyaşı yağarsa;
    Seni garip sanır her gören.

    Ağlama sakın çocuk, ağlama!
    Korkmayana zarar gelmez, bunu bil.
    Sevgini hep söyle, sakın saklama.
    Aklından korkuyu, gözünden yaşı sil.
    2 ...
  47. 1081.
  48. Her Gün Seninle

    Güzel olan
    Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak
    Erimek yarını olmayan zamanlarda
    Durdurmak bir yerde bütün saatleri
    Bütün kuralları kırıp parçalamak
    Sonra varmak o yerlere
    Mevsimlere dur demek
    Kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara
    Güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak
    Sonra doldurmak ay ışığını kadehlere
    Delicesine içmek
    Ve unutabilmek her şeyi ansızın
    Sevmek seni en yücesiyle sevgilerin
    Birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak
    Güzel olan
    Sevmek seni Tanrılar gibi
    Seninle Tanrılaşmak...

    Bir gün bu akan sele dur diyeceğim, göreceksin
    Ne bu şehir kalacak
    Ne bu duygusuz sürü
    Bu korkunç kalabalık
    Her vapur seni getirecek bana
    Bütün istasyonlarda seni bekleyeceğim
    Kapılar sana açılacak
    Senin için söylenecek şarkılar
    Şiirler senin için yazılacak
    Her evde bir resmin
    Her meydanda bir heykelin olacak
    Ve sen kimi gün bir rüzgar gibi
    Kimi gün denizler gibi, bulutlar gibi
    Kopup ötelerden, ötelerden
    Yalnız bana geleceksin
    Bir gün bu akan sele dur diyeceğim göreceksin.

    Ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm
    Sende buldum erişilmez hazları
    Yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan
    Duyguların en ölmezini sende duydum
    Susuzluğum dudaklarında dindi
    Yalnızlığım ellerinde
    Çoğu gün unuttum açlığımı
    Sende doydum...

    ilk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun
    Anladım yaşadığımı her nefes alışta
    Seninle geçtim bütün zamanlardan
    Seninle var oldum
    Eridim seninle bir sonsuz çalkanışta.

    Boynunda bir yer vardır, ben bilirim
    Ne zaman oradan öpsem,
    Değişir gözlerinin rengi
    Yanar dudakların, terler avuçların
    Dökülür kapkara aydınlık gibi
    Omuzlarına saçların
    Gitgide artar kalbinin vuruşları
    Bir musiki halinde dünyamı doldurur
    Ansızın bütün sesler kesilir
    Zaman durur
    Bir baş dönmesi başlar o en yükseklerde
    Her gün seninle yeniden var oluruz
    Eriyip kaybolduğumuz yerde...

    Sesini duymadığım gün
    Yaşanmış değil
    Açan çiçek değil
    Öten kuş değil
    Yüzünü görmediğim gün
    içimde yıldızlar sönük
    Güneşler güneş değil
    Seni sevmediğim gün
    Seni anmadığım gün
    Olacak iş değil...

    Her günüm seninle geçsin
    O güneşe en yakın
    Kimsenin varamayacağı bir dağ başında
    Uçsuz bucaksız uzak denizlerde
    insan ayağı değmemiş ormanlarda
    Uzaklarda, en uzaklarda
    O gemilerin uğramadığı limanlarda
    Işığım ol, alınyazım ol benim
    Vatanım ol, evim ol
    Yeter ki bir ömür boyu benim ol
    Her günüm seninle geçsin..

    ümitcan yaşarcan oğuzcan!
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük