bugün

rakı şişelerinden kuleler yaptım dönüş yollarına,
seni, seni ilk ben göreyim diye.
görme engellinin bastonu çalınmaz,
yıkma kulelerimi.
Çok yalnızım, mutsuzum

Göründüğüm gibi değilim aslında

Karanlıklarda kaybolmuşum

Bir ışık arıyorum, bir umut arıyorum uzun zamandır

Aradıkça batıyorum karanlık kuyulara

Kimse duymuyor çığlıklarımı

Duyan aldırış etmiyor çekip kurtarmak istemiyor

Bense insanların bu ilgisizliği karşısında ilgiye susamışım

Ümidimi yitirmişim

Biliyorum bir gün dayanamayacak küçük kalbim

Arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim her şeye

Veda edeceğim.

Nilgün Marmara
Ellerin ellerin ve parmakların
Bir narçicegini eziyor gibi...
Ellerinden belli olur bir kadın
Denizin dibinde gezıyor gibi...
....

aşk iki kişi arasında asla eşitlenmeyendir
ben bir divan şairi değilim ki sevgilim
sana bercesteler düzeyim
yine de giderayak , gözlerine, ellerine , ayaklarına
tutulmuşluğumu herkes bilsin isterim.
ben bu çıldırmış vaktin , ben bu yılan zamanının
paramparça edilmiş şairiyim. ne diyeyim !
kırılırda bir gün bütün dişliler
döner şanlı şanlı çarkımız bizim
gökten bir el yaşlı gözleri siler
şenlenir evimiz barkımız bizim

yokuşlar kaybolur çıkarız düze
kavuşuruz sonu gelmez gündüze
sapan taşlarının yanında füze
başka alemlerle farkımız bizim

kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman
görürler nasılmış, neymiş kahraman
yer ve gök su vermem dediği zaman
sular her tarlayı arkımız bizim

gideriz nur yolu izde gideriz
taş bağırda, sular dizde gideriz
bir gün akşam olur bizde gideriz
kalır dudaklarda şarkımız bizim
görsel
Ustam!
Aklım firarda.
Gözbebeklerim de müebbet hüzün,
Dilimde ay kesiği bir yara,
Düşüm kırık dökük,
Umudumun boynu bükük,
Bir öksüzün omuzlarında sukut.
Yüreğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara düşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin.
Ustam,
Ne zaman o senin bildiğin zaman,
Ne sevda gördüğün masallardaki.
Eskiden,
Halı tezgahında dokunurdu aşklar,
Nakış nakış, körpe kız ellerinde.
Mendillere yazılırdı isimler,
Yüreklere kazılırdı gizlice.
Sevdalılar asil ve de yürekli
Sevdalar, kavgalar iki kişilik.
Oysa şimdi;
Çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
Meşru sevdalardan,
Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
Günahkar gecelerden.
Beni herkes sevdaya asi sanır,
Oysa aşk, beni nerde görse tanır,
Hasret tanır,
Zulüm tanır,
Ölüm tanır,
Yüzüm yüzümden utanır.
Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne…
Gitme, sonbahar oluyorum sonrası hiç
Ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
Neden akşam oluyorum tren kalkınca
Kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
Mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
Öyle çok acımasız ki, öyle birdenbire ki
Az önceki çiçekler nasıl da diken diken
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç.

O sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik, bitti
O elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
Artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
Günler devlet alacağı, yıllar bir kadehçik buzlu rakı
Oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
Kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
Nerde şimdi, nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç.

hasan hüseyin korkmazgil
Öyle bir çık ki karşıma: her baktığımda ilk defa görüyormuşum gibi,
az kalsın ölüyormuşum gibi hissedeyim seni.

edip cansever
içimdeki karanlığı patlatacağım
Zifiri bir su akacak
kamışımdan toprağa
Bir kedi yavrulayacak
köpek dişli bir kedi
Ve böğürtlenler köpürecek ağzından
Yedikçe
kendi
kendini
mayhoş
Ya da Posta Nazırı dedemden kalma
Mors'un en morundan bir karga
Konacak karşıki direğin doruğuna
Düşmanlarım öyle doldurmuşlar ki onu
Ne kadar taşlasan boş
oynamıyor yerinden
Ben kargadan korkmam ama
bunun gözleri baykuş
Ve tüyleri güngörmedik deniz dipleri kadar ıslak
Ve ötüyor
ötüyor
ötecek
Beni ışığa bağlayan
(Bağlayın beni ışığa!
Gerin telleri gerin!)
beni ışığa bağlayan
o gelin telleri
o gelin telleri
kopuncaya dek...
Akpembe bahar yelkenleriyle
Güneşin rüzgarına gerilmiş
bir badem ağacı gibi...
içimdeki karanlığı patlatacağım
Ve beynimin en ölümcül yaşlarıyla
ağlaya
ağlaya
Yepyeni bir insan
pırıl pırıl bir can
bitecek toprağa.
"âheste çek kürekleri mehtâb uyanmasın.
bir âlem-i hayale dalan âb uyanmasın."
Ustam!
Aklım firarda.
Gözbebeklerim de müebbet hüzün,
Dilimde ay kesiği bir yara,
Düşüm kırık dökük,
Umudumun boynu bükük,
Bir öksüzün omuzlarında sukut.
Yüreğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara düşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin.

-serkan uçar
Sessiz oturabilir miyiz seninle
aramızdaki yaprakların hışırtısından
ve ceylanların hayata çıkışından
başka bir ses olmadan...

beni sessiz de sevebilir misin
yağmur almış toprağı
ve üşüyen kainatı dinlerken
araya dünya sözleri karıştırmadan...

biliyor musun çekirgelerin
unutulmuş ülkelerin
kahrından kuruyan nehirlerin
diliyle konuşabilirim seninle
duyabilirim seni hiç konuşmadan...

duyabilirim seni hiç konuşmadan
kalbinin atışlarını duyabilirim
içinde bir yaz gezmesine çıkan çocuğu
ve durağın en uzak sokağından...

biriken dilini hayatın
sökebilirim, öğrenebilirim
sözcükler, bağırtılar, klaksonlar
ona karışmadan...

ay sesiyle, gün sesiyle, gül sesiyle
tırmanırım kalbinin tepesine ve işte
zakkumların diliyle konuşabilirim seninle
rüzgarın ve acının bildiği dilde
acelesiz, hiç yarışmadan...

sessiz oturabilir miyiz seninle?

Kemal SAYAR
Sade bir vatandastim ben oysa
Suriyeli geldi kondu bizim bursa
Yazik degil dustu gene Borsa
Rabbia gelir kurtarir bizi nasilsa...
Bedri Rahmi Eyüboğlu -Sevda üstüne.
'...acıdan sızlarken burnumuzun direği
morarmış çarşaflarımızı bayrak diye asardık
dokunsalar dağılırdı iyi pişmiş kurabiyeler gibi kalbimiz
kıtırdı ve çıtırdı
nedense iki kuşun ismine benzerdi kalbimiz
biz böyleydik işte, lezzetimiz de böyle... böyle... böyle..'
Çok yorgunum
Beni bekleme kaptan
Seyir defterini başkası yazsin
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın...

(bkz: nazım Hikmet)
uçurumun kenarındayım hızır,
bir gamzelik rüzgar yetecek,
ha itti beni ha itecek.
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.

(bkz: Behçet Necatigil)
ayrıldık
hem de ikiye
birliğin çokluğuyuz, kederimiz kederlerden yüce
koşuyoruz hep birlikte sonsuz bir çözülüşe
tam olmanın eksikliğiyle parçalanıp
dağılıp arayışın o menfur bilmecesine.
Tek cümle : benden Bi b*k olmaz.
Okuma yok,yazma yok bilmeyiz eski yeni
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini
Arzu baslarimizdan yıldızlar gibi yüksek
Önümüzde bir sürü yanımızda bir köpek...

Çok severim.
Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba

turgut uyar- denge.
sevişmediğim ilişki, benim ilişkim değildir..
Gel dedi.
Git dedi.
Kal dedi.
Gül dedi.
Öl dedi.
Geldim...
Gittim...
Kaldım...
Güldüm...
Öldüm.