gecenin şiiri

entry13367 galeri929 ses19
    467.
  1. Dünya beni sevmesin.
    Alışamıyorum kötülüklerine, kavgalarına ...
    Sırt çeviremezsiniz beyaza karşın siyaha, ışığa karşın karanlığa, acılara...
    kalbinizin tam ortasında durur.
    Dünya beni sevmesin. Dünyayı sevmenin bedeli çok ağır.

    Bir adam düşünüyorum. Bir büyük adam.
    Ellisinde sürgün. Memleketinden uzak, sevdiklerinden
    Bir büyük şair ; kendi dilinden uzak
    Yollar daha da büyütmüş onu. Sürgünler daha fazla yakınlaştırmış memleketine
    Hasreti, sevgisi, umudu
    Bir büyük adam düşünüyorum; büyüklüğü öğretiyor şiirlerinde

    Henüz vakit varken, gülüm,
    Paris yanıp yıkılmadan,
    henüz vakit varken, gülüm,
    yüreğim dalındayken henüz,
    ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri
    Volver Rıhtımı'nda dayayıp seni duvara
    öpmeliyim ağzından
    sonra dönüp yüzümü Notrdam'a
    çiçeğini seyretmeliyiz onun,
    birden bana sarılmalısın, gülüm,
    korkudan, hayretten, sevinçten
    ve de sessiz sessiz ağlamalısın,
    yıldızlar da çiselemeli
    incecikten bir yağmurla karışarak.

    13 Mayıs 58, Paris / N.Hikmet
    3 ...
  2. 468.
  3. Üvercinka

    Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
    En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
    Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
    Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
    Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
    Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
    Yatakta yatmayı bildiğin kadar
    Sayın Tanrıya kalsa seninle yatmak günah daha neler
    Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
    Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
    Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
    Bütün kara parçaları için
    Afrika dahil

    Senin bir havan var beni asıl saran o
    Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
    Sabahları acıktığı için haklı
    Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
    Bir çok çiçek adları gibi güzel
    En tanınmış kırmızılarla açan
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
    Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
    Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
    iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
    Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
    Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
    Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
    Padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında yok
    Aklıma kadeh tutuşların geliyor
    Çiçek Pasajı'nda akşam üstleri
    Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
    Bütün kara parçalarında
    Afrika hariç değil

    Cemal Süreya
    5 ...
  4. 469.
  5. ...bırak saçlarınla oynasın rüzgar,
    gümüş çıplaklığı bir başka bahar
    olan vücudunu ondan gizleme.
    ne varsa hepsini boyun, saç, meme,
    esirden dudaklar okşasın sevsin
    mademki geceden daha güzelsin! ahmet hamdi tanpınar
    3 ...
  6. 470.
  7. Sevgi Çıkmazı

    O artık benim için bir ölüdür demişsin
    Seni bunca sevene acı bir sitem mi bu
    Ayrılıklar içinde taş mı kesildi kalbin
    Hiç unutmam dediğin günleri unuttun mu
    Bir ev hatırlıyorum sonra küçük bir oda
    Ve hazdan yeryüzünde kaybolmuş iki kişi
    Ellerini sürdüğün her şey güzel olmada
    inan her gün yeniden yaşıyorum geçmişi

    Değil sevistiğimiz o eşsiz birkaç ayı
    Bir elmas parçasını ustaca işler gibi
    Bir bir düşünüyorum geçen her dakikayı
    Dilerim yeniden doğ gel de güneşler gibi
    Mahzun dudaklarımda aşkın ateşini yak
    Sevenler için değil yaşarken ölü olmak.
    3 ...
  8. 471.
  9. sökülüp
    salkım salkım leylekler gelirse
    ilkbahar olur
    kül mavinin yanına kirli sarı gelirse
    sonbahar
    sen benim yanıma gelirsen
    kıyamet olur
    bir damla göz yaşı okyanus boşluklarını doldurur
    senin gözyaşların beş kıtayı eritirler
    hünerli ellerin yeni bir dünya yaratırlar
    gözleriminden milyonlarca yıldız çoğaltırsın
    milyonlarca defa bakabilmem için
    geceleri sana bir saniyede
    parmaklarımdan istifhamlar çoğaltırsın
    her ağacın dalına bir istifham asarsın
    ölüme mahküm eder beni asarsın
    ben tutar seni asarım
    karanlıkta kalmış çocuklara döneriz
    artık ben diye birşey kalmamıştır
    sen diye birşey yoktur
    hiç gelmemişe döneriz
    korkarız
    gözlerine baktığım zaman
    sonsuzluğu görebilmeliyim
    parmaklarım dudaklarında dolaşırken
    sonsuzluğa dokunmalı
    konuştuğun zaman
    sonsuzluğun sesini dinlemeliyim
    bir istifham gibi eğilip
    seni bir istifham gibi öpmeliyim
    elimden ne gelirse yapmalıyım
    bir tevrat bir incil bırakmalıyım
    beni bir dağ başına koymalılar
    başıma bir dağ koymalılar
    anama avradıma sövmeliler
    sen duymalısın
    iki elin kızıl kanda olsa gelmelisin

    attila ilhan
    2 ...
  10. 472.
  11. --spoiler--

    --spoiler--

    sanmıştık ki ikimiz
    yeryüzünde ancak
    birbirimiz için varız
    ikimiz sanmıştık ki
    "tek kişilik bir yalnızlığa bile
    rahatça sığarız
    hiç yanılmamışız
    her an düşüp düşüp
    kristal bir bardak gibi
    tuz parça kırılsak da
    hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
    hâlâ kıpkızıl gülümseyen
    -sanki ateşten bir tebessüm-
    zehir zemberek aşkımız."

    --spoiler--

    --spoiler--
    3 ...
  12. 473.
  13. durucam burda
    gidişini seyredicem
    kıpırtısız, sakin gibi görünücem
    kavgasız olucak, fırtınasız olucak
    saçma sapan olucak
    organlarım birbirine vurucak
    arkandan sessiz bakacağım
    ben yine salağı oynayacağım
    2 ...
  14. 474.
  15. maviye
    maviye çalar gözlerin
    yangın mavisine
    rüzgarda asi
    körsem
    senden gayrısına yoksam
    bozuksam
    can benim, düş benim
    ellere nesi?
    hadi gel
    ay karanlık...

    itten aç
    yılandan çıplak
    vurgun ve bela
    gelip durmuşsam kapına
    var mı ki doymazlığım?
    ille de ille
    sevmelerim
    sevmelerim gibisi?
    oturmuş yazıcılar
    fermanım yazar
    n'olur gel
    ay karanlık...
    1 ...
  16. 475.
  17. Bu karanlık böyle iyi aferin Tanrı' ya
    Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
    Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun.
    2 ...
  18. 476.
  19. kuşkusuz atalay demirci'nin biz insanoğluyuz adlı şiiridir.

    Ne istediğimizi bilmeyiz çoğu zaman
    Babanın, tabutunu taşırken anlarız kıymetini
    Sevgiliyi elden gidene kadar sevemeyiz
    Mutluluk dibimizdedir kör olur göremeyiz.
    Biz insanoğluyuz!
    *
    Rüyaya dost'dan daha fazla inanırız
    Bardak kırar gibi kalp kırar
    Doğruluk gün gibi ortadayken
    Yalanı arar bulmak için kıvranırız
    Biz insanoğluyuz!
    *
    Gerçekten seveni nerdeyse döveriz
    Eğer kaçarsa nefret eden mutlaka yetişiriz
    Derdi varsa birinin, en uzağına gider
    iyi gününde, ondandaha fazla güleriz
    Biz insanoğluyuz!
    *
    Anayı ölümüne yakın hatırlarız
    Paraya her şeyden daha fazla aşığız
    Ümitlerimiz daha yeşermeden koparır
    Sevgimizi gösteremez herkesten sakınırız
    Biz insanoğluyuz!
    *
    Kötünün niyetini, iyinin şevkatini
    Ecel kapısı çalana kadar anlamayız
    Yardımı her şeyden çok bekler
    Küfrü ağızdan asla atmayız
    Biz insanoğluyuz!
    *
    Rahatlığın en yücesi hep hayalimiz
    Darlıktan ders almak en zor işimiz
    Burnumuz kanasa isyan eder
    Kuru ekmek, zeytine şükretmeyiz
    ÇÜNKÜ BiZ
    iNSANOĞLUYUZ! ..

    Atalay Demirci
    3 ...
  20. 477.
  21. --spoiler--

    --spoiler--

    düşlerimde sığındığım kucağın,
    gölgen yok yanımda,
    nefesin dolaşmıyor saçlarımda,
    ellerin... ah o bereketli ellerin okşamıyor yanağımı,
    sıcacık bakışlarının dokunmadığı iklimlerde üşüyorum.

    --spoiler--

    --spoiler--
    3 ...
  22. 478.
  23. Kapıları çalan benim
    kapıları birer birer.
    Gözünüze görünemem
    göze görünmez ölüler.

    Hiroşima'da öleli
    oluyor bir on yıl kadar.
    Yedi yaşında bir kızım,
    büyümez ölü çocuklar.

    Saçlarım tutuştu önce,
    gözlerim yandı kavruldu.
    Bir avuç kül oluverdim,
    külüm havaya savruldu.

    Benim sizden kendim için
    hiçbir şey istediğim yok.
    Şeker bile yiyemez ki
    kâat gibi yanan çocuk.

    Çalıyorum kapınızı,
    teyze, amca, bir imza ver.
    Çocuklar öldürülmesin
    şeker de yiyebilsinler.

    nazım (1956)
    3 ...
  24. 479.
  25. Tanrı Baba, bir sabah uyanınca,
    Biz insanları düşündü nasılsa,
    Gitti pencereye: "Kim bilir, dedi;
    Belki o gezegen yok oldu gitti.
    Ama baktı, uzakta, çok uzakta,
    Bir köşecikte fır dönüyor dünya.
    Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı,
    Alsın vallahi bir şey anlıyorsam
    Bu dünyalıların tutumlarından.

    Ey benim minnacık yaratıklarım,
    Ak ve kara, donuk ve yanıklarım,
    Dedi Tanrı, en babacan haliyle;
    Sizi ben yönetiyormuşum sözde.
    Oysa, görüyorsunuz, Allah'a şükür,
    Benim de sürüyle bakanlarım var,
    Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı,
    Alsın vallahi, çocuklar, bu bakanları
    ikişer üçer atmazsam kapı dışarı.

    Boşuna mı kızlar verdim, şarap verdim size?
    Güzel güzel yaşayasınız diye.
    Nasıl olur da siz benim inadıma
    Orduların Tanrısı dersiniz bana?
    Ne yüzle adımı alıp dilinize
    Top atarsınız birbirinize?
    Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı;
    Alsın vallahi, çocuklar, bir tek
    Orduyu kumanda ettiysem bugüne dek.

    Şu süslü püslü zibidilerin işi ne
    Yaldızlı tahtlar üstünde?
    Nedir o kasılmaları, böbürlenmeleri?
    Beslediğimiz bu karınca beyleri
    Sözden benden kutsal haklar almışlar
    Benim inayetimle kral olmuşlar
    Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı;
    Alsın vallahi, benden geldiyse eğer
    Sizleri böyle kötü yönetenler.

    Hiç bana kızmayın artık, çocuklar;
    Temiz yürekli olun, bana yeter.
    Sevişin, güle oynaya yaşayın,
    Sizi yakar makarım diye korkmayın
    Kralına da, yobazına da basın kalayı...
    Ama keselim, Allahaısmarladık
    Curnalcılar duyarsa yandık
    Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı
    Alsın vallahi, o yüzsüz herifleri
    Sokarsam kapımdan içeri.

    Pierre-Jean de BÉRANGER
    2 ...
  26. 480.
  27. lazca bir türküden: " bizum evde gelin yok da sen olursun inşallah."
    2 ...
  28. 481.
  29. when sea waves crush they hit me hard
    but i do not feel them
    and then reality is no more real to me
    i ask myself, should i end it now
    and join her at last ?
    i miss the cold embrace of lust
    there's nothing left, just a dust

    nothing
    is left from my dearest
    love.
    2 ...
  30. 482.
  31. ölemiyorum,
    ecel denilen şey gecikti,
    o, gelmeden gidilmiyor ona,
    yoksa ayrılık vs. işte..

    şiirde bir çay mevzusu,
    dur alıp girmiş başını.
    yazılışları farklı anlamları aynı:
    çay ve şiir...
    bir şey eksik güzelim sen vs. işte..

    hiç yazılmamış bakir kelimeleri,
    bulmak için kafa patlatmaktır,
    sana şiir yazmaya çabalamanın adı,
    ve dahi bu çileden dolayı,
    tutunabilmek mümkün müdür?
    düşerken dünyadan durmadan,
    bir duman kara, karanlık, bulanık,
    neredeler ellerin vs. işte..

    serbest ölçülü değildir sözlerim
    bilakis sana tutukludur her hece,
    ve hiçbir terazi ölçemez, ölçüsüz...
    duyguların harmanında,
    samanlardan arındırılmış tane tane,
    parçalı bulutlu bir gökyüzüne aldanmış,
    yol bulmak istercesine,
    bir çift pusula gözlerin vs. işte..

    umrumda, aklımda, hatta sağım solum ebe,
    saklanma zorunluluğunda bu aşk,
    gizlendikçe değerlenen bekledikçe,
    mayalanan,
    zaman zaman,
    çivilenen bir an,
    gece dünyanın kepenklerini kapattığından mıdır?
    nedir?
    bilmece!
    bilince hemen keyifsiz,
    sırrın ne hoş kapanmış,
    saçların vs. işte..

    kargaşa!
    adım ettiğin yerde biter,
    bir tatlı telaş,
    rüzgara ahenk yeşile ahenk toprağa ahenk...
    yürüyüşün ruhumun kimyasını değiştirir,
    her zerremden bir umut fışkırır,
    yaşamak, mümkün kılınır,
    ölüm fersah fersah uzaklaşır,
    darağacına hazırım,
    sen vs. işte..
    1 ...
  32. 483.
  33. Annemin bir şiir defteri vardı
    Yaprakları gitgide sarardı
    Hep sararan bir şey olarak kalmışsın aklımda.
    Sanırdım
    Bu dünya karaciğerinden hastadır
    Sanırdım
    Boyama sarışın bir kadındır zaman
    Hep hayatını anlatır.
    Eski bir şiirsin sen, unutulursun, unutma
    Dekolten fazla kaçmasın aman,
    Ayıplar sonra Anadolu yakanı kapa
    Konuşma, konuşmak istemezsen
    Ben konuşurum tavanda koşuşan ışıklarla
    Hep aynı şeyi söylerim
    Beni anla.
    26 ...
  34. 484.
  35. En güzel günlerimin

    üç mel'un adamı var:

    Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye

    en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını

    yer yer tırnaklarımla kazıdım

    hatıralarımın camını..

    En güzel günlerimin

    üç mel'un adamı var:

    Biri sensin,

    biri o,

    biri ötekisi..

    Düşmanımdır ikisi..

    Sana gelince...

    Yazıyorsun..

    Okuyorum..

    Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,

    insanın

    bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..

    Ne yazık!..

    Ne kadar

    beraber geçmiş günlerimiz var;

    senin

    ve benim

    en güzel günlerimiz..

    Kalbimin kanıyla götüreceğim

    ebediyete

    ben o günleri..

    Sana gelince, sen o günleri -

    kendi oğluyla yatan,

    kızlarının körpe etini satan

    bir ana gibi satıyorsun!.

    Satıyorsun:

    günde on kaat,

    bir çift rugan pabuç,

    sıcak bir döşek

    ve üç yüz papellik rahat

    için...

    En güzel günlerimin

    üç mel'un adamı var:

    Biri sensin,

    Biri o,

    biri ötekisi...

    Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...

    Sana gelince...

    Ne ben Sezarım,

    Ne de sen Brütüssün...

    Ne ben sana kızarım

    ne de zatın zahmet edip bana küssün..

    Artık seninle biz,

    düşman bile değiliz..

    nazım hikmet ran. evet.
    27 ...
  36. 485.
  37. Etme

    Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
    Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

    Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
    Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

    Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
    Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.

    Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
    Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.

    Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
    Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

    Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
    Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

    Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
    Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.

    Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
    Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

    Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
    Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.

    Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
    O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.

    Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
    Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.

    Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
    Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

    isyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
    Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme

    Mevlana Celaleddin Rumi
    20 ...
  38. 486.
  39. Dua: ÇAĞRI /Bulgaristan Türklerine ithaf/ Nisan 1985

    Sen gittin ayrılık rüzgarı içimi dağlar
    Bahar dolu kırlarda şimdi bir hazan ağlar.
    Bahçemde güller soldu açmıyor tomurcuklar
    Bu öyle bir sonbahar ve gözümde yaşlar var.

    Papatyalar buruşmuş artık sen yoksun diye
    Kara dumanlar çökmüş o yemyeşil vadiye.
    Sensizliğin engeli bağladı tüm hayatı
    Koşmuyor yele karşı yarışan gönül atı.

    Bize göz kırpan mehtap şimdi artık bir kaçak
    Kara yel döndürüyor her şeyi salkım saçak...
    Kubbe-i elvan’ımı kaplamış kızıl örtü
    Ne çağlayanlarda var ne göklerde gürültü.

    camiler boş ezansız semalarsa matemli
    Rahmete hasret kaldım sen buradan gideli.
    Yeter artık sevdiğim çektirdiğin bu cefa
      Beklemek kader mi ki yoldan gelmedin hala?

    Aldığım nefesimdin hayatımdın canımdın
    Kalmadı güzellikler güzellik sultanımdın.
    Ay’ım gün’üm doğmuyor ardından gitti gider
    Sensiz dünya zindan suna boylum gel yeter...

    Bir şafak müjdesi ol gel gülelim yeniden
    Taç yapayım başına peygamber çiçeğinden.
    Gel artık mor sümbülle dolsun karlı dağlarım
    Açılsın meydan yeri çekilsin halaylarım.

    Kopuzlarda destanım söylesin dilden dile
    kavim - kardaş kavuşsun tel örgüsüz bir il’e.
    Yıllardır bağrımın sıcağında sakladığım
    Benim gibi aşkından yanan solan bayrağım
    Dalgalansın yurdumun üstünde dileğince
    Nur içinde parlasın hilalim gündüz gece...

    Bir şafak müjdesi ol gel gülelim yeniden
    Rodop’ta ve Kafkas’ta Tibet’te ve her yerde
    Parçalansın ufkumda gerili kızıl perde.
    Dirilsin steplerde ezan sesi yeniden
    Gel benim Hürriyetim! Ayrı yaşanmaz senden...

    (bkz: muhsin yazıcıoğlu)
    18 ...
  40. 487.
  41. yaşamımın güç yanlarından biri olma
    lütfen, şimdi bu kavgayı unutmak da
    hatırlamak da çılgınlık olur
    gel biz seninle kahraman olalım
    ne hatırlayalım bunu
    ne unutalım.*
    17 ...
  42. 488.
  43. mona roza, siyah güller, ak güller
    geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    ah, senin yüzünden kana batacak
    mona roza, siyah güller, ak güller

    ulur aya karşı kirli çakallar
    ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    mona roza, bugün bende bir hal var
    yağmur iğri iğri düşer toprağa
    ulur aya karşı kirli çakallar

    açma pencereni perdeleri çek
    mona roza seni görmemeliyim
    bir bakışın ölmem için yetecek
    anla mona roza, ben bir deliyim
    açma pencereni perdeleri çek

    zeytin ağaçları söğüt gölgesi
    bende çıkar güneş aydınlığa
    bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
    seni hatırlatıyor her zaman bana
    zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

    zambaklar en ıssız yerlerde açar
    ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    bir mumun ardında bekleyen rüzgar
    ışıksız ruhumu sallar da durur
    zambaklar en ıssız yerlerde açar

    ellerin ellerin ve parmakların
    bir nar çiçeğini eziyor gibi
    ellerinden belli oluyor bir kadın
    denizin dibinde geziyor gibi
    ellerin ellerin ve parmakların

    zaman ne de çabuk geçiyor mona
    saat onikidir, södü lambalar
    uyu da turnalar girsin rüyana
    bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
    zaman ne de çabuk geçiyor mona

    akşamları gelir incir kuşları
    konar bahçenin incirlerine
    kiminin rengi ak, kimisi sarı
    ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
    akşamları gelir incir kuşları

    ki, ben, mona roza bulurum seni
    incir kuşlarının bakışlarında
    hayatla doldurur bu boş yelkeni
    o masum bakışlar su kenarında
    ki, ben, mona roza bulurum seni

    kırgın kırgın bakma yüzüme roza
    henüz dinlemedin benden türküler
    benim aşkım sığmaz öyle her saza
    en güzel şarkıyı bir kurşun söyler
    kırgın kırgın bakma yüzüme roza

    artık inan bana muhacir kızı
    dinle ve kabul et itirafımı
    bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    alev alev sardı her tarafımı
    artık inan bana muhacir kızı

    yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    meyvalar sabırla olgunlaşırmış
    birgün gözlerimin ta içine bak
    anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    yağmurlardan sonra büyürmüş başak

    altın bilezikler, o kokulu ten
    cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
    bir tüy ki, can verir bir gülümsesen
    bir tüy ki, kapalı gece ve güne
    altın bilezikler, o kokulu ten

    mona roza, siyah güller, ak güller
    geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
    mona roza, siyah güller, ak güller.
    15 ...
  44. 489.
  45. değişir rüzgarın yönü
    solar ansızın yapraklar;
    şaşırır yolunu denizde gemi
    boşuna bir liman arar;
    gülüşü bir yabancının
    çalmıştır senden sevdiğini;
    içinde biriken zehir
    sadece kendini öldürecektir;
    ölümdür yaşanan tek başına
    aşk iki kişiliktir.

    bir anı bile kalmamıştır
    geceler boyu sevişmelerden;
    binlerce yıl uzaklardadır
    binlerce kez dokunduğun ten;
    yazabileceğin şiirler
    çoktan yazılıp bitmiştir;
    ölümdür yaşanan tek başına,
    aşk iki kişiliktir.

    avutamaz olur artık
    seni bildiğin şarkılar;
    boşanır keder zincirlerinden
    sular tersin tersin akar;
    bir hançer gibi çeksen de sevgini
    onu ancak öldürmeye yarar:
    uçarı kuşu sevdanın
    alıp başını gitmiştir;
    ölümdür yaşanan tek başına,
    aşk iki kişiliktir.

    yitik bir ezgisin sadece,
    tüketilmiş ve düşmüş gözden.
    düşlerinde bir çocuk hıçkırır
    gece camlara sürtünürken;
    çünkü hiç bir kelebek
    ttek başına yaşayamaz sevdasını,
    severken hiçbir böcek
    hiç bir kuş yalnız değildir;
    ölümdür yaşanan tek başına,
    aşk iki kişiliktir.

    (bkz: ataol behramoğlu)
    21 ...
  46. 490.
  47. "delikanlım!
    senin kafanın içi
    yıldızlı karanlıklar kadar
    güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.
    yıldızlar ve senin kafan
    kainatın en mükemmel şeyidir
    delikanlım!
    sen ki ya bir köşe başında
    kan sızarak kaşından gebereceksin,
    ya da bir darağacında can vereceksin.
    iyi bak yıldızlara, onları göremezsin belki bir daha..."
    9 ...
  48. 491.
  49. Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
    En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
    kesmemeye
    Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
    Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
    Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
    Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
    Yatakta yatmayı bildiğin kadar
    Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
    Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
    Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
    Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
    Bütün kara parçaları için
    Afrika dahil

    Senin bir havan var beni asıl saran o
    Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
    Sabahları acıktığı için haklı
    Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
    Birçok çiçek adları gibi güzel
    En tanınmış kırmızılarla açan
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
    Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
    değerlendiremez
    Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
    iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
    Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
    Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
    diziyorlar
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
    Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
    Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
    Aklıma kadeh tutuşların geliyor
    Çiçek Pasajında akşamüstleri
    Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
    Bütün kara parçalarında
    Afrika hariç değil
    9 ...
© 2025 uludağ sözlük