bugün

--spoiler--

eyvah ne yer ne yar kaldı
gönlüm dolu ah u zar kaldı

--spoiler--

makber

öyle aklıma geldi işte bu iki mısra...
herkes seni sen zanneder.
senin sen olmadığını bile bilmeden,
sen bile..
seni ben geçerken,
derim ki,
saati sorduklarında;
onu ”o” geçiyordur.
kimse anlam veremez.
tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
ettirmek istiyor musun demezler.

bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.

zamanı durdururum yüreğimde,
sensiz geçtiği için,
akrep yelkovana küskündür.
şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.
bil ki akrep yelkovanı geçerse,
atan bu yüreğim durur.
bırak bozuk kalsın, hiç değilse;

bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur. evet.
Yaşamayabileydim yazar mıydım hiç şiir?
- Yaşama!
- Ya bileydim?
Yazar: Mıydım
Hiç: Şiir.

ismet özel.
Hayatım alevler içinde.
O beni dağlardaki böğürtlen dikenlerinde
mecbur etti yürümeye.
Sıyırdı başımdan,
bir baş rahibeye yaraşan tacı.
Bir hançer ve bir kılıç verdi elime,
ve dedi;
“senin için yapıldı bunların ikisi de,
çevir onları hemen kendi öz bedenine”

ur kendi Ekişnugal tapınağı baş rahibesi Enheduanna'nın şiiridir. ve ayrıca kendisi birinci akad kıralı büyük sargonun kızıdır.
Kalenin ardi Mersin
Beklerim yarim gelsin
Beklemekten usandim
Allah belani versin.

Kemal sunal.
satılık Bebek patikleri
hiç giyilmedi.
böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
bütün kara parçalarında
afrika dahil

aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
yatakta yatmayı bildiğin kadar
sayın tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
bütün kara parçaları için
afrika dahil

senin bir havan var beni asıl saran o
onunla daha bir değere biniyor soluk almak
sabahları acıktığı için haklı
gününü kazanıp kurtardı diye güzel
birçok çiçek adları gibi güzel
en tanınmış kırmızılarla açan
bütün kara parçalarında
afrika dahil

birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
bütün kara parçalarında
afrika dahil

burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
aklıma kadeh tutuşların geliyor
çiçek pasajında akşamüstleri
asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
bütün kara parçalarında
afrika hariç değil.
Ben sensiz olanlara seni aratıyorum,
Ben sensiz kalanlara seni yaratıyorum,
Seni saklayacağım, seni yazıp-andıkça
Kendimi çoğaltıyor, seni kuşatıyorum.

Unutturmayacağım, seni yaşatacağım,
Kendimi çoğalttıkça, seni kuşatacağım,
Her zamanda, her yerde sen bende yaşadıkça...
Sen evreninde sana seni aratacağım.
Özdemir asaf
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri. evet.
Birini görmeden sevebilmek mümkündür aslında,
Tıpkı kablosuz internet misali gibi...
Sadece bağlılığın süreklilik arzetmesidir zor olan,
Buda internet bağlantısının her an gidebilme ihtimali gibi...
Bağlanmaması gerekir kişilerin kişilere,
Bir ayakkabıya hunharca atılan kördüğüm gibi...
Giden gitti, çok oldu gideli...
Unutulmak,bir kenarda kalıp hatırlanmayı beklemek gibi...
Unutulmak, anlamsızlaşmak gibi...
Aslında unutulmazmış insan ,
Hayat unutulduğunu hissettirirmiş insana....
Bi umut karşınızdakinden bi ses, bir ışık beklerken,
Beklentilerin hic gerceklesmemesi gibi....
Sevdiginiz insanin gayet rahat bir sekilde hayatini devam ettirmesi gibi...
insanlar kendi yönündeyken sen de bir yönde olmalısın, ilerlemelisin.
Yoksa yol ayrılır, herkes hayatla beraber devam eder,
Sen ise geride kalırsın...
Bir de bakarsin ki kimse durmamış, tek kalmışsın...
Aslında unutulmamışsın, sadece hayata yetişmekte geçkalmışsın... GiBi...
hava serin mi oralarda?
içimde cehennemden korolar var.
gönlüm alev alacak kadar kor olanda,
vazgeçmeyi beceremem ki zor olandan.
Bütün gecelerin, karanlığı..
Bütün gündüzlerin, ışığı..
Bütün gönüllerin sarmaşığı..

Tıpkı geçen 5 sene gibi.. Gördüğüm insanlar, görmediğim yerler gibi..
Bir derdim vardı.. Kör olasıca bitmedi..
Ben insanları gördüm, ama insanlar beni görmedi..
Derdim var.. Bitmedi!

edit: ilham gelince böylü oluyo.
ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın.
ellerini bir tutsam ölsem,
böyle uzak seslenmese..
ben bir şehre geldiğim vakit,
o başka bir şehre gitmese.
otelleri bomboş bulmasam,
içlenip buzlu bir kadeh gibi,
buğulanıp buğulanıp durmasam..
ne olur sabaha karşı rıhtımda,
çocuklar pia'yı görseler,
bana haber salsalar bilsem..
içimi büsbütün yıldız basar,
bir hançer gibi çıkıp giderdim.

ben bir şehre geldiğim vakit,
o başka bir şehre gitmese..
singapur yolunda demeseler,
bana bunu yapmasalar yorgunum..
üstelik parasızım, pasaportsuzum..
ne olur sabaha karşı rıhtımda,
seslendiğini duysam pia'nın..
sırtında yoksul bir yağmurluk,
çocuk gözleri büyük büyük..
üşümüş ürpermiş soluk,
ellerini tutabilsem pia'nın;
ölsem eksiksiz ölürdüm..

Attila ilhan - Pia
uzaktan seviyorum seni
kokunu alamadan,
boynuna sarılamadan
yüzüne dokunamadan
sadece seviyorum

öyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
şu üç günlük sevdalara inat
serserice değil adam gibi seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden
en çılgın kahkahalarına ortak olmadan
en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan
öyle uzaktan seviyorum seni
kırmadan
dökmeden
parçalamadan
üzmeden
ağlatmadan uzaktan seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni;
sana söylemek istediğim her kelimeyi
dilimde parçalayarak seviyorum
damla damla dökülürken kelimelerim
masum beyaz bir kağıtta seviyorum



Cemal Süreya.
Bugün kederliyim beterim bugün
Sesime ses değse çığlık oluyor
Üşüyor toprak taşlar üşüyor
Vuslatı yakın eden yollar üşüyor

Yumma gözlerini uyuma bugün
Bütün gölgeler akşam oluyor
Üşüyor yaprak dallar üşüyor
Savrulup yırtılan rüzgar üşüyor
içimde kış gibi bir mevsim üşüyor

Oysa ben senden neler neler isterdim
Senli sevdalarda doğmak isterdim
Sabahlar isterdim asi ve mavi
Büyüsün isterdim ışığın rengi

(bkz: Ahmet can Akyol)
Yar-i süküt olmuş hali ahvalim den,
Men etmem kıyam-ı lisan kerime,

Eylenmez ki ahger misali ihtirak,
Elem gelir bulur bu beşeri insan-i

Gayr-i kabil şûrîde nin ahvali,
Ah Rü’yet olunmaz bu hüsranhiz ahvali,

Ab -ı Kevser’dir Şahidin âhûnigah-ı ukdeme,
Hitaptır yadıma Şahidin busesi.

Derd-i Alam mahbub idir helalinden,
vusûl eyle Şu dildane yadıma ya rab.
Sen yoksun.........
Boşuna yağıyor yağmur...
Birlikte ıslanmayacağız ki.....
Boşuna bu nehir......
Çırpınıp pırpırlanması.....
Kıyısında oturup göremeyeceğiz ki...
Uzar uzar gider..
Boşuna yorulur yollar..
Birlikte yürüyemiyeceğiz ki..
Özlemlerde ayrılıklar da boşuna
Öyle uzaklardayız..
Birlikte ağlayamayacağız ki
Seviyorum seni boşuna..
Boşuna yaşıyorum
Yaşamı bölüşemiyeceğiz ki ...

-Aziz NESiN
Darbeler yesende yüregine,
Affetmek en asil intikam..
Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil gece bize.
istanbul konuşması
En sâf, en ince bize.

Lisanda sayılır öz
Herkesin bildiği söz;
Ma'nâsı anlaşılan
Lûgate atmadan göz.

Uydurma söz yapmayız,
Yapma yola sapmayız,
Türkçeleşmiş, Türkçedir;
Eski köke tapmayız.

Açık sözle kalmalı,
Fikre ışık salmalı;
Müterâdif sözlerden
Türkçesini almalı.

Yeni sözler gerekse,
Bunda da uy herkese,
Halkın söz yaratmada
Yollarını benimse.

Yap yaşayan Türkçeden,
Kimseyi incitmeden.
istanbul'un Türkçesi
Zevkini olsun yeden.

Arapçaya meyletme,
iran'a da hiç gitme;
Tecvîdi halktan öğren,
Fasîhlerden işitme.

Gayrılı sözler emmeyiz,
Çocuk değil, memeyiz!
Birkaç dil yok Tûran'da,
Tek dilli bir kümeyiz.

Tûran'ın bir ili var
Ve yalnız bir dili var.
Başka dil var diyenin,
Başka bir emeli var.

Türklüğün vicdânı bir,
Dîni bir, vatanı bir;
Fakat hepsi ayrılır
Olmazsa lisânı bir.

Ziya GÖKALP
Fatiha okurken gözlerim doldu
hem genç hem ihtiyar mezar taşları
Nice sevgililer toz toprak oldu
Analar Babalar yavrular mezar taşları
Kiminin başında bir çürük tahta
kimisinin mermeri dört bir tarafta
Hepside bir kefenle yatıyor bak bak işte şu kara toprakta
Ölüler bir ayar mezar taşları
Biliyorsan oku sende bir Fatiha
gelmeyeceksin dünyaya çünkü bir daha
Yakın olmak ister isen Yüce ALLAH'a
ibret al der gibi bakar
ibret al der gibi bakar mezar taşları.

Mezar taşları-Bülent ersoy.
Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan rabbin adıylabaşlayan adamlarız anna.
büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.
piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde. kalbimiz derken, ilk gençliğimiz, sakalımız, bir kasetin iki yüzüne de ardarda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum aslında.
işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.
insaf et anna!

gidelim buradan.
senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
ölelim diyecektim az kalsın. ölmeyelim. hiç ölmeyelim anna.
sarılalım diyecektim az kalsın. içimden böyle şeyler de geçiyor işte. sarılalım, dudakların…
tamam sustum.

gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum. şiir kalsın istersen, sadece otursak. oturmasan da olur benimle,sadece ellerimi tut. ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak.
yüzüme bak ama anna, yüzüme bak. gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
gözlerim biraz karanlık. içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler,sezailer, siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmışlıklar var.gözlerim biraz yorgun. içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler…
bekleyişler anna. köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela. nişanlısı askerde kızlar, kızı ölüm orucundaki baba,babası tersanede oğul, oğlu şizofren anne.

hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var. ama geçecek hepsi, geçecek. şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.
gözlerimin içine bakmaktan korkma anna.
sen adımını attığın andan itibaren hira dinginliğine dönüşecek ortalık.

tt
''Allah'a dayandım! '' diye sen çıkma yataktan...
Ma'na-yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nadan!
Ecdadını, zannetme, asırlarca uyurdu;
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
Üç kıt'ada, yer yer, kanayan izleri şahid:
Dinlenmedi bir gün o büyük nesl-i mücahid.
Alemde ''tevekkül'' demek olsaydı ''atalet''
Miras-ı diyanetle yaşar mıydı bu millet?
Çoktan kürenin meş'al-i tevhidi sönerdi;
Kur'an duramaz, Nezd-i ilahi'ye dönerdi.

''Dünya koşuyor'' söz mü? Beraber koşacaktın;
Heyhat, bütün azmi sen arkanda bıraktın!
Madem ki uyandın o medid uykulardan,
Bir parçacık olsun, hadi, hiç yoksa, kımıldan.
Dünya koşuyorken yolun üstünde yatılmaz;
Davranmayacak kimse bu meydana atılmaz.
Müstakbeli bul, sen de koşanlarla bir ol da;
Maziyi, fakat, yıkmaya kalkışma bu yolda.
Ahlafa döner, korkarım, eslafa hücumu:
Mazisi yıkık milletin atisi olur mu?

Ey yolcu, uyan! Yoksa çıkarsın ki sabaha:
Bir kupkuru çöl var; ne ışık var, ne de vaha!

mehmet akif ersoy. evet.
Ah,ulan,nalan!
Sen ortada sican
Ben,saskin körebe...
Ulan seviyorum seni be!
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
Seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.

Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...

Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...

Ahmet arif-hasretinden prangalar eskittim.